Gençliği Gençken Yaşayın Yaşlılığın Tadını Çıkarı

Yetişkin Sağlığı
Eskiden 65 yaş üzerindeki yetişkinler yaşlı olarak nitelendirilmekten gocunmaz, yaşlarına uygun kıyafetler tercih eder, hayatlarını ona göre geçirirlerdi. Günümüzde ise yaşlanmak, özellikle kadınlar a...
EMOJİLE

Eskiden 65 yaş üzerindeki yetişkinler yaşlı olarak nitelendirilmekten gocunmaz, yaşlarına uygun kıyafetler tercih eder, hayatlarını ona göre geçirirlerdi. Günümüzde ise yaşlanmak, özellikle kadınlar arasında kesinlikle kabullenilmeyen bir durum. Sözümüz kendisini genç hissedenlere değil, ruhunu gençlik fetişizmine kaptıranlara…

Gazeteci Nazlı Ilıcak estetikli halini ilk gördüğünde kendisinin de güldüğünü itiraf etti geçtiğimiz haftalarda. Söylemlerinde çarpıcı bir de cümle vardı: "Yaşımı hatırlamak bile istemiyorum. Her an yaşımla yüzleşmekten yerine kendimi estetikle avutuyorum." Ilıcak’ın sözleri aslında toplumdaki önemli bir soruna işaret ediyordu. Yaşadığımız çağ, insanın bedensel görüntüsünü her şeyden daha önemli bir hale getirince yaşlılıkla barışamayan bireyler de artıyor. Artık insanlar 40’ında, 50’sinde değil, 60’ında 70’inde bile yaşlılığın yüzüne bakmak istemiyor. Yaşlılığa direnmek içinse her yol mubah sayılıyor. Görüntüler cilalanıyor, ameliyatla çare aranıyor ve genç kalmaya çalışılıyor. Oysa yaşlılık insanın ömrü izin verdikçe kaçınılmaz bir son. Beraberinde getirdiği fiziki ve biyolojik değişiklikler de. Ama insanların bunu benimseyerek yaşaması artık ne yazık ki daha zor. Yaşlılığın getirdiklerine direnmek için sarf edilen olağanüstü enerji ve psikoloji insanlara nasıl bir hayat sunuyor tartışılır.

Yaşlılıktan kaçış her yerde…

Ekranlarda, gazete sayfalarında yıllardır bir Ajda Pekkan var. Konserlerinde çekilen görüntüler medyaya ‘Fiziği hâlâ genç kız gibi’ söylemleriyle yansıyor. Oysa 61 yaşındaki Pekkan’ın, 18’lik bir görüntü vermesi ne kadar gerçekçi? Hadi o şov dünyasının bir parçası ve hep genç kalmak zorunda. Peki ya Çanakkale’de Çakader Daniş Acar Huzurevi’ndeki Ülver Başaran’a ne demeli? 77 yaşında ama kafasındaki turuncu tokalarıyla ve tavırlarıyla hâlâ genç kız edasında. Belli ki yaşlılığı reddediyor, zaten yaşını söylemek istememesi de bunu gösteriyor. Kısacası yaşlılıktan kaçış her yerde! Geriatrist Prof. Dr. Servet Arıoğlu, yaşlılığın getirdiği fiziksel değişiklikleri gizlemenin kişiyi psikolojik olarak iyi hissettirdiğini söylüyor. Yaşlılarda görülen bu eğilimi modern zamanda yaşlılık algısının değişmesine bağlıyor Arıoğlu. Sosyolog Nazife Şişman da bu algıyla ilgili şunları söylüyor: "Yaşlılık; günümüz dünyasına yön veren genç kalma isteği, cinsellik ve tüketim gibi unsurlara uyum sağlayamıyor. Üzerine bir de gençlik fetişizmi eklenince modern insan için asla istenmeyen bir olgu haline geliyor. Böyle olunca yaşlı insanlara bir tek seçenek kalıyor; anti-aging programlarıyla mümkün olduğunca genç görünümlü yaşlılar olmak."

Yaşlanmak her şeyin sonu değil

Yaşlılıktan kaçılmasına sebep olan en önemli etkenlerden biri de ölüme yakınlaşma düşüncesi. Psikiyatrist Dr. Hasan Basri İzgi, yaşlılıkta ölümün daha yoğun hissedildiğini ve bu fikrin kişiyi strese soktuğunu söylüyor. Bunları hisseden insanın inanç gibi bir desteği de yoksa durum daha çetrefilli bir hal alıyor. Ölümü yok oluş kabul edenler için her şeyin biteceği anın yaklaştığını ifade ediyor yaşlılık. Ölümle yüzleşmemek için de yaşlılık belirtilerini silmeye çalışıyor. Fatih Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Doç. Dr. Ayhan Tekineş, yaşlılığın yaşanılması gereken bir zaman dilimi olduğuna dikkat çekiyor: "Yaşlılık hali insana ahirete hazırlanması, dünyevi isteklerini sınırlandırarak hikmet ve marifetini artırması için verilmiştir. Hadislerde kadınlara benzemeye çalışan erkeklere lanet edildiği gibi gençlere benzemeye çalışan yaşlılar da kınanmıştır." 

***

Gençlik isteği bünyeye zarar!

Psikiyatrist Dr. Hasan Basri İzgi, düşünülenin tersine yaşama isteği ve hırsının yaşlandıkça daha çok arttığını söylüyor. Ayhan Tekineş bu tespiti destekleyen bir hadis-i şerifi örnek veriyor: "Yaşlının kalbi şu iki şeye karşı sevgisinde gençtir: Uzun ömür ve mal sevgisi." (Müslim, Zekat 113) Tekineş’e göre görünmek ve biriktirmek duygusu, yaşlıların dünya hayatını çekilmez kılan ve ömrünün manevi açıdan belki en bereketli yıllarını tahrip eden iki temel hastalık. Bu iki hastalığın tedavisinde Peygamberimiz’in önerisi; yaşlılığı kabullenme ve ölüme hazırlanma. Yaşlılıkla barışamamak, gençliğini ve zevklerini kaybetme duygusu kişinin ruh halinde sağlam etkiler de bırakmıyor. Çevreyle sosyal ilişkiler yavaşlıyor, yalnızlık artıyor. Hayatı boyunca hedeflediği sosyal, ekonomik ve kültürel düzeye ulaşamadığını, görevlerini yerine getiremediğini düşünen yaşlının benlik algısı bozulabiliyor. Bu da zamanla kişinin kendine saygısını azaltıyor.

Yaşlanma hakkını konuşma zamanı geldi

Nazife Şişman (Sosyolog): "Hakim kültürdeki gençlik ve güzellik vurgusu daha ziyade kadınları baskı altına alıyor. Yaşlanmak, yaşam döngüsünün doğal bir aşaması olarak görülmüyor. Adeta kendine bakım üzerinden sorgulanma aracı. Beklentiler yüzünden kadınların ununu eleyip eleğini duvara asma; çoluğunu çocuğunu yetiştirdikten sonra manevi yönden kendini beslemeye teksif olma (yoğunlaşma) gibi bir hakkı yok. Her şeyin haklar üzerinden konuşulduğu bu çağda "yaşlanma hakkı"nı konuşmanın zamanı geldi diye düşünüyorum. Kadınların yaşlanma hakkı olmalı ki; bedenlerine hapsolmaktan kurtulup kemalata dair çabaları olabilsin."

Zaman