Depresyonu Tetikleyen Hastalık

Yetişkin Sağlığı
Depresyonla karıştırılan sağlık sorunlarının başında “gizli tiroit yetmezliği” geliyor. “Gizli hipotiroidi” hastalarında depresyon bazen hastalığın ilk işaretlerinden biri bile...
EMOJİLE

Depresyonla karıştırılan sağlık sorunlarının başında “gizli tiroit yetmezliği” geliyor. “Gizli hipotiroidi” hastalarında depresyon bazen hastalığın ilk işaretlerinden biri bile olabiliyor.

Uzun süredir antidepresan ilaçlar kullanmasına rağmen bir türlü iyileşmeyen, özellikle yorgunluk, bitkinlik, halsizlik gibi şikâyetleri geçmeyen, kabızlık, kilo alma, saç, tırnak bozuklukları ve cilt kuruluğundan da yakınan depresyon hastalarında tiroit bezinin normal çalışıp çalışmadığını araştırmakta fayda var.

Belki de depresyon tanısı konulan her olguda gizli bir hipotiroidi sorununun bulunup bulunmadığını araştırmak lazım.

Çünkü sağlıklı erişkin nüfusun neredeyse yüzde 5-10’u kadarında gizli hipotiroidi saptanabiliyor.

Özellikle ileri yaşlarda, bilhassa kadın hastalarda ortaya çıkan depresyon benzeri belirtilerde bu ihtimali dikkatle araştırmak şart. Çünkü yaşlı kadınlarda gizli hipotiroidi olasılığını yüzde 20’lerde gösteren veriler var.

Basit ve ucuz bir kan testi olan TSH ölçümü “depresyon-hipotiroidi” ayrımını yapmaya yetebiliyor.

Uzmanlar “TSH 3’ün üzerindeyse gizli hipotiroididen kuşkulanmalı, özellikle 3,5’u geçiyorsa daha yoğun ve detaylı araştırmalar yapılmalı” diyor. Kısacası depresyon tanısı düşünülünce “gizli hipotiroidi” ihtimali mutlaka akla gelmeli.

Bazı vitaminlerin eksikliği de depresyon riskini artırabiliyor. Özellikle B-12 vitamini yetersizliğinde depresyon riski belirginleşiyor. Bilhassa vejetaryen beslenen depresyon hastalarında B-12 seviyesini ölçmek lazım.

D vitamini noksanlığı da önemli bir sorun ve yaygın bir problem. Çok düşük düzeylerde D vitamini depresyonla ilişkili olabiliyor. B-6 vitamini noksanlığının da depresyona yakalanmayı kolaylaştırdığı unutulmamalı. Özellikle doğum kontrol hapı kullanan genç hanımlarda depresyon teşhisi konulurken B-6 vitamini seviyesi kontrol edilmeli.

Omega-3 yağ asitlerinin beyin fonksiyonlarında ne denli önemli olduğu konusunda artık hiç kimsenin kuşkusu kalmadı. Gerek EPA, gerek DHA, beynin pek çok fonksiyonunu sağlıklı bir şekilde yapabilmesi için şart olan mikrobesin unsurları. “Omega-3 yetersizliğinde serotonin ve diğer bazı moleküller azaldığı için depresyon eğilimi artabilir” deniyor.

Bu nedenle depresyon tedavisi yapılırken özellikle omega-3’ten fakir beslenenlere balık yağı ya da daha iyisi saf omega-3 kapsülleri, özellikle de DHA içeriği yüksek destekleri vermekte fayda var.

Her şeyden önce D ve B-12 vitamini eksiklikleri varsa bunlar destek olarak hemen verilmeli. Mümkün olduğu kadar sık ve az beslenmeleri, öğün atlamamaları teşvik edilmeli.

Unlu, şekerli gıdaları azaltmaları gerektiği de hatırlatılmalı. Omega-3 kaynağı yiyecekler, özellikle balık daha sık tüketilmeli. Daha sık ve bol sebze ve meyve yemeleri teşvik edilmeli.

Düzenli fiziksel aktivite yapmanın özellikle tempolu yürüyüşlerin beynin mutluluk hormonlarından endorfin seviyesini artırarak depresyonla mücadeleyi kolaylaştırdığı biliniyor.

Aslında açık havada yapılan hafif yürüyüşler bile depresyonla mücadelede son derece faydalı.

Özellikle Fransa’da yapılan çok sayıda araştırma, her gün yapılan düzenli açık hava yürüyüşlerinin depresyon tedavisine destek olduğunu ve iyileştirmeyi hızlandırdığını göstermiş.

Prof.Dr. Osman MÜFTÜOĞLU