Sinemada Şimdi ‘Aşk Zamanı’

Film Eleştiri
Birsen Tarhan Zira müziklerinden, sekanslarına, diyaloglarından, sessiz karelerine kadar her şey sizi bir rüyaya uyandırıyor adeta.. Aldatılmanın ve hayalkırıklığının gölgesinde kalan platonik bir aşk...
EMOJİLE

Birsen Tarhan

Zira müziklerinden, sekanslarına, diyaloglarından, sessiz karelerine kadar her şey sizi bir rüyaya uyandırıyor adeta.. Aldatılmanın ve hayalkırıklığının gölgesinde kalan platonik bir aşkın öyküsünün ince ince işlendiği filmde Wong Kar Wai, her sahnede bir fotoğraf karesini de canlandırıyor. Senaryoya bağlı kalmayı pek sevmeyen usta yönetmen, kadın ruhunun kırılganlığının tezahürlerini de doğaçlama sahnelere ve hareketli kamerasına yansıtırak, izleyiciyi bir kez daha fethediyor.

Filmde, eşleri tarafından aldatılan ve aynı zamanda komşusu Bayan Chan ve Bay Chow’un birbirlerine destek olmak maksadı ile başlattıkları arkadaşlık zamanla tensel temasa geçmeksizin büyüyen bir aşka dönüşürken, sessizlik ise ilişkilerinin tek tanığı olur. İzleyici 60’ların Hong Kong’unda geçen bu büyülü atmosferin içinde kaybolurken filme Mike Galasso, Umebayashi Shegeru ve Nat King Cole de notalarıyla eşlik ediyor.

Filme hakim olan genel karanlık atmosfer, yağmur ve tabiîki Kar Wai Wong filmlerinin vazgeçilmezi sigara dumanı. Her ikisi de şüphesiz hüznü simgeleyen, birbirine bağlı ama aynı zamanda tek başına da karakterlere anlam yükleyen ögeler olarak dikkat çekiyor. Kamera birbirine aşık ama ister toplum baskısı deyin ister içgüdüsel vicdan deyin, bir şekilde birbirlerinden uzak durmayı başaran bu iki insan etrafında dönerken, aşıklarımızın eşlerinin yüzlerini neden göremiyoruz dersiniz? Yönetmenin bu bilinçli tercihi belki de, çoğu zaman görünürde ait olduğumuz dünyaların aslında hiç olmadığını, kimsenin bilmediği ve göstermekten de korktuğumuz iç dünyalarımızda yaşadığımız gizli dünyayı simgelemek adınadır.

2000 Cannes Film Festivali’nde, Tony Leung’a “ En İyi Erkek Oyuncu ” ödülünü, Vietnam’da da “ En İyi Görüntü ” ve “ En İyi Kurgu ” ödüllerini, Fransızlar’ın Oscarları gözüyle bakılan "Cesar"larda en iyi yabancı film ödülünü kazanan Aşk Zamanı 20. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde de “ Dünya Festivallerinden ” bölümünde yer almıştı. Peki neydi bu filmi sıradan bir aşk filmi yapmaktan çıkaran? Şüphesiz yönetmenin imkansız bir aşkı büyülü ve zarif bir resim gibi çizmesi.. Öyleki filmi izlerken kendinizi bu aşkın içinde bulabiliyorsunuz. Dönüm noktalarında ve zirvelerde ağırlaşan kareler, sihirli notalarla birleştiğinde aldatılan kadın siz oluyorsunuz ya da terk edilen erkek.. Yönetmen belki de hayatın içinde, hepimizin bir şekilde yaşadığı, tanıdığı, hissettiği duyguları ağır ağır içimize işlerken bilmemek, duymamak ve görmemek arasında gidip gelen ruhumuzun sahte mutluluklar içinde nasıl kaybolduğunu bir kez daha hatırlatmak istedi izleyiciye..

Filmi bitirdiğimde aklıma Oscar Wilde’ın şu sözü geldi: “İnsanlardan çoğunun mutluluğu ve mutsuzluğu, kendi düşünce ve inanışlarına bağlıdır”.. Tıpkı Bayan Chan ve Bay Chow’un aldatılmak pahasına aldatmamak, sevilmemek pahasına sevmeyi tercih etmeleri gibi..(radikal.com.tr)