Gıda Ürünlerine Yeni Uygulama

Bilimsel Çalışmalar
 Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, ”Türk Gıda Kodeksi Etiketleme Yönetmeliği Taslağı”nı görüşe açtı. Taslakta, tüketiciye sunulan gıdalar ile restoran, hastane, kantin ve diğer be...
EMOJİLE

 Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, ”Türk Gıda Kodeksi Etiketleme Yönetmeliği Taslağı”nı görüşe açtı. Taslakta, tüketiciye sunulan gıdalar ile restoran, hastane, kantin ve diğer benzeri toplu tüketim yerlerine arz edilen gıdaların genel ve bazı özel etiketleme kuralları, beslenme yönünden etiketleme kuralları, tanıtımı ve reklamına ilişkin bazı kurallar ve gıdalardaki beslenme ve sağlık beyanlarına ilişkin kurallar yeniden belirlenirken, Türk Gıda Kodeksi ”Gıda Maddelerinin Genel Etiketleme ve Beslenme Yönünden Etiketleme Kuralları Tebliği” ile ”Alkollü İçkilerde Hacmen Alkol Miktarının Etikette Bildirilmesi Hakkında Tebliğ”in yürürlükten kaldırılması öngörülüyor.

Taslak ile öngörülen değişiklikleri AA muhabirine değerlendiren TMMOB Gıda Mühendisleri Odası (GMO) Başkanı Petek Ataman, gıda maddelerinde yapılan sağlık beyanlarının tüketicinin en hassas noktası olduğuna işaret ederken, ”Kalp ve damar sağlığının korunmasında yardımcı olur”, ”Diş sağlığının korunmasında yardımcı olur”’ gibi beyanların ürünün tüketimini önemli düzeyde artırdığına dikkati çekti.

Halen yürürlükte olan tebliğe göre, bir gıdada sağlık beyanı yapılabilmesi için bileşim anlamında tek kısıtın alkolle ilgili olduğunu hatırlatan Ataman, şu bilgiyi verdi:

”Eğer bir ürünün içerdiği alkol hacmen yüzde 1,2’yi geçmiyorsa (bu sınır ‘alkolsüz’ tanımının sınırıdır) yani gıda alkollü değilse, bu üründe sağlık beyanı yapılabiliyordu. Örneğin, bir doymuş yağ, kolesterolün düşürülmesine yönelik sağlık beyanı içerebiliyordu. Şimdiki taslakta ise; bu beyanı yapabilmek için tek kriter alkol miktarı değil. Gıda maddesinin sağlık beyanına konu olabilmesi için, alkol kısıtına ilave olarak sodyum, ilave şeker, doymuş yağ asitleri ve kalsiyuma yönelik kimi kısıtlar var. Yani sağlığımızı riske attığı Dünya Sağlık Örgütünce de net bir biçimde ifade edilen tuz, şeker ve doymuş yağ asitlerini belirli bir miktarın üzerinde içeren gıda maddeleri tüketicilere sağlıkla ilgili özel tavsiyelerle pazarlanamayacak. Doymuş yağ asidi yüksek bir ürün, önemli miktarda Omega 3 de içerse; kalp ve damar sağlığını korumaya yardımcı olduğu ifade edilemeyecek. Bu tüketicinin doğru yönlendirilmesi için son derece önemli bir gelişme.”

Diğer taraftan, Türkiye’de sağlık beyanlarının bir liste olarak yayımlandığını, buna uyan tüm ürünlerde ilgili sağlık beyanını yapmak mümkün olduğunu belirten Ataman, oysa AB’de bu beyanların her bir gıda maddesi için tek tek değerlendirildiğine ve sağlık beyanına ona göre onay verildiğine dikkati çekti.

”Olması gereken ve doğru olan da budur” diyen Ataman, yönetmelik taslağında bu konuda bir ilerleme olmadığını, bir gıdanın, içindeki tek bir bileşenden değil, tümünden yola çıkarak, hedef kitlesi vesaire dikkate alınarak beyanın doğru olup olmadığına karar verilmesi gerektiğini söyledi.

Ataman’ın verdiği bilgiye göre, gıda etiketlerinde sağlık beyanı yapılabilmesi için, ”sodyum, ilave şeker, doymuş yağ asitleri ve kalsiyum” gibi kriterlerin dikkate alınmasına ilişkin düzenleme, 2006 yılında tebliğe kondu. Ancak, sanayiciden gelen tepki üzerine mevzuattan çıkardı.

GMO Başkanı Ataman, sağlıklı gıda tüketimi açısından bu kriterlerin mevzuatta korunması gerektiğini vurguladı.

”SON TÜKETİM TARİHİ” İLE ”MİNİMUM DAYANIKLILIK” SÜRESİ ARASINDAKİ FARK

Yönetmelik taslağıyla halen mevzuatta bulunan ancak uygulamada soruna neden olan ”son tüketim tarihi” ile ”minimum dayanıklılık” süresi arasındaki karışıklığın giderilmesine yönelik düzenle de bulunduğunu kaydeden GMO Başkanı Ataman, şu bilgiyi verdi:

”Gıdaların raf ömürleri ile ilgili olarak, daha önceki tebliğde de yer alan ancak yeterince anlaşılarak uygulanmayan farklı iki tanım ve yaklaşım vardı. Bir kısım ürünlerde raf ömrü insan sağlığıyla doğrudan ilgili olmayıp, ürünün kalite kriterleriyle ilgilidir. Örneğin raf ömrü geçmiş bir makarnayı tüketmek sağlık riski yaratmaz. Oysa raf ömrü geçmiş bir sütü veya eti tüketmek sakıncalı olabilir. İşte bu iki duruma yönelik olarak iki farklı raf ömrü ifadesi vardı ama tebliğ hükmü açık olmadığı için uygulama şansı bulunamadı. Yeni taslakta bu durum biraz daha açıklığa kavuşturulmaya çalışılmış. İki farklı ifade var: ‘minimum dayanıklılık süresi” ve ‘son tüketim tarihi’. Son tüketim tarihi, raf ömrü geçtiğinde sağlık riski yaratabilecek ürünler için; minimum dayanıklılık tarihi ise ürün kalitesi ile ilgili tespit edilen tarihi göstermektedir. Tüketiciler son tüketim tarihi geçmiş ürünleri kesinlikle tüketmemelidirler. Oysa ‘minimum dayanıklılık süresi’ geçmiş ürünler için aynı şeyden söz etmek pek mümkün değildir. Bu ürünler hala uygun koşullarda iseler tüketilebilirler.”

GIDAYI, KENDİ ADIYLA PAZARLAYAN SORUMLU OLACAK
Yönetmelik taslağında, gıdaların etiketlenmesi sorumluluğunun gıdayı kendi adı veya ticari unvanı altında pazarlayan gıda işletmecisine verildiğini anlatan Petek Ataman, bunun önemli bir olumlu gelişme olduğunu vurgularken, ”Fason üretim, sadece ambalajlama gibi etkinliklerde, etiket bilgisinden hangi kurumun sorumlu olduğu belli olmuyor, bu da zaman zaman tüketiciye yanlış bilgi ulaşmasına neden oluyordu. Denetlemelerin etkin ve düzgün yapılabilmesi halinde, artık bu sorun yaşanmayacak” dedi.

Taslak ile etikette bulunması gereken uyarı ifadelerinin artırıldığını, uyarıların daha işlevsel olmasının sağlandığını belirten GMO Başkanı Ataman, ancak hala etikette ”yazı büyüklüğüne” yönelik bir hüküm olmadığına işaret etti.

Ataman, şöyle konuştu:

”Etiketlemeye yönelik taslak son derece ayrıntılı hükümler içeriyor. Olması gereken de bu. Ancak tüketiciye bu yönde hiçbir eğitim verilmiyor, sağlıklı bilgi akışı sağlanmıyor. Tüketici hala etiket üzerinde son tüketim tarihi, e numarası gibi birkaç noktaya sıkışmış durumda. Mutlaka sağlıklı bilgi aktarımını sağlamak lazım. Etiket, gıda ile tüketici arasındaki en etkin iletişim aracı. Bu iletişimin sağlıklı kurulmasını sağlamak gerekiyor. Etiket üzerinde okuyamadığımız büyüklükte yazılarla karşılaşmaya devam edeceğiz.”

AA