Araştırmacılara Göre Düzgün Beslenme Yöntemi 13 Sene Ömrü Uzatıyor

Yetişkin Sağlığı
Norveçte yapılan bir araştırmaya göre, yemek yeme alışkanlıklarınızı değiştirmeyle yani düzgün beslenme yöntemi insan ömrüne fazladan 13 sene ekleyebilir. Beslenme alışkanlıklarının insan sağlığı üzer...
EMOJİLE
Norveçte yapılan bir araştırmaya göre, yemek yeme alışkanlıklarınızı değiştirmeyle yani düzgün beslenme yöntemi insan ömrüne fazladan 13 sene ekleyebilir.
Beslenme alışkanlıklarının insan sağlığı üzerindeki etkisine yönelik yapılan yeni bir çalışma, kırmızı et ve işlenmiş gıdalara odaklanan ‘tipik Batı beslenmesi’, genç yaşta daha fazla meyve, sebze, baklagiller, kepekli tahıllar ve fındık tüketimine odaklanan ‘optimize edilmiş bir beslenme’ ile değiştirildiğinde insan ömrü 13 yıla kadar uzatılabilir.
PLOS Medicine dergisinde Salı günü yayınlanan araştırmaya göre, bir kadın 20 yaşında optimal beslenmeye başlarsa ömrünü 10 yıldan biraz fazla uzatabilir. 20 yaşından itibaren sağlıklı beslenmeye başlayan bir erkek ise, hayatına 13 yıl ekleyebilir.
Çalışma ayrıca, daha sağlıklı bir beslenmeye odaklanmanın yaşlı yetişkinlerin yaşamlarını da uzatabileceğini söyledi. Çalışmaya göre, optimal beslenmeye 60 yaşında başlayan bir kadın, ömrünü hala sekiz yıl uzatabilir. Bu rakam erkeklerde ise 9 yıl olarak belirlendi.
Çalışmada ayrıca, bitki temelli bir beslenme tarzının 80 yaşının üstündekiere bile fayda sağlayabileceği beşlirtiliyor:
“Erkekler ve kadınlar, beslenme değişiklikleri yaparak yaklaşık 4 yıl fazladan yaşam kazanabilirler.”
‘Kanıta dayalı yaşam tarzı tıbbına’ odaklanan küresel bir uzmanlar koalisyonu olan True Health Initiative’in başkanı ve kurucusu Dr. David Katz, çalışmayla ilgili olarak “Beslenme kalitesinin iyileştirilmesinin kronik hastalık ve erken ölüm riskini azaltacağı fikri uzun süredir yerleşik durumda ve daha az kronik hastalığın daha fazla yaşam beklentisi anlamına gelmesi mantıklı” yorumunda bulundu.
Katz, gıdaların tıbbi koruyucu olarak nasıl kullanılacağına dair yayınladığı araştırmasında, deneyle ilgili olarak şu değerlendirmelerde bulundu:
“Optimal’ bir beslenme olarak tanımladıkları şey tam olarak optimal değil; sadece ‘tipik’ten çok daha iyi. Benim izlenimim, ‘çok gelişmiş’ beslenmelerinin önemli dozlarda et ve süt ürünlerine izin verdiği yönünde.”
Norveçli araştırmacılar, bir kişinin beslenme alışkanlıklarındaki değişikliklerin gelecekteki etkisini modellemek için dünya çapında ülkeler ve bölgelerden mevcut meta-analizlerini ve Küresel Hastalık Yükü çalışmasından elde edilen verileri kullandılar. Yapılan analizler sonucunda, uzun ömürlülükteki en büyük kazanımların fasulye, bezelye ve mercimek gibi baklagilleri daha fazla yemekten geçtiği sonucuna varıldı. Bunun yanında tam tahıllı gıdalar, ceviz, badem ve antep fıstığı gibi kuruyemişler de aynı işleve sahip.
Beslenme alışkanlıklarına daha fazla bitki ve tahıl eklemek basit gelebilir, ancak istatistikler ABD’lilerin bunu yapmakta zorlandığını gösteriyor. ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi’nin konuyla ilgili yeni bir raporunda, çok az Amerikalının günlük meyve ve sebze tavsiyelerine uygun yemek yediğini belirtildi.
Kuruyemişler, tohumlar, baklagiller ve tam tahıllar sadece protein değil, sağlıklı yağlar, vitaminler, mineraller ve daha düşük kronik hastalık riski ile ilişkilendirilen antioksidan ‘fitokimyasallar’ da içermektedir.