Suriyeli olmayıp da kendini Suriyeli gösteren çok

Röportaj
Gaziantep’te yaşanan cinayet, aylardır süren Suriyeli gerginliğini en üst noktaya taşıdı. Evden çıkmasını istediği Suriyeli kiracısı tarafından bıçaklanan Hıdır Çalar hayatını kaybetti. Bunun ar...
EMOJİLE

Gaziantep’te yaşanan cinayet, aylardır süren Suriyeli gerginliğini en üst noktaya taşıdı. Evden çıkmasını istediği Suriyeli kiracısı tarafından bıçaklanan Hıdır Çalar hayatını kaybetti. Bunun ardından Gaziantep sokakları karıştı. Sokaklara dağılan ayrı ayrı gruplar Suriyelilere saldırdı. Gaziantep’te yaşanan olayların öncesini, sonrasını, nedenlerini ve çözüm noktalarını MAZLUMDER Gaziantep Şubesi Başkanı Sabri Sayan‘la konuştuk.

Gaziantep’te neler oluyor? Gaziantep’te yaşanan bu olaylar ırkçılık olarak yorumlanabilir mi?

Gaziantep’te son günlerde yaşadığımız olayların aslında bir de evveliyatı var. Bu cinayet olayı yaşanmadan önce de Gaziantep’te bir takım gerginlikler yaşandı, vatandaşların bir kısmı ve çoğunluğunu çocukların oluşturduğu bir grup sokağa çıkıp “Suriyelileri istemiyoruz” şeklinde sloganlar attılar. Biz bu olaylar yaşandığında Gaziantep MAZLUMDER olarak bir basın açıklaması yaptık. Bizim basın açıklamamızdan sonra insanların tekrar örgütlenip gösteri yapacakları haberi sosyal medyadan yayılınca Valilik hemen harekete geçip toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin belli bir süre yasaklandığını açıkladı. Bu olaylar cinayetle birlikte doruk noktasına ulaştı ve hala da olaylar devam ediyor ve bu olayların başını daha çok çocuklar ve adrenalin yaşamak isteyen gençler çekiyor.  Ben Gaziantep’te Suriyelilere yönelik yaşanan bu olayları yabancı düşmanlığı ve nefret suçu kapsamında değerlendiriyorum. Yetkililerin bu konuda hemen harekete geçip ve bu suçu işleyen kişilerin bir an önce yargılanmaları gerekiyor.  Çünkü eğer bu şekilde önlem alınamazsa çok daha büyük sorunlarla karşı karşıya kalacağımızı düşünüyorum.

SUÇLUYU SUÇSUZU AYIRT ETMEKSİZİN BİR CADI AVI BAŞLATILMIŞ DURUMDA

Biz Gaziantep MAZLUMDER olarak yönetimi acil bir şekilde toplayıp, meydana gelen olaylarla ilgili bir rapor çalışmayı yapmayı düşünüyoruz. Bizim yapacağımız rapor çalışmasında neler olduğu ayrıntılarla ele alınacak ancak nihai olarak bunun önleminin alınabilmesi için yetkililerin çok sıkı bir şekilde güvenlik önlemi alması gerekiyor. Çünkü suça karışmamış, bu cinayetle hiçbir alakası olmayan Suriyeli vatandaşlara, çocuklara zarar veriliyor. Nerede bir Suriyeli görülürse bu insanlara sanki cadı avına çıkmış gibi bu davranılıyor. Bu insanlar darp ediliyor, kimisi de bıçaklanıyor. Suriyelilere yönelik suçluyu, suçsuzu ayırt etmeksizin bir cadı avı başlatılmış durumda. Biz suça karışmış Suriyelilerin kamplara götürülmesini de yanlış buluyoruz. Çünkü kamplar da çok iyi durumda değiller, adeta açık bir cezaevi durumundalar. Suç işlemiş Suriyelileri karantina altına almayı düşünmek çok yanlış bir düşüncedir. Türkiye toplumunda da suç işleyen bir sürü insan var, Antep’te işlenen tek cinayet de bu değil. Evet bu cinayet bir Suriyeli tarafından işlenmiş olabilir ama halkın bu cinayete göstermiş olduğu tepki olayları buraya getirdi.

BU OLAYLARIN AMACI ERDOĞAN VE AK PARTİ HÜKÜMETİNİ ZOR DURUMDA BIRAKMAK

Erdoğan sonrası Yeni Başbakan için göstergeler Ahmet Davutoğlu’nu işaret ediyor. Gaziantep’de Suriyeliler ile ilgili yaşanan gerginlikler kurulma arefesindeki yeni hükümeti ve Ahmet Davutoğlu’nu provoke etme amaçlı yapılmış olabilir mi?

Ben de şahsen o şekilde düşünüyorum. Çünkü özellikle Suriye iç savaşına taraf olan bir devletiz ve Ak Parti Hükümeti de Suriye’deki muhalifleri destekliyor. Suriye’deki muhalifleri destekleyince oradan gelen mültecilere de kucak açmak zorundasınız. Ve bunlara sahip çıkan da Erdoğan hükümetiydi. Bu olaylarda gençler özellikle Erdoğan’ı ve Ak Parti Hükümetini zor durumda bırakmak için birileri tarafından kanalize edilmiş olabilir diye düşünüyorum.

BU OLAYLARIN ASIL SEBEBİ YABANCI DÜŞMANLIĞI

Türkiye’nin yoksul kesimi arasında sanki Suriyeliler onların hakları gasp ediyormuş gibi bir algı yayılıyor. Özellikle Gaziantep’te yaşanan gerginliğin temel sebebinin ise Suriyelilerin gelişi ile birlikte artan kira fiyatları ve işsizlik olduğu ileri sürülüyor. Sizce de böyle mi? Suriyeliler konusunda yaşanan gerginliğinin asıl sebebi nedir?

Ben bu olayların asıl sebebini yabancı düşmanlığına bağlıyorum. Kira fiyatları Antep’te fahiş derecede artmış durumda bu birincisi; ikinci olarak da şöyle bir durum var: Bir işi siz günlük 50 TL’ye yapıyorsanız Suriyeliler bunu 20-25 TL’ye yapıyorlar. Bu anlamda bir haksız rekabet oluşuyor. Bu şekilde bir haksız rekabet oluşunca bu sefer de Suriyelilere karşı bir kin besleniyor. “Bunlar geldi, bunlar ucuz iş gücüdür. Biz kendi işimizden kendi ekmeğimizden olduk.” şeklinde düşünen insanlar var ve fitilin ateşlenmesine neden olan olaylardan bir tanesi de bence bu. Biz Türkiye’ye ve Antep’e sığınmış Suriyeliler bu şekilde düşünüyoruz ama diğer taraftan da Almanya’da yaşayan  4-5 milyon Türkiye vatandaşı var. Bizim Türkiye’den Avrupa’ya giden insanlarımız da Avrupa’nın gözünde ucuz iş gücü olarak görülüyor.  Mesele ucuz iş gücüyse, buradan Avrupa’ya giden insanlarımız da ucuz iş gücü oluyor. Oradaki Avrupalının bize baktığı göz ile biz de buradan Suriyelilere bakıyoruz. Burada bir empati eksikliğini görüyorum.

Suriyelilere karşı bir kesimde “Tamam getirdiler bu Suriyelileri ama bizim aramızda yaşamasınlar, bizden uzakta şehir dışında kamplarda yaşasınlar.” gibi anlayışın hakim olduğunu görüyoruz. Bizim yaşadığımız alanlarda Suriyelilerin görünür olmalarını tahammül edememe yaklaşımını nasıl yorumlamak gerekir?

O yaklaşım bence çok tehlikeli ve kabul edilemez bir yaklaşımdır. “Suriyeliler bizim içimizde yaşamasınlar, görünürde olmayan kamplarda yaşasınlar” yaklaşımı çok yanlış. Ben bunu gettolaşmaya neden olacak bir yaklaşım olarak değerlendiriyorum.

CAN GÜVENLİKLERİ YOK DENECEK KADAR AZ

Suriyelilerle ilgili gerginlik sürer mi? Türkiye’de yaşayan Suriyeliler tehlikede mi?

Can güvenliği açısından şu an Suriyeliler çok sıkıntı çekiyorlar ve can güvenlikleri yok denecek kadar az. Gerekli güvenlik önlemleri de alınmadığı için insanlar sokağa çıkmaya korkar hale geldiler. Bu cinayet olayından sonra zaten çok fitil ateşlendi. Cinayet olayı öncesinde de eylemler yapılıyordu, o zaman bile insanlar tedirgindiler ve dışarıya çıkmaya korkuyorlardı. Biz bu tedirginliği gidip bizzat görüştüğümüz ve elimizden geldiğince yardım götürdüğümüz ailelerde bizzat gördük.

SURİYELİ OLMAYIP DA KENDİNİ SURİYELİ GİBİ GÖSTEREN İNSAN ÇOK

Başta İstanbul ve sonra Gaziantep olmak üzere pek çok şehirde Suriyelilerin varlığını görüyoruz. Pek çoğu da dilencilik yaparak hayatını devam ettirmek zorunda kalıyor. İçişleri Bakanlığı yayımladığı genelgeyle 25 kentte dilencilik yapan Suriyelilerin tespit edilerek 22 farklı kampa yerleştirileceğini açıklamıştı. Türkiye’de yaşayan Suriyelilerle ilgili problemler nasıl çözülür? Türkiye’de yaşayan Suriyeliler ile ilgili nasıl politika izlenmeli? Bu konuda devlete ya da sivil toplum kuruluşlara nasıl görevler düşüyor?

Dilencilik yapan Suriyelilerin kamplara yerleştirilmesi uygulanması zor bir politikadır. Türkiye’de zaten dilenci sayısı hat safhadadır ve sadece Suriyeliler dilencilik yapmıyor. Suriyeli olmayıp da dilencilik yapan ve kendini bizzat Suriyeli olarak gösteren birçok insan var. Bununla ilgili bizzat kendim bir olay yaşadım. Bir kadın gelerek Suriyeli olduğunu ve zor durumda olduğunu söyledi. Ama kadının konuşmasından, aksanından Suriyeli olmadığı apaçık anlaşılıyor. Bu şekilde bu durumu suiistimal eden çok sayıda insan var. Bu insanları ne yapacaksınız, yoksa bu insanları da alıp kamplara yerleştireceksiniz? Bunun çok yararlı bir politika olduğunu düşünmüyorum.

Sivil toplum kuruluşlarının Suriyelilerle ilgili pek çok çalışması var. Hatta bu konuda AFAD ihtiyaç sahibi Suriyelilere nasıl yardım yapılacağı ile ilgili bir sistem çalışması yaptı.  Sivil toplum kuruluşları elinden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyor fakat bununla birlikte asıl görev devlete düşüyor. Suriyelilere çalışma hakkı verileceği yönünde çalışmalar söyleniyor ki, bunun çok yararlı olacağı kanaatindeyim. Siz bu insanlara çalışma izni vermeseniz de bu insanlar zaten bu insanlar gidip ucuz iş gücü olarak bir yerde çalışmak zorundalar ve çalışıyorlar. Ancak bu insanlara çalışma hakkı verildiği zaman hepsi kayıt altına alınmış olacak ve vatandaşlarımız da bunu suiistimal etmeyeceklerdir.

SURİYELİLERE ÇARE ENSAR MODELİNDE

Ali Bulaç’ın “Her muhacire bir ensar” düsturundan yola çıkarak her ailenin Suriyeli bir aileye kardeş edinme önerisi vardı. Ensar modeli Suriyelilere çare olabilir mi? Bu model nasıl uygulanabilir?

O, MAZLUMDER olarak bizim kendi görüşümüzdü. Biz bunu kendi içimizde dile getiriyoruz ve yakın çevremize de bunu telkin ediyoruz. Muhacir-Ensar ilişkisinden yola çıkarak, her ailenin bakabileceği sayıda bir aileyi kardeş edinmesi şeklinde bir proje geliştirilebilirse bu Suriyelilere çare olacaktır diye düşünüyorum. Mesela 1,5 milyon nüfusla Antep’te yaşayan 200 bin Suriyeli nüfus var diyelim, kardeş aile projesi gerçekleştirildiğinde yaşanan bu sorunlarının hiçbirinin yaşanmayacağı kanaatindeyim.

On5yirmi5