Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI, nişasta bazlı şekerin kullanımı ve tüketimine ilişkin bir yazı kaleme aldı, İşte o yazıdan satırbaşları…
"Resmi Gazete’nin 30 Haziran 2011 tarihli yayınlanan Bakanlar Kurulu Kararına göre, 2010-2011 pazarlama yılında Şeker Yasası kapsamında yüzde 10 olan nişasta kökenli şeker(NBŞ) kotası, yüzde 50 oranında artırıldı. Böylelikle, NBŞ için Şeker Kurulu tarafından 244 bin 400 ton olarak belirlenen kota, 366 bin 600 tona çıkarılmış oldu.
Bir hatırlatma yapalım; 2001 krizinde Kemal Derviş Türkiye’ye kurtarıcı olarak 15 yasa taslağı ile geldi. Bunlardan bir tanesi şeker yasasıydı. İşin perde arkası neydi? Birincisi, Şeker Yasası’yla Türkiye’nin pancar şekeri üretiminin geriletilmesi, ikincisi ise Türkiye’nin kimi uluslararası NBŞ üreticileri için cennet haline getirilmesi isteniyordu.
Türkiye’de mısır şurubunun fiyatı, şeker pancarı şekerine göre biraz daha düşük ve sıvı olarak pazarlanabilmekte. Bu nedenlerle, şekerlemeler, unlu mamuller, reçel, alkollü ve alkolsüz içecekler gibi şekerli gıda sanayinde yaygın olarak kullanılmakta. NBŞ’lerin tüketimi, AB’de kimi ülkelerde yasaklanırken ve dünyada düşerken Türkiye’de yükselmekte. Türkiye’de kişi başına NBŞ tüketimi 5kg. iken, 27 üyeli AB’de bu miktar 1 kg. civarında.
NBŞ’lerin toplum sağlığı açısından içerdiği sakıncaları dikkate almak zorunluluğu var. Bu konuda, beynini ve midesini satmamış kimi bilimciler toplumu sürekli uyarıyor. Örnek verelim. Prof. Dr. Kenan Demirkol, NBŞ’lerin karın tipi şişmanlık üzerinden kemik erimesi, kansızlık, gut hastalığı, karaciğer yağlanması gibi hastalıkları yarattığını söylüyor ve "Kanserlerde de yüzde 40 artışa neden olabiliyor. Vücudu çok çabuk terk edebildiği için etkisi daha hızlı yayılıyor" diyor. Onkolog Prof. Dr. Nurdan Taçyıldız da "NBŞ’li ürünler kalorisi yüksekliği nedeniyle kilo yapıyor.Bu da kanser hastalıklarını körüklüyor" diyor
NE YAPMALI?
Öncelikle, Sağlık Bakanlığı ve yeni adıyla Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı,NBŞ tüketiminin insan sağlığına getireceği yıkımlar konusunda aydınlatıcı yayınlar yapmalıdır. Pazarlanan gıdalarda etiket zorunluluğu getirilmelidir. Etiketlerde hangi tip bir mısır şurubunun kullanıldığı belirtilmelidir. Diğer yandan ana-babalarımızın konuya duyarlıkları da son derece önemli. Çocuklarına tatlı ve benzeri gıdaları evlerinde yapmalılar.
Ancak konunun köktenci çözümü, Şeker Yasası’nın yeniden değiştirilmesinden geçiyor. Bu kapsamda NBŞ kotası, yüzde 2’nin altına indirilmelidir.
Son bir söz. Seçimlerden önce NBŞ’nin zararları konusunda alınacak önlemleri tespit etmek amacıyla Sağlık Bakanlığı tarafından bir bilim kurulu oluşturulduğu biliniyor. Soru şu;Bilim Kurulu çalışmasında ne karara varıldı? Yoksa NBŞ üreticileri lobisi yeniden galip mi geldiler? Kotanın artırılmasına bakılırsa çıkan sonuç bu. Yeni seçilen Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerine duyurulur derim."