Cannes’a Kül Bulutu Darbesi

Filmler
Dün açılan 63. Cannes Film Festivali, daha start almadan doğal afet ve politik muhalefetlerle çalkalanmaya başladı. Önce, Putin iktidarına yakınlığıyla tartışılan Rus Nikita Mikhalkov’un "G...
EMOJİLE

Dün açılan 63. Cannes Film Festivali, daha start almadan doğal afet ve politik muhalefetlerle çalkalanmaya başladı. Önce, Putin iktidarına yakınlığıyla tartışılan Rus Nikita Mikhalkov’un "Güneş Yanığı 2" filmiyle yarışmaya alınması, Rus meslektaşları ve eleştirmenlerce protesto edildi.

Sabah gazetesinden Esin Küçüktepepınar’ın haberine göre, Cezayir asıllı Fransız sinemacı Raşid Buşareb‘in, 1945 Setif katliamını anlattığı Hors La Loi filmine itiraz edenler oldu. Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy‘nin muhafazakâr partisinden yapılan itirazlar, Fransızların sömürge Cezayir’deki katliamı resmen kabul etmemesinden kaynaklı. İtalya hükümeti ise, Başbakan Silvio Berlusconi’yle dalga geçtiği gerekçesiyle L’Aquila belgeselini gösteren festivali resmen şikâyet ederek, diplomatik atışmaları başlatmıştı.

KÜL BULUTU DARBESİ

Ama 63. Cannes Film Festivali‘nde olumsuzluklar bu kadarla kalmadı. İzlanda’da harekete geçen yanardağın püskürttüğü kül bulutu yüzünden kapanan havaalanları da festivale ikinci darbeyi vurdu. İngiltere, İskandinav ülkeleri ve Almanya başta olmak üzere, dünyanın birçok yerinden festivale katılmak isteyen sinema endüstrisinin önemli isimleri, Cannes’a gelmekten vazgeçti. Haliyle her yıl festival süresince fiyatlarını en az dörde katlayan oteller, bu yıl son dakikada gelen iptaller yüzünden fiyatları ‘normal’ seviyeye çekmek zorunda kaldı. Ayrıca geçen hafta Cannes sahillerini vuran dalgalar yüzünden de zarar gören işletmeler, hâlâ şantiye görünümünde. Plajdaki işçiler, festival için harıl harıl çalışarak dalgaların yerle bir ettiği tesisleri onarmaya çalışıyor. 23 Mayıs’a dek sürecek Cannes’daki Altın Palmiye yarışına gelince… ‘Birinci lig’e müdahil ustaların son yapıtları küresel ve bireysel açmazların hali ve ahvalini dile getiren türden. Genç ve ‘aykırı’ yönetmenlerin varlığı yarışmayı canlandırıyor olsa da, bu yıl ‘baba’ sinemacıların yılı. Karar değiştirerek Cannes’a katılan yönetmen Ken Loach‘un Irak meselesine el attığı Irish Route ile büyük ödüle talip olan film sayısı 19’a çıktı ve Mike Leigh ile birlikte yarışmadaki İngiliz gücü ikiye katlanmış oldu.

POLİTİKA VE MASKELİ BALO

Abbas Kiorastami’nin ilk kez İran dışında çektiği uzun metrajlı Tasdikli Kopya filmi merakla bekleniyor. Yarışmadaki tek ABD filmi Fair Game ise Sean Penn ve Naomi Watts‘tan güç alarak Bush iktidarındaki politik oyunlara dalıyor. Japon Takeski Kitano özüne, Yakuza savaşlarına dönüyor, Fransız usta Bertrand Tavernier ise 15. yüzyıl romansına el atmış. Türkiye’den de bir ‘son dakika’ gelişmesiyle, Boğaziçi Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan Koray Çalışkan’ın Esma filmi, kısa film köşesi bölümüne seçildi ve böylece Hüseyin Karabey’in Sesime Gel adlı uzun metraj projesini Cannes’da yalnız bırakmamış oldu.

‘ROBİN HOOD MEDYAYLA SAVAŞIRDI’

Cannes’ın açılış filmi, zenginden alıp fakire veren İngiliz halk kahramanının hikâyesini anlatan Robin Hood idi. Sağlık sorunları nedeniyle Cannes seyahatini iptal eden filmin İngiliz yönetmeni Ridley Scott, haliyle basın toplantısında da hazır bulunmadı. Filmin Avustralyalı başrol oyuncuları Russel Crowe ve Cate Blanchett ise Scott‘un yokluğunu hissettirmemeye çabaladı. Crowe, ”Bana, ‘Robin Hood bugün yaşasaydı ve siyasi bir rolü olsaydı, Wall Street ve mali skandallarla mücadele eder miydi?’ diye soruyorlar. Bence esas ve en büyük güç, enformasyon dağıtım gücü. Robin Hood bugün yaşasaydı, en büyük düşman medya tekellerine karşı mücadele ederdi" diye konuştu.