Filmlerini Nasıl Yazdı?

Filmler
Cem Yılmaz, “G.O.R.A.”, “Hokkabaz”, “A.R.O.G.” ve “Yahşi Batı” filmlerinin ilk çizimlerini ve senaryolarını kitaplaştırdı. Dört kitaplık seri “CMY...
EMOJİLE

Cem Yılmaz, “G.O.R.A.”, “Hokkabaz”, “A.R.O.G.” ve “Yahşi Batı” filmlerinin ilk çizimlerini ve senaryolarını kitaplaştırdı. Dört kitaplık seri “CMYLMZ Kitaplığı” adıyla çıktı.

Cem Yılmaz, “G.O.R.A.”, “Hokkabaz”, “A.R.O.G.” ve “Yahşi Batı” filmlerinin ilk çizimlerini ve senaryolarını kitaplaştırdı. Ünlü komedyen, Okyanus Yayınları’ndan çıkan ve “CMYLMZ Kitaplığı” adı altında toplanan dört kitapta çalışma sürecini, set anılarını ve düş kırıklıklarını da anlattı. İşte Radikal gazetesinin de sayfalarına taşıdığı, Cem Yılmaz’ın senaryo günlükleri ve çizimleri…

G.O.R.A. / SAMİ NASIL ARİF OLDU
“Benim adım Arif. Ben pratik bir adamım.” Bu, babamdan yıllarca duyduğum ve kendi hayatta kalma mücadelesini özetlediği bir sözdür. Arif o yüzden Arif ama, Arif karakterinin ismini son dakikada yazım programındaki ‘şu kelimeyi bul ve hepsini değiştir’ yöntemiyle ‘Sami’den ‘Arif’e değiştirdiğimizi hatırlarım. ‘Sami şuraya gider’, ‘Sami buraya gelir’, son yazım aşamasında ‘Arif’le değişti. Babamla aramızdaki telif sorunlarını elbette hallettikten sonra…

GORALILAAAR… KARDEŞLERİİİİMM!
Neden bu isimde bir film oldu? Goralı sandviçin üzerine kız kardeşimin çocukken yaptığı “Nerelisin, Goralıyım” esprisi bu ismi seçmemde etkili olmuştur. “Goralılaaar… Kardeşleriiiimm!” Bu hitap o zamanlar bizi güldürürdü. Aralara nokta koyarak kafa karıştırmak da eh bana kaldı tabii.

İYİ BİR SENARİST DEĞİLİM
İyi bir senarist değilim. Ama bu senaryoyu film işiyle ilgilenen kardeşlerim için iyi ya da kötü örnek olması açısından, yani en azından ‘örnek’ olması açısından göstermek istedim.

TURİST ÖMER’DEN İLHAM ALDIM
Masallardan yola çıkarak ve aklımın bir köşesinde “Turist Ömer Uzay Yolunda” filmi ile giriştim çalışmaya. Önce bir ses kayıt cihazına 120 dakika okuyarak ve bütün filmi seyretmiş gibi anlatarak yazabileceğimi düşündüm. Birkaç sahnenin kaydı hâlâ vardır ama bütün olarak bu mümkün olmadı.

A.R.O.G. / GORASAPİEN’İN MACERALARI
Film, Karanlık Çağ’da geçecekti; Arif ilk insanlarla temas kuracaktı; dinozorlar, şunlar bunlar olacaktı. ‘Gorasapien’ diye tuhaf bir isim de bulmuştum. Bir müddet bu kod isimle notlar biriktirdim. Belgesellere ve her türlü resmi tarihe gıcık olduğum için, sıfırdan olaylara şahit olan bir Arif kulağa hoş geliyordu. Ateş bulunurken orada, yazı bulunurken orada gibi. Ancak eloğlu elbette erken davranmıştı (30 sene kadar). Mel Brooks’un “History of the World”ünde ‘yapılmayan esprileri’ yapmaktan başka şansımız yoktu.

YENİ MACERA OLUR MU?
Arif’in bir üçüncü macerası olur mu? Belki olur. Ama bunu g, r, a, o diye belirlenmiş dört harfin başka bir kombini ile yapmayacağım.

G.O.R.A.’NIN TERSİ OLSUN DİYE DÜŞÜNMEMİŞTİM
Belgesel canlandırmalarını baz almak istiyorduk ama kostüm ve dekor olarak bu ‘görünüm’ komedi filmlerinde pek tercih edilmiyordu. Karakterler ve ortam karanlık ve kirli görünüyordu, bir şekilde ortasını bulacaktık (Karanlık Çağ). Böyle geçen bir-iki ayın sonunda, filmin kötü karakterinin diğerleri üzerindeki ‘arrogant’lığı üzerine düşünürken, filmin adını koydum: A.R.O.G. kötüler de Aragon oldu! Ha “G.O.R.A”nın tersi olması da cabası… Bunu hiç düşünmemiştim… Aaa evet doğru…

1 YIL ÖNCESİNDEN DUYURU
“A.R.O.G.”un ilk üç dakikası diye çektiğimiz kısa filmle bir sene öncesinden filmin duyurusunu yaptık. Bu çok rastlanan bir tanıtım türü değildi, daha önce belki “G.O.R.A.”da yapmıştık.

YAHŞİ BATI / DÜNYANIN EN PAHALI TELİFİ
Abimin “A.R.O.G.”un Almanya galasında bulduğu kötü adam ismi ‘Johnny Lesh’i filmde kullanmamız dünyanın en pahalı telifi olarak kayıtlara geçmiştir. Bir ara paramız yetseydi, ‘Johnny Lesh’i abim oynayacaktı ama paramız yetmedi, yetiremedik.

‘SENARYO ÇALINTI’ HABERLERİ GELENEKSEL OLDU
Film, 2008 Aralık’ta vizyona girdi ve gayet yoğun izlendi. Elbette ‘senaryo çalıntıymış’, ‘filmi çalmış’ haberlerini ve geyiğini geçiyorum, o artık geleneksel oldu. Ve 15 senede anladım ki tedavisi de yok. Eğer dedikodular doğru olsaydı, bu ‘giriş yazıları’nın bir cümle olması gerekirdi. “Yahşi Batı: Ofiste oturuyorken birden bir senaryo çalıp film çekmeye başladık. Nokta.” Hey Allah’ım. Neyse insanın evrimine inancım sonsuz. Ümidim var.

DEVAM FİLMİ OLUR MU
Kahramanlarının bir başka macerada izleyicisiyle buluşması da mümkün görünüyor. Devam filminin daha iyi bir senaryoyu hak ettiğini düşünüyorum. Üzerinde çalışmaya değer.

DOKU AMERİKAN, DİL NEVŞEHİR AKSANLI TÜRKÇE
İlk önce bir Amerikan filmi yapmak istiyordum. Hatta oyuncuların isimlerini dahi sanki başka adamlarmış gibi afişe yazacaktım: Jack Bailey (ben), Eugene O’hara (Ozan), William Lloyd (Zafer). ‘Kim ki oğlum bunlar’ hissini yaratmak istedim. (…) Öykü iki beceriksiz at hırsızının kahramana dönüşmesi gibiydi. Bu arada filmin her dokusu Amerikan, bir tek dili Nevşehir aksanlı Türkçe olacaktı. Herkes Orta Anadolulu gibi konuşuyor ama mevzu gayet Amerikan. Bu fikirle “A.R.O.G.” setinde çok güldük.

ÇEKİLMEYEN FİLM
Cem Yılmaz, “Yahşi Batı”dan önce bir Amerikan filmi tasarlamış. Hatta karakterlerini ve afişini bile çizmiş. Ama filmden vazgeçmiş.

HOKKABAZ / UNUTAMADIĞIM SİHİRBAZ
Bir gün aklıma başarısız sihirbazlar geldi. Kuzenimin sünnet düğününde sahneye çıkan sihirbazı 30 sene geçmesine rağmen unutamadığımızı düşününce, ulan var bunun bir hikmeti diyerek mesleğim sihirbazlık olsa ne yaparım, ne yer ne içerim, başarılı olur muyum, olsam ne olur, baba ne der, halim nice olar diye kafa yordum…

TATLI BİR FİLM
“Hokkabaz”, bir komedi filmi olmaktan biraz fazlasını verebilmiş tatlı bir film olarak hatıralarımda yer alır. Şimdi İskender ne yapıyordur düşünmeyi ve ara sıra ona bir turne daha yazma fikrinin gelip gitmesini bu yüzden seviyorum. Kim bilir belki…

ÖZLEM ÖZEL BİR DURUMDU
Bu filmde Özlem’in oynaması da çok özel bir durumdur bence. Onu, “Mucizeler Komedisi” müzikalinde sahnede izlediğimde doğrusu hiç şaşırmadım, çok rahattı ve komikti de. Teklifimi reddetmediğine çok sevindim. Ben genellikle aktörlerle değil müzisyenlerle çalışırım fikri Özlem’le iyice pekişti.

Hürriyet-Kelebek