Küba Sineması

Yabancı Sinema
"Emperyalistler, öz geleneklerimizden yoksun olduğumuza bizi inandırmak için kültürel gösterilerimizi hor gördüler, yok etmeye giriştiler. Tarihimizi değiştirmek için, okul kitaplarına kendi ideo...
EMOJİLE

"Emperyalistler, öz geleneklerimizden yoksun olduğumuza bizi inandırmak için kültürel gösterilerimizi hor gördüler, yok etmeye giriştiler. Tarihimizi değiştirmek için, okul kitaplarına kendi ideolojilerini koydular. Kitle iletişimini denetim altında tutarak halkımızı gülünç hale getirdiler, Amerikan yaşam tarzını empoze ettiler ve kolektif bir küçük düşürme kampanyası alevlendirdiler."

Bu kongre, Küba devriminin, yerli kültürün restorasyonu ve ulusal tarihin halk için yeniden düzenlenmesinin bir aygıtını oluşturmaya can attığı, başlıca acılarının dökümünü yapıyordu böylece.

Bizzat Fidel Castro, bu ideolojik ve politik karşı saldırının hedeflerini saptamıştı:

"Devrimci bir süreçte yaşayan devrimci bir halk için, diyordu, kültürel ve sanatsal yaratımlar, ancak, halk için
 kullanılabilirliklerine, halka verdiklerine göre, insanın dileklerine, insanın özgürlüğüne göre değer kazanırlar."

Gelişmesine, hatalarına ve başarısızlıklarına karşın, sineması cephenin ön saflarında olan Küba kültürünün bütün bileşenleri, bundan böyle, bu platformda yer alacaktır.

1- Yeni Gerçekçilik

1959 ve 1963 arasında, Küba Sinema Endüstrisi ve Sanat Enstitüsü ICAIC (L’Institut Cubain de l’Art et de l’Industrie Cinematographique), üç temel konuda sekiz uzun metrajlı film üretti. Bu konular: Gerillalar, küçük burjuvazinin gelenekleri ve köylü sorunları. Hepsi de aynı hatayı yapmışlar: Küba gerçeğini "devrim öncesi" ve "devrim sonrası" dönem olarak bölmekteki mekanist anlayış; gerçekçi bir estetik olarak tanımlanmış ve İtalyan ekolünün yansımasını içinde barındıran doğrudan toplumsal bir temaya bağlılık olarak belirlenmiş bir eğilim. En önemlisi genellikle saf bir devrimci iradecilik (volontarizm) ile kendini temize çıkarıyor.

Yeni gerçekçilik hayranlığı, neredeyse, o zamanki başlıca üç yönetmenin kendi biyografisiyle kendini ifade ediyor: Tomas Gutierez Alea, Julio Garcia Espinoza ve Oscar Terres. Aslında, her üçü de sinema çalışmalarını, Roma’daki "Centro Sperimentale"de yaptılar ve anlatım yetenekleri ve popüler karakterlerinden dolayı, savaş sonrası italyan sinemasına duydukları güçlü hayranlığı korudular. Dahası ICAIC, etkili kişiliğiyle, gerektiğinde hâlâ yeni gerçekçi ilkeleri güçlendiren, senarist ve kuramcı Cesare Zavattini’yi teknik danışman olarak Küba’ya getirdi.

Bu ikisinin katı uygulaması, değişken Küba gerçeğine yaptıkları yapay eklentileri, en sonunda, devrimin sunduğu yaratıcı olanakları dağıtır, yavaşlatır ve azaltır. O zamanki politik koşullar, sinemacıların duyarlılıkları sosyal isteklerinin yirmi yıldan eski bir ekolün soğuk kalıbının gerektirdiği biçimlere hiç uymuyordu.

Başarısızlıklar çoğaldı, sinemacıları bezginlik ve hoşnutsuzluk sardı. Yeni Gerçekçiliğin en ateşli savunucuları bile, böyle bir yöntemin geçiciliğini ve saçmalığını anladılar. Yönetmen Eduardo Manet’nin dediği gibi, "aşılanmış bu yeni gerçekçiliğin bizim sinemamıza uymadığını, kendimizi başka yollarla duyurmamız gerektiğini" anladılar.