GDO’lu Helal Gıda mı?

Bilimsel Çalışmalar
GDO’lu ürün tüketimi hız kesmeden devam ediyor. Helal Gıda konusunda Türkiye’de mücadele veren, Gıda ve İhtiyaç Malzelemeleri Denetleme ve Serfitakalandırma Araştırma Derneği’ni...
EMOJİLE

GDO’lu ürün tüketimi hız kesmeden devam ediyor. Helal Gıda konusunda Türkiye’de mücadele veren, Gıda ve İhtiyaç Malzelemeleri Denetleme ve Serfitakalandırma Araştırma Derneği’nin aylık dergisi GİMDES, Nisan ayında bu konuyu kapak yaptı ve "GDO’lu ürünlerle bütün insanlığın başı dertte" manşetini kullandı..
 
Dergide ele alınan konular arasında GDO’lu ürünlülerin Fıkhi Boyutu da yer alıyor…
 
GİMDES Derneği Başkan Yardımcısı kimyager Dr. Halim Aydın’ın makalesi ise "GDO’lu Helal Gıda mı?" başlığını taşıyor ve konunun ekonomik ve fıkhi boyutlarına dair sorular içeriyor:
 
O yazıyı sizler için alıntıladık:
 
• Helal gıda ihtiyacı nereden doğdu?
 
• Tarımın sanayileşmesi ile birlikte, tüketici ile tükettiği ürünlerin arasına profesyonel üreticiler girmesinden mi?
 
• İnsanların kendi elleri ile ekip biçtiğiyani tohumdan tabağa kadar kendi elleri ile yetiştirdiği ve pişirdiği gıdalardan eminken, şehirlere veya metropollere taşındıktan sonra başkalarının, özellikle başka ülkelerin üreticilerinin elinden üretilerek sofraya gelmesinden mi?
 
• Gelenekselbilinen ve alışılagelen ürün, gıda ve lezzetlerin yerini isimleri aynı olup ancak farklı görünüm ve lezzetlerde sofralara gelen ürünlerden mi?
 
• Ektiğinden tohum alarak tekrar yetiştirdiği tohumların yerini alan ve bir defalık ekimlik olan ancak mahsulünden bir daha tohum alınamayan to­humlardan mı?
 
• Kamuoyunda oluşan dezenformasyondan mı?
 
• Tüketici hassasiyetinden mi?
 
• Dünyanın küreselleşmesinden mi?
 
• Yoksa tükettiği gıdaların standartlarını veya kriterlerini tüketici hassasiyeti ve farklılıkları gözetilmeden dünya düzenini oluşturan ve kriterlerini belirleyen Birleşmiş Milletler (BM) veya Dünya Sağlık Örgütü (WHO) gibi küresel kurum­ların genel tüketici profiline göre> Müslüman veya diğer dinlerin hassasiyetlerini dikkate almadan oluşturdukları seküler ve küresel kriterlerden mi?
 
Bu soruların hepsine ‘HAYIR’ diyorsak o zaman helal gıdaya ne gerek var. Veya helal gıda kriterleri diye bir kriter belirlemeye ne ihtiyaç var? ‘Birleşmiş milletler gıda tarım örgütü FAO veya Dünya Sağlık Örgütü WHO gibi küresel kurumlar bizler için en iyisini tasarlıyor ve ürettiriyor, gerekli tedbirleri alıyor; o zaman pazarda ne bulursak yiyebiliriz’ diyebilir miyiz? Bunu rahtlıkla söyleyebilir miyiz? Geçen hafta İstanbul ve İzmir’de olmak üzere 2 büyük topluluğa seminer verdim, seminere başlamadan katılımcılara sordum:
 
Bugün tükettiğiniz ürünlerden emin misi­niz? Cevap Hayır.
 
Tüketirken rahat mısınız? Cevap Hayır GDO’lu ürün duyunca ne hissediyorsunuz? Cevap Korku ve tedirginlik,
 
Biraz bu korkunun ve tedirginliğin neden­lerini sorduğumuzda, yukarıda siyah kalın- laştırılmış kelimelerin geçtiği cümlelerdeki sebeplerin olduğunu görmekteyiz.
 
Zararlı gıda katkı maddelerinin kullanılma­sından, genleri değiştirilmiş tohumlardan elde edilen hammaddelerin kullanılabilme ihtimaline kadar muhtemel senaryoların ve bazı gerçeklerin tüketiciyi tedirgin etti­ğini görmekteyiz.
 
Bu senaryoları boşa çıkaracak en önemli fonksiyonel gıda sınıfı olan helal gıda olma­lıdır. Bunun için helal gıda kriterleri oluştu­rulurken şüphelerin olduğu gıda hammad­delerin kullanılmasında hassas davranılma- lıdır. İşin ilginç yanı tüketicinin tedirginlik­lerini giderecek yeterli veri bulunmamak­tadır. Bu verileri üretmek için ise oldukça fazla zamana, finansa, nitelikli ve eğitimli teknisyenlere ve iyi niyetli bilim adamlarına ihtiyaç vardır.
 
Biz sorumluluğu olan insanlar, önce kendi neslimizin yemesinden ve içmesinden so­rumluyuz. Bugün dünya nüfusu yaklaşık 6,5-7 milyardan (6.840.507.003 – 2010 Kaynak: Dünya Bankası) ibaret olduğu id­dia ediliyor. Müslüman nüfus ise yaklaşık 1,5 milyar olduğu söyleniyor(1.522.813.123 – 2010 Kaynak İslam Ansiklopedisi). Acaba şüphelerden uzak bu 1,5 milyar insanın yiyeceğini helal gıda standartlarında temin edemez miyiz? Bunun için önce neslimizin yediği içtiği gıdaları emniyet altına almamız gerekmektedir. Tüketicilerimizin şüpheler­den uzak gıdaya ulaşmaları için elimizden geleni yapmalıyız.
 
Tüketicilerin bu şüpheleri yersiz mi acaba? Tabi ki hayır. Şöyle ki; GDO lu ürünleri pi­yasaya arz eden yönetmeliğin içeriğine bakıldığında bile böyle bir şüphenin yersiz olmadığını görmek mümkündür.
 
Yönetmelikte ithalatına izin verilen ürünlerin ambalajlama, taşıma, muhafaza ve nakil esnasında Karara konu GDO’lu ürünlerin ambalajlama, taşıma, muhafaza ve nakil­lerinde bulaşmayı engelleyici tedbirlerin ürün sahibi ve taşıyıcı tarafından işbirliği içinde alınması; ambalajlarının özel olarak, yırtılma ve parçalanmaya dayanıklı kâğıt, polietilen ya da pamuk veya keten çuval­larla yapılması; taşımada yükleme yapılan araçların mutlaka örtülmesi, ya da kapalı araçlarla taşımanın yapılması; yükleme ve boşaltmada çevreye bulaşmasını önleyici tedbirlerin alınması ve herhangi bir bulaşma ya da kaza halinde eylem planının bulundu­rulması ve Bakanlıkla beraber müdahale edilmesi’ şeklinde bir uygulamanın gerek görülmesi bile bu ürünlerin birçok risk taşı­dığını ve bunun da bazı şüpheleri haklı kıl­dığını düşündürmektedir.
 
İthalatına da yine oldukça tereddütlü bir şekilde izin verildiğini yine Biyogüvenlik Kurulunun Karar yazısında ki geçen ifade­lerden anlıyoruz, şöyle ki; 24.12.2011 tari­hinde 28152 sayılı resmi gazete de yayın­lanan GDO’lu mısırla ilgili karar ve prosedür aşağıda;
 

24 Aralık 2011 CUMARTESİ
 
 Resmî Gazete
 
Sayı :
28152
 
KURUL KARARLARI
 
Biyogüvenlik Kurulundan:
 
BİYOGÜVENLİK KURULU KARARI
 
KARAR NO:4
 
BAŞVURU SAHİBİ: Türkiye Yem Sanayicileri Birliği Derneği İktisadi İşletmesi,
 
Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıları Birliği Derneği iktisadi İşletmesi (BESD-BİR), Yumurta Üreticileri Merkez Birliği (YUM-BİR) BAŞVURUYA KONU ÇEŞİT: Lepidoptera takımına ait bazı mısır zararlılarına dayanıklılık sağlayan crylAb geni ve glifosinat amonyum herbisitine toleransı sağlayan pat genini ihtiva eden genetiği değiştirilmiş Btll mısır çeşidi, KULLANIM AMACI: Genetiği değiştirilmiş Btll mısır çeşidi ve ürünlerinin hayvan yemlerinde kullanılması amacıyla yaptığı başvuru,
 
HUKUKİ DAYANAK: 5977 sayılı "Biyogüvenlik Kanunu",
 
13 Ağustos 2010 tarihli ve 27671 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan "Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerine Dair Yönetmelik",
 
13 Ağustos 2010 tarihli ve 27671 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan "Biyogüvenlik Kurulu ve Komitelerin Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik",
 
KARAR: Biyogüvenlik Kurulu, başvuru hakkında Bilimsel Risk Değerlendirme Komitesi ve Sosyo Ekonomik Değerlendirme Komitesi tarafından hazırlanan Raporları ve kamuoyu görüşlerini değerlendirerek, genetiği değiştirilmiş Btll mısır çeşidi ve ürünlerinin hayvan yemlerinde, aşağıda belirtilen hususlara uyulması şartıyla kullanılmasına, oy çokluğu ile karar vermiştir.
 
A)  AYIRT EDİCİ KİMLİK: SYN-BT011-1 kodunun, genetiği değiştirilmiş Btll mısırın "Ayırt Edici Kimlik" Kodu olarak kullanılması,
 
B)  GEÇERLİLİK SÜRESİ: Biyogüvenlik Kurulu tarafından gerek görülmesi halinde, izleme raporlarına dayanarak komitelere bilimsel değerlendirme yaptırılması, bu değerlendirmelerin kurul tarafından uygun bulunması halinde iznin devam etmesi, herhangi bir risk tespiti halinde iznin iptali, Biyogüvenlik Kanunu’nun 3 üncü maddesinde belirtilen süre içerisinde herhangi bir olumsuzluğun tespit edilmesi halinde, yine aynı kanunun 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinin gereğinin yerine getirilmesi,
 
C)  İTHALATTA UYGULANACAK İŞLEMLER: Adı geçen geni taşıyan mısır ve ürünlerinin ithalatı için başvurularda, mısırın taşımış olduğu gen ile ilgili ülkemizdeki ya da ithal edildiği ülkedeki akredite bir laboratuvardan alınan Analiz Raporu eşliğinde uygun olanların gümrük ve ithalat işlemlerinin gerçekleştirilmesi, Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerine Dair Yönetmeliğin 14 üncü maddesinde yer alan İthalat, İhracat ve Transit kurallarına uyulması,
 
Ç) KULLANIM AMACI: Genetiği değiştirilmiş Btll mısır çeşidi ve ürünlerinin sadece hayvan yemlerinde, yem ya da yem hammaddesi olarak kullanılması,
 
D)  RİSK YÖNETİMİ VE PİYASA DENETİMİ İÇİN GEREKLİ VERİLER: Risk Yönetim Planlarının başvuru sahibi firma ya da kurum tarafından bu kararın yayımlanmasını takip eden 30 gün içinde Biyogüvenlik Kurulu’na ulaştırılması, piyasada etiket ve GDO denetimlerinin Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü’nce yapılması,
 
E)  İZLEME KOŞULLARI: İzleme koşullarının ilgililer tarafından yerine getirilmesi, ithal edilen yem amaçlı mısırın depolandığı yerler ve depolardaki ürün miktarı, sevk edilen miktar, nakil aracı ve gönderilen adres, işleneceği te­sisler ile işlenecek miktarların, piyasaya dağıtımı, iller ve yerleşim birimleri bazında satış yerleri, ambalaj şekli ve miktarı, taşıma ve koruma önlemleri ve varsa diğer izleme bilgilerinin Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü’ne bil­dirilmesi, değişikliklerle ilgili bilgilerin ivedilikle Bakanlıkla paylaşılması, Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerine Dair Yönetmeliğin 21 inci maddesinde yer alan izlenebilirlik ile ilgili hükümlere uyulması, izleme raporlarının 6 aylık dönemler halinde hazırlanarak Biyogüvenlik Kurulu’na sunulması 

F)  BELGELEME VE ETİKETLEME KOŞULLARI: Karara konu mısır ve ürünlerinin ithal, işlenme ve satışında yer alan paydaşların her biri tarafından GDO’lu mısırın son üründe tek başına ya da katkı maddesi olarak bulunduğunu gösteren bir belgenin bulundurulması, Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerine Dair Yönetmeliğin 18 inci maddesinde yer alan Yemlerin etiketlenmesinde belirlenmiş kurallara uyulması,

1-   Karar oy çokluğu ile alınmış, oy birliği ile değil. Demek ki Biyogüvenlik Kurulu (BK) üyelerinin tamamı tereddütsüz destekle­miyor yani bilim adamları arasında da, hem de BK’da bulunan, tam bir mutabakat yok, neden? Hem de hayvanlara yedirilecek bir yem katkı veya yem hammaddesi için. Direk insanların yiyeceği gıdalar için bu tereddüt yersiz bulunabilinir mi?
 
2-  Geçerlilik süresinde belirtilen ‘herhangi bir risk tespiti halinde iznin iptali’ ibaresi ürünlerinin risk içerebileceği, risk potansi­yelinin olduğunu, tereddütsüz bir durumun olmadığını göstermektedir,
 
Aynı ifadeleri önceleri ithaline ve bazı gıda­larda kullanılmasına izin verilen ancak son­raları iptal edilen, ama yine BK’na müracaatı yapılan 3 adet soya için de kullanılmıştı, sa­nırım müracaat değerlendirilip izin verileceği zaman da kullanılması muhtemeldir. Böyle ifadelerle sınırlı kullanımına ancak izin verilen, bir gıdanın helal gıda kriterlerinde kritik ola­rak algılanıp algılanmamasını, konunun vic­danlı uzmanlarına, artık konunun fıkıh âlim­lerine ve tüketicilere bırakmak gerekiyor?