“Halep’tekine hiçbir savaşta rastlamadım”

Şehirler
Anadolu Ajansı’nın (AA) daveti üzerine Türkiye’ye gelen Fransız savaş muhabiri Laurent Van der Stockt, Basın İlan Kurumu genel kurul salonunda katıldığı söyleşide, mesleki deneyimlerini ve...
EMOJİLE

Anadolu Ajansı’nın (AA) daveti üzerine Türkiye’ye gelen Fransız savaş muhabiri Laurent Van der Stockt, Basın İlan Kurumu genel kurul salonunda katıldığı söyleşide, mesleki deneyimlerini ve yakın zamanda döndüğü Suriye’ye ilişkin gözlemlerini aktardı. 

 

AA Görsel Haberler Yayın Yönetmeni Ahmet Sel moderatörlüğünde yapılan söyleşi, AA’nın tüm ofislerinden canlı izlendi. 

Sel, ünlü savaş muhabiri Stockt’un, nisan ve mayıs aylarını Şam’da Özgür Suriye Ordusu içinde geçirdiğini,  buradan getirdiği fotoğraf ve videolarla geçen hafta Avrupa’da gündemi değiştirdiğini söyledi.

Sel, “Tecrübelerini bizimle paylaşmasının önemli olduğunu düşündüm.  Bu çalışmamız aynı zamanda AA’nın 100. yıl vizyonu içinde yaptığımız çalışmanın da bir parçası. AA, artık uluslararası çapta söyleyecek sözü olan, önemli isimlerle de işbirliği yapan, varolan bir  ajans” diye konuştu.

Olayları yerinde izleyen çok az

Suriye’ye gitmeden önce bir hazırlık devresi geçirdiğini, pek çok makale okuduğunu, uzmanlarla konuştuğunu anlatan Stockt, “Herkes Suriye’yle ilgili bir sürü şey yazıyor, söylüyor ama aslında gerçek anlamda çok az bilgi var. Çok az kişi, çok az gazeteci, olayı yerinden izliyor. İletişimin güçlü olduğu bir dünyada yaşıyoruz, sosyal medyada çok şey söyleniyor ama gazetecilik bilgisi olarak çok az şey var Suriye hakkında” diye konuştu.

Şam’ın Özgür Suriye Ordusu’nun elindeki kısımına giden gazeteci olmadığını belirten Stockt, Şam’a gitmeden önce bir süre ülkenin kuzeyinde çalıştığını ve tecrübe edindiğini ifade etti.  Stockt, bu ülkeden getirdiği malzemenin bu alandaki eksikliği doldurmasını umduğunu kaydetti.

İkiyüzlü tartışma

Suriye’de kimyasal silah kullanılıp kullanılmadığı tartışmasının ülkedekileri güldürdüğünü anlatan Stockt, “Normal bombalarla çok daha fazla kurban veriyorlar. Suriyeliler bu tartışmayı çok ikiyüzlü buluyorlar” dedi.

Kimyasal silahların kullanıldığına dair kanıtların olduğunu ancak Avrupa’da tartışma malzemesi olmaktan öteye gidemediğini ifade eden Stockt, “Biz Şam’a gittiğimizde cephede bu öldürücü, nörotoksik maddelerin nereye düştüğünü, hangi sıklıkla düştüğünü, kimin attığını ve kimin etkilendiğini gördük. Dolayısıyla tartışma şimdi daha net hale geldi” dedi. 

Kendisi de gaza maruz kalmış

13-23 Nisan’daki çatışmalarda kendisinin de bu gaza kısa süreli maruz kaldığını belirten Stockt, ilk semptomların mide bulantısı, baş ağrısı ve göz bebeklerinde küçülme olduğunu, uzun süre maruz kalındığında ise akciğer kanaması ve boğulmaya yol açabildiğini söyledi.

Stockt, kimyasal saldırılardan etkilenenleri muayene eden doktorların da 5-10 kişiyi tedavi ettikten sonra üzerlerine sinen gazdan etkilenip hastalandıklarını vurguladı. 

Herkesin gaz maskesine sahip olduğunu ancak 24 saat boyunca maskeyle yaşanamadığı için bu silahların etkisinden kurtulmanın pek mümkün olmadığını ifade eden Stockt, “Beşar’ın ordusu, kendi davasını kazanmak için her yola başvuran bir ordu. Kimysalsa kimyasal. Bu özellikle küçük cephelerde insanların moralini çok bozuyor” diye konuştu.

Diplomasız doktorlar

Suriye’de sağlık hizmetinin “tıp noktalarında” verilebildiğini, buralarda doktor sıkıntısı yaşandığını dile getiren Laurent Van der Stockt, “17-18 yaşında, diploması olmayan çocuklar doktorluk yapıyor buralarda. Korkunç. Çünkü artık ellerinde imkan yok. O kadar sıkıştırılmış durumdalar ki artık Türkiye’ye ya da Ürdün’e yaralı gönderemiyorlar. Yaralılar bir tıp noktasında diğerine götürülürken yolda ölüyor” dedi.

 

Uluslararası toplumun Suriye’ye müdahale konusunda, “içişlerine karışmama” gerekçesini ileri sürdüğünü kaydeden Stockt, “Hepimiz biliyoruz ki İran, Rusya, Kore, Çin Beşar’a silah temin ediyor. Demek ki herhangi bir içişlerine karışmama durumu yok. Taraflardan biri yüksek teknolojili silahlarla desteklenmekte. Devlet terörü söz konusu. Her gün yüzlerce ölü var” görüşünü dile getirdi.  

Suriye’de muhaliflerin kendilerini yalnız hissettiğini anlatan Stockt, “Uluslararası toplumun kendilerini terk ettiğini düşünüyorlar” ifadesini kullandı.

Muhaliflerin dünyanın harekete geçmemesi karşısında şaşkın olduğunu aktaran Stockt, uluslararası topluma yönelik olarak “Neden böyle yapıyorlar? Bosna’daki gibi 100 bin ölü olmasını bekleyeceğiz?” diye sorduklarını söyledi. 

Hayat bir cehennem

Suriye’deki durumu, “Oradaki kasaplığı görmeniz lazım. Her yer bomba, her yer mayın. Kimse uzun süre yaşayacağını düşünmüyor. Herkes ya kızını, ya annesini, ya kardeşini ya da başka bir yakınını ya işkencede  ya bombalarda kaybetmiş. Hayat bir cehennem” ifadeleriyle niteleyen Stockt,  “Fakat tecrit edilmiş olmalarına karşın umutlular” diye konuştu.

Suriye’de gördüklerinin şahit olduğu diğer savaş bölgelerine göre bir farkı olup olmadığının sorulması üzerine Stockt, “Eylül ayında Halep’te gördüğüme, hiçbir savaşta rastlamadım. Kendi halkını bu kadar sistematik şekilde, bu kadar çeşitli yöntemlerle öldüren bir devlet görmedim. Bir mahallede bombardıman günlerce sürdü.  İnsanların çıkması mümkün değil. Sniperlar, tanklar, hava saldırısı. Bütün sokaklarda kan akıyordu. Çok sayıda sivil öldü” değerlendirmesinde bulundu. 

Çektiği fotoğraf ve görüntülerin uluslararası bir mahkemede delil olarak kullanılabilecek bir nitelikte olup olmadığı sorulan Stockt, gazetecilerin böyle bir işlev yüklenmeleri halinde adaletin aracına dönüşerek bağımsızlıklarını kaybedebileceklerini söyledi. 

Söyleşi sonunda,  Stock’un Suriye’de çektiği görüntülerden derlenen kısa bir film ve bazı fotoğraflar da gösterildi.

Laurent Van der Stockt  

Dünyada son 25 yılın hemen hemen tüm savaş ve çatışmalarını yerinde izleyen Laurent Van der Stockt, 1964’te Belçika’da doğdu. Eski Yugoslavya, Afganistan, Irak, İsrail, Çeçenistan ve Suriye’de çalışan Stockt, görevi başındayken bir çok kez yaralandı. Stockt’un foto röportajları, dünyanın en önemli gazete ve dergilerinde yer aldı.