Yaşla Birlikte Risk de Artıyor

Yetişkin Sağlığı
Anne olma yaşının ertelenmesi de gebeliklerdeki riski artırıyor. Bunların yanı sıra gebelik sürecinde yaşanabilecek bazı komplikasyonlar da gebeliği riskli hale getirebiliyor. Kadın Hastalıkları ve Do...
EMOJİLE

Anne olma yaşının ertelenmesi de gebeliklerdeki riski artırıyor.

Bunların yanı sıra gebelik sürecinde yaşanabilecek bazı komplikasyonlar da gebeliği riskli hale getirebiliyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Ebru Füsun Işık, alınabilecek önlemler ve tedavilerle birçok riskin ortadan kaldırıldığını söylüyor.

Yüksek riskli gebeliklerin birçok kadını yakından ilgilendirdiğini belirten Opr. Dr. Ebru Fusun Işık, diyabet, yüksek tansiyon, tiroid, epilepsi, astım, kalp hastalıkları, kronik böbrek hastalıkları, yumuşak doku romatizmaları, genetik kan hastalıkları ve obezitenin gebeliğin riskli geçmesine neden olabileceğini belirtiyor.

Erken doğumların da riskli gebelik olarak değerlendirildiğini söyleyen Işık, “Riskli gebelikler çok geniş bir alanı kapsayan bir durum. Gebelik öncesi bulunan nedenlere bağlı olarak gebelik riskli hale gelebileceği gibi gebelik sırasında meydana gelen bedensel değişimlerin sonucunda da bazı riskler ortaya çıkıyor. Ayrıca günümüzde kadınlar daha geç evleniyor ve ilk çocuğun ya da ikinci çocuğun doğumu sırasında anne yaşı 30’u hatta 35’i geçiyor. İleri yaşlardaki gebelik riskleri, genç yaşlara göre daha fazla oluyor” diyor.

Op. Dr. Ebru Fusun Işık, alınabilecek önlemlerle, gebelere uygun tedavi yöntemleri ve ilaçlar sayesinde pek çok risk ortadan kaldırılabildiğini aktarıyor. Işık, “Bazen sadece yaşam tarzında yapılan küçük değişiklikler bile, bebekte ya da annede oluşabilecek sağlık sorunlarını önlemeye yetiyor. Bunun için hekimle iletişim içerisinde olmak, düzenli doktor kontrollerini ihmal etmemek ve riskleri oluşmadan önlemek çok önem kazanıyor. Riskli gebeliklerde annenin ve bebeğin durumu, doğum sonrası yoğun bakım gerektirebileceği için doğumun ileri teknolojiye sahip merkezlerde gerçekleşmesi gerekiyor” diye konuşuyor.

GEBELİK ÖNCESİNDE HANGİ TEST VE TEDAVİLER YAPILMALI?
Işık, riskli gebelik faktörü olan anne adaylarının yaptırması gereken testleri ve kullanılması gereken ilaçları ise şöyle aktarıyor:

“Gebelik öncesinde kadın doğum muayenesinin yanı sıra genel bir dahiliye check-up’ından geçmekte fayda var. Sıkı takip altında olmak, her zaman erken müdahale şansına sahip olmak anlamına geliyor. Birçok sistemik hastalık gebelikten iyi veya kötü yönde etkilenebiliyor. Gebe kalmadan önce bir takım rutin testler hastanın sahip olduğu temel riskler göz önüne alınarak mutlaka yapılmalı. Eğer gebeliğe sağlıklı bir hazırlık yapılırsa gebelik süresince her şey daha iyi gelişir. Ayrıca kadın doğumla ilgili olarak rutin bir muayene yapılmalı. Smear testinin yanında rahim ve yumurtalıklarla ilgili yapısal bir problemin olup olmadığına bakılmalı. Bunların yanı sıra kan sayımı, idrar tahlili, hepatit B taşıyıcılığı testi yapılmalı, gebelik öncesinde var olduğu bilinen medikal bir sorun varsa mümkünse gebelik öncesinde kontrol altına alınmalı ve gebelik boyunca tedavi sürdürülmeli. Kansızlık sorunu olanlarda demir takviyesine gebelik öncesinde başlanmalı. Gebelik planlandığı andan itibaren folik asit kullanılmaya başlanmalı. Böylece nöral tüp defekti olarak tanımlanan bebekte doğumsal olarak beyin veya omurilikle ilgili anomali riski azaltılabilir.”

GEBELİK ESNASINDA NELER TAKİP EDİLMELİ?
Doğum öncesi kronik rahatsızlıkları olan anne adaylarının gebelik süreçlerinde kadın doğum uzmanı dışında, hastalığıyla ilgili hekimlerin de kontrolü altında olması gerektiğini belirten Op. Dr. Işık, diyabet hastası olan anne adayları, 24. gebelik haftası dolaylarında bebeğin ekosunu yaptırmalı. Çünkü gebelik öncesi diyabeti olan annelerin çocuklarında doğumsal kalp hastalıkları riski daha fazladır diyor ve ekliyor:

“Gebelik oluştuktan sonra yapılacak rutin tarama testleriyle, bebekte veya anne adayında görülebilecek problemler ortaya çıkarılıyor. İkili veya üçlü tarama testleri, detaylı ultrason incelemeleri ve rutin takip süreciyle oluşabilecek sorunlar yüzde 60-70 oranında azaltılabiliyor. Burada unutulmaması gereken şu; hiçbir zaman sıfır risk diye bir şey yoktur. Gebeliğin öğrenildiği andan,,doğuma kadar geçen süreç içinde her türlü olayla karşılaşmak olasıdır. Önemli olan bunların farkına varılıp profesyonel şekilde yönetilmesidir. Ancak bu şekilde sağlıklı bir çocuğa sahip olunabilir.”

Ntvmsnbc