Röportaj: Bengü Dağlı
Onur Tan dediğimizde gözümüzün önünde biri canlanıyor mu bilmem… Çünkü kendisi ön planda olmayı sevmeyen yönetmenlerimizden bir tanesi… Onun başarılı işlerini her daim ekranlarda görebilirsiniz. Şimdi TRT 1 ekranlarında ‘Ayrılık’ dizisini çeken ünlü yönetmenin, akıllarda yer etmiş bir çok dizi ve sinema projesinde de kurgucu olarak emeği geçmiş. Bunlar arasında; Eşkiya (1996), İkinci Bahar (1998), Kahpe Bizans (1999), Balalayka (2000), Dar Alanda Kısa Paslaşmalar (2000), Yeşil Işık (2001), Karanlıkta Koşanlar (2001), Aşk Meydan Savaşı (2002)…
www.on5yirmi5.com olarak ünlü yönetmen Onur Tan ile son dizisi ‘Ayrılık’, sinema ve televizyon sektörü hakkında keyifli bir sohbet gerçekleştirdik…
Türk dizilerinin Ortadoğu ülkelerinde bu kadar çok ilgi görmesini nasıl karşılıyorsunuz?
İslam ülkelerinde sosyoekonomik yapıları itibariyle daha güçlü aile bağları, daha güçlü değer yargıları var. Avrupa ve Rusya’ya baktığımızda yaşamları daha serbest, aile bağları bizim kadar güçlü değil. Değer yargıları da bizim kadar güçlü değil. Bizim de ekonomik durumumuz parlak değil. Dolayısıyla en ucuz eğlence aracı televizyon. Gece oturup hep beraber ailece televizyon izleniyor. Sektör de izleyici sayısı açısından yabancı ülkelere göre çok daha geniş… Türkiye bu anlamda Doğu ile Batı’nın tam ortasında yer aldığı, yani bir köprü teşkil ettiği için, Arap dünyası kadar tutucu da olmadığı ve Batı’dan da birçok şey aldığı için bu dizilerin ülkemizden çıkması kadar doğal bir şey olamazdı. Şimdi Araplar ve Ortadoğu’nun gözüyle baktığımızda, onların hayatına göre çok daha gelişkin bir hayatımız var. Türk dizilerine baktığımızda herkes Mercedeslere, jiplere biniyor. İşte holdinglerde sadece kadınlar ve kızlarla ilgili planlar yapılıyor. Sanki holdinglerde başka bir şey yapılmıyormuş gibi… Herkes villalarda oturuyor, mevcut ekonomik değerin çok çok üstünde bir yapı var. Ve bu da çok doğal… Çünkü insanlar başkalarının hayatına özendiği için bu hayallere kapılıyorlar. Tabi villada oturursan, jipin varsa herkes tarafından kıskanılacak bir hayata sahipsindir. Bütün Türk dizilerinde bu olduğu için Araplar ve Ortadoğu halkları zannediyor ki biz bunları yaşıyoruz. ‘Türkler Müslüman ve İslami bir ülkeyse ve Batı’nın da bu kadar değerini aldıysa biz niye alamıyoruz’ diye onlar da bizim dizilerimizi ithal ediyorlar. Olayın boyutu bu… Bizim televizyon sektörümüz onlara göre, nüfusumuzla birlikte çok çok gelişmiş olduğu için bu sorunun cevabını bu şekilde özetleyebilirim…