“Neşeli Ayaklar” Dans Ediyor

Diziler
Üç boyutun da işin içine girmesiyle animasyon filmleri tam anlamıyla bir eğlence havuzuna döndü. Çocuklar, hayal dünyasına kulaç atmanın cazibesiyle havuza balıklama atlarken; büyükler suya temkinli y...
EMOJİLE

Üç boyutun da işin içine girmesiyle animasyon filmleri tam anlamıyla bir eğlence havuzuna döndü. Çocuklar, hayal dünyasına kulaç atmanın cazibesiyle havuza balıklama atlarken; büyükler suya temkinli yaklaşmayı tercih etti. İlk başta, çocukların ellerinden tutup götürdüğü ebeveynler, zamanla “büyükler de izleyebilir” cümlesinin satış zekâsına teslim oldu. Bu cümle, sadece ticarî bir kurnazlık değil; aynı zamanda animasyonun dönüşümüne de işaret ediyordu. Zira bu çizgi dünyası, havuzun içine dalan çocuklara hayal dünyası ve eğlence vaat ederken, büyükler havuzun iç ve dış dinamiklerinin hangi değerlere ve göndermelere dayanarak inşa edildiğinin hesabı içindeydi. Büyüklere has bu ‘kuşkulu’ yaklaşım pek de yersiz sayılmaz. Mesela, ‘İnanılmaz Aile’ diyerek çocuklar için bir aile vurgusu yapan ‘eğlence havuzu’, büyüklere de Amerika önderliğindeki dünya nizamının değişmezliğini fısıldıyordu. Neşeli Ayaklar’ın ikinci macerası da küçük büyük ayırt etmeden seyirciyi aynı türden bir havuza çağırıyor.

Altı yıl sonra penguenler dünyasına bizi tekrar çeken ‘Neşeli Ayaklar 2′ (Happy Feet 2), benzer çizgi serilerin aksine, bulunduğu mekânı terk etmiyor. İmparator penguenler, yine Antarktika’da. Fakat, ilk filmdeki küresel ısınma, gemi iyice azıya alıyor. Güney Kutbu’ndaki bu dev buzul parçası, bölünmeye başlıyor. İlk filmde şarkı söyleyemediği için alay edilen Mumble’ın oğlu Eric’in macerasını izliyoruz bu kez. Tüm imparator penguenler neşe içinde ayaklarını yere vurarak dans edip şarkı söylerken küçük Eric, içindeki yeteneği ortaya çıkaramaz. Babasının ‘gaza getirmesi’yle giriştiği dans denemesi olayı daha vahim bir hale getirince Eric, iki kafadar arkadaşıyla terk-i diyar eyler. Başka penguenlerin yaşadığı Adeile diyarına gelirler. Burada gördükleri ‘uçan penguen’ Sven, Eric’i çok etkiler ve onu rol modeli olarak alır. Bu kahraman mitinin arkasından giderek babasına sırtını dönen Eric, ‘yurduna’ döndüğünde ise kendi ‘halkı’ imparator penguenlerin buzulların yer değiştirmesi sonucu dağların arasında sıkıştığını görür. Yardım için uçan kahraman devreye girse de, çözüm tüm ‘halkların’ kardeşliğinde yatmaktadır.

PENGUENLERİN ERGENEKON’DAN ÇIKIŞI

İlk filmde olduğu gibi George Miller’ın yönettiği ikinci ‘Neşeli Ayaklar’ı, söz konusu animasyonlardan ayıran özelliği müzikal yanı. Burada tüm penguenler mesajını müzikle veriyor. Hele sonlarda Eric’in söylediği bir arya var ki, Farinelli’ye rahmet okutur! İmparator penguenlerin dağlar arasında sıkışıp kalması Ergenekon Destanı’ndan farksız. Küresel ısınma sonucu dağlar arasında kalan penguenler de tıpkı destanda olduğu gibi çıkış için önce ‘kahraman’a sarılıyor. Burada Börteçine’nin yerini ‘uçan penguen’ Sven alıyor. Filmin en önemli yanı, kahraman mitini dışlaması. İlk başta kahraman mitine övgü yapar gibi görünen film, sona doğru bunu yerle bir ediyor. Mesaj açık: “Kahramanlara değil, birbirimize ihtiyacımız var.”

Yazının başındaki ‘iç ve dış dinamiklere’ dikkat konusunda ‘Neşeli Ayaklar 2′nin payına da bir şeyler düşüyor elbette. Klasik, ‘Kendini, etrafını, aileni keşfet’ önermesinin büyük ölçeğinde bir mesaj daha var. Penguenler, insanlar, deniz ayıları, deniz aslanları, papağan, hatta varoluşsal bunalımdaki karidesler olmak üzere herkesin küresel ısınmaya karşı tek yürek olmasını salık veriyor film. Yani, dünyanın tüm halklarına sesleniyor. Öte yandan, bariz ‘Latino’ hallerinden dolayı Adeile diyarındaki penguenlerin ve kötücül deniz ayılarının yardımına muhtaç ‘imparator’ penguenlerin durumunu izlerken; ABD’nin, Güney Amerika halkları, kendi sınırları içindeki Hispanikler ve ‘kötü’ ilan ettikleriyle ‘mecburi’ dayanışma çabasına atıf yaparak muzipçe bir bağlantı kurmak hiç de zorlama olmaz. Sonuç olarak, bir aile seyirliği olan ‘Neşeli Ayaklar 2′, pekâla bir ‘aile sınavı’ da olabilir. İsterseniz, çocuklarınızla birlikte bu ‘havuzun’ içine dalın ve onun dinamikleri üzerine kafa yorun; sonra da aile toplantısında kimsenin hayal dünyasını daraltmadan bir ‘beyin fırtınası’ yapın bakalım, ne çıkacak?