Amerikalı oyuncu, yönetmen Orson Welles kimdir? Orson Welles biyografi

Biyografi
Orson Welles kimdir? Tiyatro, televizyon radyo ve sinema alanlarında yaptığı eserlerle 20. yüzyıla damgasını vuran Amerikalı oyuncu, yönetmen Orson Welles kimdir? Orson Welles biyografi. Orson Welles&...
EMOJİLE

Orson Welles kimdir?

Tiyatro, televizyon radyo ve sinema alanlarında yaptığı eserlerle 20. yüzyıla damgasını vuran Amerikalı oyuncu, yönetmen Orson Welles kimdir? Orson Welles biyografi. Orson Welles’in filmleri…

Wisconsin, Kenosha’da doğan Orson Welles’in piyanist annesi 1923’te babasıysa dört yıl sonra ölecekti. Genç Orson, Illinois, Todd School’da özellikle Sheakespeare’den oyunlar sahneleyip oynayarak, teatral yeteneğini hızla kanıtladı. Daha çok kendi kendini yetiştiren bir evlat olarak görülen Welles’in kültürü, önce aile geçmişi tarafından, daha sonra hem ABD’de hem de Avrupa’da etkileşime girdiği değişik kültürel kurumlar tarafından biçimlendi.

16 yaşında okuldan ayrılan Orson Welles, Dublin Gate Theatre’da oyuncu oldu ve ABD’ye döndüğünde New York’taki radikal tiyatro hareketine karıştı; orada hem edebi hem de teatral ve popüler izleyiciye ulaşabilecek(özellikle radyo kanalıyla) entelektüel birikim edinme deneyleri, erken yaştaki gelişiminde önemli bir rol oynadı.

New York’ta önce kısa ömürlü New York Federal Theatre, ardından 1937’de John Houseman ile birlikte kurduğu Mercury Theatre için çok sayıda yapımı yönetmek üzere Houseman’la işbirliği yaptı. Ayrıca radyoda haftalık yayınlanan klasik edebi oyunları, özellikle Dickens ve Shakespeare uyarlamalarını hem yönetip hem de rol aldı. Bu yayınlar, anlatı üzerindeki sese bağımlılık ve derin anlatımları gerektiren karmaşık anlatı yapılarıyla Welles’in filmlerini ayırt eden kimi özellikleri içeriyordu. En ünlü programı, özel bir haber yayını olan ve radyonun normal akşam yayınını kesen H.G. Wells’in Dünyalar Savaşı’nın 1938 tarihli cadılar bayramı olarak uyarlamasıydı. Kurgusal olduğu açıkca belli olmasına rağmen yayın binlerce kişiyi kandırarak doğu kıyısında panik yarattı. Orson Welles’in kadife bariton sesi o kadar tanınır olmuştu ki, Welles paniğin ardından “Benim sesim olduğunu söyleyemediler mi?” diye soracaktı.

Bütün o barok stilizasyonuna, derin odağına, birden çok anlatıcısına ve karmaşık anlatı yapısına rağmen, kurgulanmış bir kişiyi anlatan Orson Welles’in ilk uzun metrajlı filmi Yurttaş Kane (1941), tıpkı Dünyalar Savaşı’nın yaptığı gibi gerçekliğe çok benziyordu. Charles Foster Kane karakterinde kendi megalomanyak kişiliğinin uluslar arası bir portresini gören gazete patronu William Randolph Hearst, film aleyhine dava açma tehdidinde bulundu ve kendi gazetelerinde tanıtımını engelledi, filmin piyasaya sürülmesini başarılı şekilde geciktirirken övgü dolu eleştirilerin etkisini azalttı.

Yurttaş Kane, elli yıldır tartışılıyor. Filmi 1946’da İtalyan yeni-gerçekçiliğinin etkin olduğu bir dönemde izleyene Fransız eleştirmen Andre Bazin, yaygın derin odak kullanımının filmin görüngüsel dünyasının gerçekliğini desteklediğini ileri sürerken kendisinin sonraki eleştirmenler, filmin aynı zamanda oldukça bilinçli, yapay ve hatta barok olduğunu belirttiler. Derin odak ilk kez kullanılmıyordu ve görüntü yönetmeni Gregg Toland, başka yapımlarda da derin odak deneyleri yapmıştı. Filmin yazarı olarak Orson Welles’in rolü de yoğun bir biçimde tartışma konusu yapılmıştır, özellikle de senaryonun yalnızca Herman J. Mankiewicz’in eseri olduğunu ileri süren Pauline Kael (1974) tarafından. Fakat Yurttaş Kane, yapısı ya da tekniğiyle tamamen yeni olmasa da tüm tekniklerin filmin karmaşık dokusunda ustaca bütünleştirildiği bir gerçek olarak ortada durmaktadır. Welles, RKO’ya geldiğinde, stüdyoyu dünyada yapılan en büyük oyuncak trenle tanıştırmıştı ve kuşkusuz, tıpkı radyoda yaptığı gibi stüdyo teknolojisini manipüle etmekten de büyük keyif alıyordu.

Yurttaş Kane (1942)

Orson Welles’in ilk stüdyo filmi olan Yurttaş Kane, aynı zamanda stüdyo sistemiyle sorunlarının başlamasının işaretiydi. Bu sorunlar, sistem içinde sonraki filmlerini etkileyecek ve sonunda onu Avrupalı bağımsız yapımcılar için Hollywood’u terk etmeye zorlayacaktı. Bir sonraki filmi, bu kez görüntü yönetmeni Stanley  Cortez’le, derin odağın yanı sıra daha gelişmiş uzun çekimler ve karmaşık kamera hareketlerinin kullanıldığı Şahane Ambersonlar’dı (1942). Fakat Welles, sonuçsuz Hepsi Gerçek’i Brezilya’da çekmek üzere 1942’nin başında Hollywood’dan ayrılınca Şahane Ambersonlar, stüdyo tarafından “iki film birden” gösterimlerine uygun hale getirilecek şekilde kurgulandı. Orson Welles, sistem içinde çalışma yeteneğini göstermek için çeşitli stüdyolar adına zamana ve bütçeye uygun üç film yapmaya kalkıştı. Ama kendisinin o zamanki eşi Rita Hayworth’un başrol oynadığı Şangaylı Kadın (1948) Columbia stüdyosunun patronu Harry Cohn’un tepkisi ve anlayışsızlığıyla karşılaştı, bir editörün önceden belirttiği çekim planına göre filme alınan Yabancı (1946)  ve Republic için yapılan düşük bütçeli Macbeth (1948) bir gişe başarısı elde edemedi.

Orson Welles, 1940’lar boyunca kariyerini sinema oyuncusu olarak sürdürdü ve 1943’te Jane Eyre’de Rochester rolünde hünerli bir performans sergiledi. 1947’de, bir oyuncu olarak kendi filmlerini yapmaya yetecek kadar para kazanmak umuduyla Avrupa’ya göçtü. Kariyerinin kalan kısmının büyük bölümünde (1958’de Kötülüğün Dokunuşu’nu yapmak üzere kısa bir süre Hollywood’a dönüşü dışında) Welles, ödünç alınan kostümlerle ya da kostümsüz ve sonradan seslendirmeli dekorsuz filmler çekti. Para bulmak için sürekli çekimleri durdurmak zorunda kaldığı için her filminin tamamlanması birkaç yıl aldı. Othello (1952), Bay Arkadin (Gizli Rapor olarak bilinir, 1955), Dava (1962) ve Gece yarısı Çanları (1966) bu koşullarda yapılmıştır; Dava’nın büyük bölümü, para bitince, o sırada terk edilmiş bir demiryolu istasyonu olan Gare d’Orsay’da çekildi. Welles, bu dönemde de edebiyattan beslenmeyi sürdürdü, fakat tarzı biraz daha fazla yalınlaşmıştı. IV. Henry ve Windsor’un Mutlu Karıları’ndan Falstaff sahnelerini temel alan Gece Yarısı Çanları, genelde onun Sheakespearyen kariyerinin son noktası olarak kabul edilir.

Orson Welles “Charles Foster Kane” rolünde

Öldükten sonra geride, film senaryolarından film taslaklarına ve kısmen kurgulanmış çalışmalara kadar uzanan tamamlanmamış sayısız proje bırakıyordu. Bitiremediği filmi Don Quixote, başkaları tarafından yakın zamanda tamamlandı. Orson Welles’in filmleri çoğunlukla güçlü bir figürü ve bir yabancıyı merkeze alır; yabancı, güçlü figürün kayıp geçmişi arayışına ortak olur; ortaya çıkan anlatının kendisiyse gerçek ile kurgusalın arasına sıkışmıştır. Palavracı ve yalancı ya da hiçbir zaman tam olarak anlaşılmayan bir gizem ve hile ağıyla kuşatılmış figürler yaratmak  (ve oynamaktan) büyük keyif alırdı.

Orson Welles 1985’te 70 yaşında öldüğünde, yaklaşık kırk yıl boyunca hem güçlü erkek hem de yabancı, hem usta düzenbaz hem de serseri olmuştu. Ölümünün iki yıl sonrasında Welles’in külleri İspanya’ya gömüldüğünde, mezar taşında hiçbir isim yazmayacaktı.

ORSON WELLES FİLMLERİ

  • Yurttaş Kane (1942)
  • Şahane Ambersonlar (1942)
  • Yabancı (1946)
  • Şangaylı Kadın (1948)
  • Macbeth (1948)
  • Othello (1952)
  • Bay Arkadin (1955)
  • Dava (1962)
  • Gece yarısı Çanları (1966)
  • The Immortal Story (1968)
  • F for Fake (1973)

KAYNAK: Dünya Sinema Tarihi – Geoffrey Nowell-Smith