Dizilerde Ahlaksızlık Diz Boyu!

Filmler
Aşk-ı Memnu, Yaprak Dökümü, Fatmagül’ün Suçu Ne?, Öyle Bir Geçer Zaman Ki, Ezel, Kuzey Güney, İffet gibi dizilerin tamamında senaryo ensest ilişki üzerine kurulu ve hemen hemen tamamı tecavüz sa...
EMOJİLE

Aşk-ı Memnu, Yaprak Dökümü, Fatmagül’ün Suçu Ne?, Öyle Bir Geçer Zaman Ki, Ezel, Kuzey Güney, İffet gibi dizilerin tamamında senaryo ensest ilişki üzerine kurulu ve hemen hemen tamamı tecavüz sahneleri içeriyor.

Show’undan Star’ına, Kanal D’sinden ATV’sine kadar pek çok televizyon kanalında tekrar tekrar yayınlanan dizilerin ortak özelliğinin “ensest ilişkiler” üzerine kurulu olması ve tecavüz sahnesi içermesi dikkat çekerken, uzmanlar bunun reyting kaygısından öte bir plan dahilinde yapıldığını ifade ediyor.
Karadağlı, Aşk-ı Memnu, Yaprak Dökümü, Fatmagül’ün Suçu Ne?, Öyle Bir Geçer Zaman Ki, Ezel, Kuzey Güney, İffet gibi dizilerin tamamında senaryo ensest ilişki üzerine kurulu ve hemen hemen tamamı tecavüz sahneleri içeriyor.

Akit’e konuşan Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar, bu tür dizilerin bu iğrençlikleri normalleştirdiğini belirtti. Bu dizilerin iyi niyetten uzak olduğunu ifade eden Bayraktutar, “Toplumun değer yargılarından uzak olan bu diziler, sanki yapılanlar normalmiş ve toplumda bu tür şeyler varmış gibi gösteriliyor. Bunların amacı aile yapısını tahrip etmektir” dedi.

YÖNETMEN UÇAKAN: BEN BU DİZİLERİ GÖRÜNCE AĞLIYORUM

Yönetmen Mesut Uçakan ise gazetemize yaptığı açıklamada bu tür dizilerin karşısına imanlı ve inançlı sinemacıların bir eser ortaya koyamamasına tepki gösterdi.

Uçakan, “Hayret edilmesi gereken bu tür dizilerin yayınlanması değildir. Bu çirkin dizilere imanlı ve inançlı geçinen güç sahiplerinin, para sahiplerinin vurdumduymazlığıdır” diye konuştu.

Dizilerin yasaklanmasıyla bir yere varılamayacağını kaydeden Uçakan, “Eğer eleştiriyorsan alternatif ortaya koyacaksın. Ben bu dizileri her gördüğümde ağlıyorum. ‘Neden bu dizi çıktı diye’ değil, ‘Neden karşısına güzel bir program çıkaramıyoruz’ düşüncesiyle ağlıyorum” diyerek bu konuda duyarlı çevrelerin harekete geçmesini istedi.

“ÂLİMİN FİKRİ NEYSE ZİKRİ DE ODUR”

Dizilerdeki çirkin sahnelerin sadece reyting kaygısıyla yayınlanmadığını belirten Uçakan, bunun yanında toplumun aile yapısının da bozulmak istendiğini ifade etti.

Uçakan, bu dizileri çekenlerin kendi dünyalarını insanların gözleri önüne serdiğini belirterek, “Bu dizilerle kendi ahlâklarını, meşreplerini, hayat algılarını ortaya koyuyorlar. Adeta siz de böyle olun algısını angaje ediyorlar” dedi.

UZMANLAR UYARIYOR: ÇOCUKLARINIZA SAHİP ÇIKIN!

Dizilerle birlikte artış gösteren ensest ilişkiler ve cinsel saldırılar için uzmanlar anne-babaları uyarıyor.

Uzmanlar, ailelerin bu konuda dikkatli olması gerektiğini ifade ederek, “Çocuklar ahlâk yapısı bozuk dizi ve filmlerden korunmalı” diyor.

ALO 183 HATTI İYİ TANITILMALI

Bu tür saldırılara maruz kalanların ALO 183 Aile, Kadın, Çocuk ve Özürlü Sosyal Hizmet Danışma Hattı’nı araması halinde devlet birçok konuda yardımcı oluyor.Ahlâk reytinge kurban ediliyorToplumda evli sayısı giderek azalıp, boşanma sayısı artarken, uzmanlar günümüzde aile kurumunun reyting uğruna yok edildiğini söylüyor.

Evlenen sayısı azalırken boşanan sayısının hızla artmasının arkasında dinî değerlerden uzak yaşam tarzının olduğu belirtiliyor. Uzmanlar, günümüzde aile kurumunun reyting uğruna yok edildiğini söylüyor.

“AHLAK REYTİNGE KURBAN EDİLİYOR”

Akit’e konuşan Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi ve Selçuk Üniversitesi İslam Hukuku Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ramazan Altıntaş, aile kurumunun sarsılmasının arkasında alkolizm, sekülerleşme, helal-haram duyarlılığının azalması, ailenin bir değer olmaktan çıkarılması ve medyanın gayrimeşru ilişkileri özendirici yayınlar yapması, ekonomik durum ve eğitim düzeyinin olduğunu söyledi.

Altıntaş, “Medya aracılığıyla aile mahremiyetimiz yok ediliyor. Maaselef ahlâk reytinge kurban ediliyor. Aile yapısını bozulması ve boşanmaların artmasında dizi ve programların önemli etkisi var. Aile kurumunun önemini kavramak için alternatif diziler oluşturulmalı. Özellikle bu milletin, dini ve medeniyetiyle uyumlu diziler yapılması lazım. Bu konuda alternatif çalışmalar yapılmalıdır” diye konuştu.

“AİLE, TEMELİ CENNETTE KURULAN BİR YUVADIR”

Gaziantep Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Akpınar ise aile kurumunun dinimize göre çok önemli bir kurum olduğunu söyledi.

Akpınar, “Aile, temeli cennette kurulan bir yuvadır. İlk insan Hz. Havva ve Hz. Adem cennette başladılar aile hayatına. Bizim kültürümüzde aile Allah’ın izni, Peygamberin kavliyle kurulur. Bu cümle İslâm ailesinin patentidir. Yani Allah’ın onayı ve Peygamberin sözü doğrultusunda bu yuvayı kuruyoruz denir. Peygamberimizin Veda Hutbesi’nde eşlerin birbirine emanet oluşu da ailenin önemini anlatmak bakımından dikkat çekicidir.” dedi.

“AHİRET VE ALLAH BİLİNCİNİ CANLI TUTMAK LAZIM”

Akpınar sözlerin şöyle sürdürdü: “Günümüzde gayrimeşru hayat normalleşti. Aile yuvası şehvet tutkularının giderildiği bir yer olarak görülmeye başlandı. Nikah dışı ilişkiler arttı. Çünkü aile kurumunun dinî bir kurum olduğu bilinmiyor. Ahiret ve Allah bilincini canlı tutmak lazım. Dini yaptırımları gündeme getirmemiz gerekiyor. Çünkü dünyevi yaptırımlar tek yanlıdır, dini yaptırım hem dünyevi, hem uhrevidir, ilahi kontrol vardır. Birbirilerini Allah’ın emaneti olarak gören çiftler, boşanmayı veya birbirine zarar vermeyi Allah’a zarar vermek olarak görür.”

Şükrü Macun / Yeni Akit