Karete disiplin sporudur

Diğer Dallar
Zuhal Erkek’in röportajı Ömer Kemaloğlu 26 yaşında, milli takım sporcumuz. Milli sporcumuzu Akdeniz Oyunları’nda kazandığı altın madalyayla tanıdık. Türkiye, Avrupa, Dünya şampiyonalarında ...
EMOJİLE

Zuhal Erkek’in röportajı

Ömer Kemaloğlu 26 yaşında, milli takım sporcumuz. Milli sporcumuzu Akdeniz Oyunları’nda kazandığı altın madalyayla tanıdık. Türkiye, Avrupa, Dünya şampiyonalarında bir çok başarılar elde eden milli sporcumuzun, dövüş sporlarına karşı sempatisi çocukluğunda başlamış. Bruce Lee, Van Dame filmlerini izler, filmlerden öğrendiği hareketleri arkadaşlarının üzerinde uygularmış. Bu durumdan rahatsız olan babası en yakın karete kursuna vermiş Ömer Kemaloğlu’nu… Bu kurslar Kemaloğlu için kaçış yerine dönmüş zamanla… Babasının marketinde çalışmayı sevmeyen Ömer Kemaloğlu kaçmanın yolunu antrenmanlarda bulmuş. Ve bu kaçışlar ortaya şampiyon bir karateci çıkarmış. 

Bizlerde Karete Milli takım sporcusu Ömer Kemaloğlu ile karate serüvenini, başarılarını ve bu sporun zorluklarını konuştuk.

Kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz?

1989 yılında İstanbul’a geldik, 25 yıldır İstanbul’da yaşıyorum. İlkokulu 50. Yıl İlköğretim Okulu’nda, liseyi Bayrampaşa Tuna Lisesi’nde, üniversiteyi de Sakarya Üniversitesi’nde okudum. 26 yaşındayım, karateye de 15 sene önce başladım. Karete kursu evime çok yakın olduğu için bu kursa başladım. Daha öncede İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin altyapısında 2 sene futbol oynadım. Aynı yerde karate kursları veriliyordu. Benim de dövüş sporuna karşı bir ilgim vardı. Evde televizyonu açar Bruce Lee’nin, Van Dame’in filmlerini izler, onların taklitlerini yapmaya çalışırdım. Hatta filmlerde öğrendiğim hareketleri birinin üzerinde uygulamam gerekiyordu. Bu yüzden babama çok şikayet ediyorlardı beni. Babam da madem merakın var diyerek beni karateye yönlendirdi. Bize çok yakın bir karate kursu vardı, orada kursa başladım. Kursa başladıktan sonra hocalarımız da çok ilgilendi; doğru yönlendirildik, doğru çalıştık ve başarılı olmaya başladık. Benim ilk resmi maçım 1,5 yıl sonra Türkiye Şampiyonası’ndaydı. Orada 3. oldum ve ertesi yıl Türkiye Şampiyonası’nda derece yaptım ve milli takıma girdim. 2001’den beri milli takımdayım.

Birçok gümüş, altın madalya kazandınız.  Başarılarından ve bu başarıların sırlarından bahsedebilir misin?

Aslında beni bu kadar başarılı yapan etken, bir şey yapmaya karşı aç olmamdı. Çünkü şöyle bir imkanım yoktu; o işi de yapabilirim, bu işi de yapabilirim; o olmazsa bunu da yapabilirim gibi bir seçeneğim yoktu. Ya karatede başarılı olacaktım ya da babamın işinde başarılı olacaktım. Ağrı’dan göçüp gelmişiz, burada yeni bir hayat kurmuşuz ve sosyal olarak çok fazla imkanımız yok. Eğitim olarak ailenizde eğitim almış kişiler yok. Karateye başlayıp, başarılı olmaya başladıktan sonra karşıma fırsatlar çıkmaya başladı. Okul okumaya başladım, üniversite okudum ve öğretmen oldum. Bu işi başarmak zorundaydım, bu işte beni başarıya götüren neden de babamın işinde çalışıyor olmamdı. Babamın bir marketi vardı ve ben markette çalışıyordum. Hem markette çalışıp, hem okula gidip hem de karate yapmak zorundaydım. Marketten kaçmanın yolunu antrenmanda buluyordum. Gidiyordum, sürekli antrenman yapıyordum, sürekli başka yerlere gidiyordum. Bu beni hep motive ediyordu. Bu kulvarda başarılı olmaya başladım. Ardından gelen başarılar…Türkiye şampiyonasını geçtikten sonra Balkan Şampiyonası, sonra Dünya Şampiyonası, Avrupa Şampiyonası’nda önemli başarılar elde ettim. Bir şeyleri başarmaya başladıktan sonra önüme hep farklı fırsatlar çıktı. Bu fırsatlar da beni hep motive etti. Çünkü hep bir şey bitiyor, bittiği yerde başka bir fırsat çıkıyor. Onu da başarınca farklı şeyler karşına çıkıyor. Sürekli bir mücadele içinde oluyorum. Şu an burada öğretmenim. Yaptığım işte başarılıyım. Akdeniz Oyunları, onun öncesinde Avrupa Şampiyonası’, Dünya Şampiyonası… Hepsi benim için başarıya giden bir basamaktı.

Bu spora hiç başlamamış olsaydınız, markette mi çalışıyor olurdunuz?

Bu spora başlamamış olsaydım, muhtemelen babamın işinde çalışıyor olurdum. Çünkü okumak gibi bir gayem de olmayacaktı o zaman.

Zaman zaman bu sporu bırakmayı veya ara vermeyi düşündüğünüz oldu mu?

Oldu. Başarısız bir dönemim oldu 2-3 sene kadar. 2008 senesinde Avrupa Şampiyonu olmuştum, ondan sonra bir gerileme dönemi başladı. 2009 ve 2010’da başarısız oldum. O zamanlar ben bu işi galiba yapamıyorum diye düşünmeye başladım. Çok fazla antrenman yapıyordum çok fazla emek harcıyordum karşılığını alamıyordum. Ben bu işi yapamıyorum galiba dedim ve bırakmayı düşündüm. Sonradan çalışmalarımı başka bir antrenör ile yapmaya karar verdim. Başka bir antrenörle çalışmaya başladım, kulübümü değiştirdim. Motivem arttı, başarılı olamaya başladım.

Başarılarınızdan bahseder misiniz?

İlk katıldığım müsabaka 2000 yılında yapılan Samsun’daki Türkiye Şampiyonası’dır. Bu müsabakada 3. oldum. İstanbul Şampiyonası’na hazırlık maçlarına katıldım. Bu maçlarda da başarılı olmaya başladım, 1. oldum 2. oldum. Bir sonraki senede Türkiye Şampiyonası’nda 3. oldum. O sene milli takım seçmesi yapıldı, Balkan Şampiyonası’na katıldım ve 1. oldum. Ondan sonra en iyi sonucu aldığım ilk yer 2004 Avrupa Şampiyonası’ydı, minikler kategorisinde 3. olmuştum. Ondan sonraki sene Avrupa Şampiyonası’nda 2. oldum, gençler kategorisinde dünya şampiyonu oldum. 2006’da büyüklerde Avrupa 2.si, gençlerde Avrupa 3’sü oldum. 2007’de gençlerde, 2008’de büyüklerde Avrupa Şampiyonu oldum. Ondan sonra kulüp bazında Avrupa Şampiyonu oldum, sonra Dünya Kupası’nda 2. oldum. 2012’de Avrupa 2.si oldum. 2013’de Avrupa Şampiyonu oldum ve Akdeniz Oyunları’nda 1. oldum.

Dünyada ve Türkiye’de kendinize örnek aldığınız sporcular var mı?

Bu dalda tabi ki örnek aldığım sporcular var. Ben karateye başlarken antrenman sonunda bir pano vardı. Panoda sürekli başarılı olmuş sporcular vardı. Haldun Alagaş, Zeynel Çelik, Bahattin Kandas’ın fotoğraflarına bakıp, örnek alırdım. Aynı kulüpte olmamızın avantajı da vardı, antrenman yaparken onları devamlı izlerdim. Mesela Haldun Alagaş’ın farklı bir karakteri vardı, onun tekmesini, Bahattin Kandas’ın yumruklarını örnek alırdım. Hepsinden bir şeyler yapmaya çalışırdım.

Bu sporda bundan sonraki hedefleriniz neler?

Bundan sonraki tek hedefim dünya şampiyonu olmak. Dünya Şampiyonası’nda biraz şanssızlığım var. Birkaç tane müsabakada şanssızlık oldu. Şu an onu hedefliyorum. Seneye Almanya’da yapılacak Dünya Şampiyonası için şimdiden yoğun bir şekilde çalışmaya başladık.

Karete sporunu merak eden gençlere neler tavsiye edersiniz? Bu spora meraklı gençler nasıl çalışmalı?

Karate biraz disiplin sporu. O yüzden bu iş başlarda biraz sıkıcı olabiliyor. Çünkü bu işi öğrenebilmek için çok fazla tekrar yapmak lazım. Herkes bir hevesle başlıyor, gideceğiz havada tekmeler atacağız, farklı bir şey öğreneceğiz diye gidiyor. Böyle bir modda gittiğin zaman hemen sıkılabiliyorsun. Bu işte biraz sabır gerekiyor. Sabredeceksiniz ve disiplinli olmayı öğreneceksiniz. Karatenin ana felsefesi disiplindir. Doğu felsefesi vardır, onun kuralları vardır, o kurallara uymak zorundasınız. Bu işe başlayanlara en iyi tavsiyem çalışmak ve sabretmek.

Bu spora başlama yaşı kaç?

5-7 yaş arası çocuklar daha çok eğlence amaçlı başlıyor. Bu işte ben yetenekliyim diyebileceğin yaş aralığı, 11-12-13. O yaşlarda yeteneğin ortaya çıkıyor. Karateye ilkokulun çağında başlamak en iyisi, 7, 8, 9 yaşlar…

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Karateye karşı Türk halkının bir önyargısı var. Bu işi yapamayacağım, spor çok yorucu bir şey diye düşünüyorlar. Bence spor insanların sağlığı için, hayatı için önemde. Başarabilirler. Herkese tavsiyem; spor yapmaları yönünde olur. Karate olur, basketbol olur, voleybol olur ne olursa olsun spor yapılmalı.

On5yirmi5