Beyaz Buluşma’dan ‘Vefa’ Çıktı

Filmler
Röportaj: Arzu Erdoğral Bir Ali Murat Güven projesi olan "Beyaz Sinema’nın 40 Yılı: 1970-2010 / Hor Görülen Bir Akımın Kilometre Taşları" etkinliği bugün başladı. İstanbul-Galatas...
EMOJİLE

Röportaj: Arzu Erdoğral

Bir Ali Murat Güven projesi olan "Beyaz Sinema’nın 40 Yılı: 1970-2010 / Hor Görülen Bir Akımın Kilometre Taşları" etkinliği bugün başladı.

İstanbul-Galatasaray’daki Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi, 18 Ekim Pazartesi-24 Ekim Pazar tarihleri arasında, iki kuşağın hayat algısı üzerinde derin etkiler yapmış "Beyaz Sinema" akımı üzerine şimdiye kadar düzenlenen en geniş kapsamlı gösteri ve söyleşi programı olan Beyaz Sinema’nın ilk günü Nurettin Özel ‘in (Senarist-Yapımcı-Yönetmen-Aktör) “ Garip Bir Koleksiyoncu” filmiyle start verdi.

İlk gün duygularını bizlerle paylaşan Yeni Şafak Gazetesi Sinema Yazarı ve tarihçisi Ali Murat Güven bakın neler söyledi:

Beyaz Buluşma çok önemli bir proje. Ancak mutlaka onun mimarı için çok daha farklı bir anlam taşıyor. Neler söylemek istersiniz?
Beni yetiştiren filmler ve onu çekenlere kendi çapımda bir saygı gösterisi bu… Gençlik dönemimde o günün bütün gençleri gibi sağa ve sola doğru savrulurken, kendimce bir yol haritasını bu insanlar ve bu insanların filmleri söylemleri, şiirleri, romanları üzerinden buldum. İstikametimi belirlememde öncü isimler… 1987 yılında iyi sinemalarda oynayamadığı için berbat bir sinemada oynayan Reis Bey için ağlamıştım. Porno filmlerin gösterildiği bir sinemada birkaç haftalığına İslami filmler oynatılmıştı. Filmden çıktığımda birçok insan ağlıyordu. Bize biz olduğumuzu ve unuttuğumuz değerleri hatırlatan filmlerdir. Aynı zamanda İskilipli Atıf Hoca, Yalnız Değilsiniz ve Minyeli Abdullah gibi filmlerde ben 10 dakika aralarda perdenin hemen yanında ki boşluğa seccadesini serip namazını kılan kadınlar gördüm. Hayatında sinemaya gitmemiş ninelerin dedelerin seccadelerini yanına alıp, namaz vakitlerinde namazlarını sinemada kıldıklarını gördüm. Tabii Türkiye’deki hiçbir sinemada mescit gibi bir oluşum olmadığı için, bununla birlikte geride bıraktığımız zamanda Beyaz Sinema’nın birçok hayra vesile olduğunu gördüğüm ve hangi şartlar altında nelerin yapıldığına şahit olduğum için müzikleri kötü olmuş, görüntü kalitesi kötüymüş kısmıyla ilgilenmiyorum. Milyon dolarlık filmler ile bütçesi çok küçük olan filmlerin kıyaslamasına bile girmiyorum. Biz o nedenle burada standart bir film festivali düzenlemedik. Burada yapılan bir vefa haftasıdır. Halleşme, helalleşme ve 40 yıl ne olduğuna şöyle bir bakma… Bununla birlikte yönetmenlerimize de açık açık sorma faslı. Nerede başardınız nerede başaramadınız? Eleştirelliğimizi muhafaza edeceğiz ama son kertede onların elini sıkıp, Allah sizden razı olsun diyeceğiz…

Birçok yönetmen şuan küskün… Bugün neden elimizde böyle bir teknoloji varken biz neden bir Minyeli Abdullah’ı çekemiyoruz? Neleri sorgulamamız gerekiyor?
Bizim yönetmenlerimiz cesaret sorunu yok. Beyaz sinemada sermayesi olan tek isim Mehmet Tanrıseverdir. O da endüstride uzun yıllarını vermiş büyük bir çelik tencere üreticisi olduğu içindir. Örneğin, Tanrısever’in son setinden fotoğraflar var elimde. Dünyanın en iyi kameralarından biriyle çalışıyor. 1500- 2000 kişilik figürasyon kadrosu ile çalışıyor Bediüzzaman Said Nursi’nin hayatını anlatan Hür Adam filminde. Hollywood süper prodüksiyonları kıvamında setler kurdu ama imkânı buna müsait. Kimseye de yalvarmıyor, kimseden de sponsorluk almıyor. Direk Feza Film logosuyla bu filmleri yapıyor. Ama diğer yönetmenlerimiz öyle değil ki… Birçok mütedeyyin sinemacı filmlerinde hayatın sorunlarına, toplumsal buhranlarına İslam dininden çözüm önerileri getirme yolunda pes etti. Mecburen, sıradan işler yapan yönetmenlere dönüştüler. Diziler yapan, klip çeken… Zaten Müslümanlar televizyonda büyük işler yapamaz. Haklı kurallar bunlar. Öbür yönüyle de Batılı düşünürlerin dediği gibi televizyonda sanat yapılmaz, televizyon aptal kutusu. En değerli ziyan zebil olduğu bir yer. İşte bu nedenle şu an yeni işler yapılamıyor. Ben Ali Murat Güven olarak, eşimin de büyük desteği ile bizi biz yapan değerlere kayıtsız kalmamak için elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Ve şu an olduğu kadar hiçbir şey bana böyle bir mutluluk veremezdi.