Okul malzemesi alırken nelere dikkat etmeli?

Röportaj
Gizem Gül’ün röportajı Okulların açılmasıyla birlikte kırtasiye sezonu da açıldı. Çantalar, defterler, kalemler, silgiler derken okul alışverişi listesi bir hayli uzuyor. Kırtasiye ürünleri renk...
EMOJİLE

Gizem Gül’ün röportajı

Okulların açılmasıyla birlikte kırtasiye sezonu da açıldı. Çantalar, defterler, kalemler, silgiler derken okul alışverişi listesi bir hayli uzuyor. Kırtasiye ürünleri renkleri, şekilleri, dokuları hatta belki kokuları ile büyüklerin bile ilgisini çekecek türden bir hayli albenili. Peki ya renkli oldukları kadar güvenliler mi? Geçtiğimiz günlerde Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı kırtasiye ürünlerine yönelik denetim raporlarına göre 6 bin kırtasiye ürününden 1059’unun güvenli olmadığını hatta “zehir saçtığını” açıkladı. Ürünlerin güvensiz olmasının en önemli nedeni de kullanımı kısıtlanmış kimyasal olan fitalat içermesi. Biz de bu konuyu Tüm Kırtasiyeciler Derneği Başkanı İzel Rozental ile konuştuk.

Kırtasiye ürünleri nasıl denetimden geçiyor? 

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın bu konuyla ilgili görevlendirdiği denetmenleri var. Denetmenler kırtasiye dükkanlarına giriyorlar, tezgahları kontrol ediyorlar oradan çeşitli ürün gruplarından özellikle de çocuk grubuna giren kırtasiye ürünlerinden numuneler alıyorlar. Bunları da akredite edilmiş test labaratuarlarına gönderiyorlar ve bunlardaki sağlığa zararlı maddelerin oranlarını belirliyorlar. Boyasız ya da renksiz bir kırtasiye ürünün olması mümkün değil. Şeffaf ya da beyaz olabiliyor, bunların haricinde de rengarenk ürünler olduğunu görüyorsunuz. Kırtasiye ürünlerinde boya kullanımı konusunda belirli oranlar var. Tabi aynı şey ağır metaller ve fitalat için de geçerli.

KIRTASİYE ÜRÜNLERİNDEKİ FİTALAT KANSEROJENDİR

Mesela fitalat kanserojen bir maddedir. Direkt elle, tükürükle ya da ter yolu ile vücuda teması tehlikelidir ama demek değildir ki fitalatı hiç kullanmayacaksınız. Kullanılabiliyor, yumuşatıcı bir maddedir çünkü ama belli bir oranın üzerinde kullanıldığı zaman hakikaten sağlığa zararlı. Çocuklarımızın sağlığına ilerde çok zarar verebilir. Tüm bunları belirlemek üzere Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın ve Sağlık Bakanlığı’nın denetim elemanları kırtasiye ürünü satılan dükkanları dolaşıyorlar. Aldıkları numuneleri laboratuara yolluyorlar. Burada iki yöntem var; birincisi marka ürünler var. Bu firmalar zaten denetimi kendileri yaptıkları için ve bunun yanı sıra adları sanları belli, üretim yaptıkları yerler belli, ürünleri ithal ettikleri firma ve kişiler belli olduğu için bu firmaları denetlemek çok daha kolay ve basit. Birtakım piktogramlarla yani simgelerle, sembollerle zaten tüketici uyarılıyor. Bir çocuk çantası alıyorsunuz bakıyorsunuz ki çocuk çantasında bir etiketin iliştirilmiş olduğunu görüyorsunuz. O etikette o çantanın üreticisi, ithalatçısı ya da imalatçısı kimse onun bilgileri, markası ve çantanın üretiminde kullanılan malzemelere ilişkin bilgiler yer alıyor. Aynen bir gıda ürünün üzerinde yer alan bilgiler gibi kırtasiye ürünlerinin üzerinde bulunan etiketlerde tüm bu bilgiler yer alıyor. Ayrıca bunların yanında çok önemli bir şey daha var ki o da kaç yaşın altındakilerin kullanmaması gerektiği ibaresi yer alıyor. Çünkü kırtasiye ürünlerinin yalnız kimyevi değil, bir takım fiziki sakıncaları da olabilir. Çocuktur kolay kopabiliyorsa ürünü kopartır, yutar. Bir kalem kapağını düşünün gerekli delikleri yoksa çocuk kapağı yutar, boğulur. Markaları ve ithalatçısı belli ürünler bu ve bunun gibi birçok birçok unsura riayet etmişler mi bunlar kontrol ediliyor. Markasız, üreticisi, ithalatçısı belli olmayan ürünler var ise onlardan numuneler alıp laboratuvara yollanıyor.

BAKAN YAZICI’NIN “ZEHİR SAÇIYOR” DEDİĞİ MERDİVEN ALTI ÜRETİM YAPAN FİRMALAR

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın açıkladığı yüzde oranı çok yüksek olan yerli firmalar merdiven altı diye tabir edilen maalesef hiçbir kriter ve standarda uymayan, ucuz olsun diye, çocuklarımızın sağlığını tehlikeye atan birtakım ham maddeleri, malzemeleri kullanan firmalardır. Biz bunu Tüm Kırtasiyeciler Derneği olarak önlemeye çalışıyoruz. Peki nasıl çalışıyoruz? Çalışmalarımıza 2011 yılında başladık, eğitimde “hedefimiz bir” dedik ve sağlığa zararlı, kalitesiz, sahte, taklit, korsan ürünlere savaş açtık. Bu konuda da öncelikle tüketiciyi bilinçlendirme yolunu seçtik. Çünkü tüketici talep etmezse zaten satan adam çıkmaz.  Tüketici ucuz ürün arıyor evet ama unutulmasın ki bir ürün ucuz ise asılnda zaman içinde çok daha pahalıya mal olabilir, hatta paha bile biçilemez, sağlık çünkü söz konusu olan. Mesela, basit bir kalemi ela alalım, kalemi aldınız, yonttunuz kırıldı, yonttunuz kırıldı attınız çöpe, bitti. “Ama ben ucuza almıştım…” İki misli para verirsiniz 6 ay kullanır çocuğunuz o kalemi. Hangisi daha ucuz? Biz tüketiciyi, velileri bilinçlendirme yolunu seçtik. Velilere aracı olan bir takım kurumları, belediyeleri, çarşı pazarları çalıştıranları, açanları bunları da bilgilendirme yoluna gittik ki bu tür ürünlerin satışına mahal verilmesin.

OKULLAR AÇILDIĞINDA DOMATES, SOĞAN TEZGAHLARI KIRTASİYE ÜRÜNLERİYLE DOLUYOR

Okul kapılarına dayanan, arabasının bagajında sadece okulların açıldığı dönemlerde işporta kırtasiye satan kişilerin ne sattıkları belli değil.  Bunları engellemeye çalışıyoruz. Bütün sene domates, soğan, patates satan tezgah bir bakıyorsunuz eylül ayının başlarında okulların açılacağı sıralarda hop kırtasiye ürünleriyle doluyor, bunu önlemeye çalışıyoruz. Unutmayalım ki, mahallemizin kırtasiyeci amcası çoğu zaman bunlar öğretmen emeklisidir ya da mürekkep yalamış insanlardır, ne yaptıklarını bilen insanlardır. Bu kişiler bütün bir yıl boyunca raflarında bir sürü ürün barındırıyorlar ve 12 ay boyunca bu ürünleri satıyorlar. Peki kırtasiyeciler en çok ne zaman nemalanır? Okul açıldığında. Oysa okul açıldığında haksız bir rekabet başlıyor. Her yerde herkes kırtasiyeci kesiliyor ve ne satıyorlar? Çöp. İşte maalesef sağlığımıza zararlı denen, Bakan Yazıcı’nın “zehir satıyorlar” diye sitem ettiği ürünler bunlar. İçlerinde her şey var bu ürünlerin… Azo boyar tüm renkli malzemelerde kullanılıyor. Bu ürünler ne kadar çok parlak ve albenili ise o kadar tehlikelidir. Kırtasiye ürünü, plastik ya da oyuncak ne kadar göz alıcı renklere sahipse o kadar tehlikeli azor boyar ihtiva ediyor.

KIRTASİYE KIRTASİYECİDEN ALINIR

Okul malzemeleri ya da okul kıyafetleri içerisinde risk faktörünün en fazla olduğu ürünler hangileridir? Mesela kokulu silgilerin kullanılmaması gerektiği söylenirdi hep…

Kokulu silgilerin kullanılmaması gerekiyor, zaten yasaklandı. Solventlerin, belli bir yaşın altında kullanılmaması gerekiyor. Çünkü çoğu uyuşturucuya alışkanlık nedenidirler çoğu solvent markaları bu konuda önlemlerini aldı. Zaten uyarılar var üstlerinde.. Bir kere mutlaka uyarılara dikkat etmek lazım. Bir ürünü aldığınız zaman mutlaka üzerindeki uyarıları okumalısınız. Bu uyarılar boş yere yazılmıyor. Şu ürün grubu çok daha tehlikelidir diye bir ayrım yapamam. Her ürün tehlikelidir. Siz kaldırımda yürüyorum tehlikesi yoktur, diyebilir misiniz? Tehlike her zaman vardır. Bir minibüste kaldırama çıkabilir, kafanıza yukarıdan bir saksı da düşebilir. Hiçbiri tehlikeli değil de diyebilirim, hepsi tehlikeli de diyebilirim. Kalem de tehlikelidir, su matarası da tehlikelidir. Hepsi tehlikelidir ama kurallara riayet edilirse, standartlar korunursa hiç biri de tehlikeli değildir. Her yerde tehlike var diye de yaşanmaz zaten. Bizim tek gayemiz bilinçlendirmek. Onun için diyoruz ki kırtasiye kırtasiyeciden alınır, sloganımız da bu.

25 LİRALIK ÇANTA 2,5 LİRAYA SATILAMAZ

Okul malzemelerinin sağlık açısından güvensiz ve riskli olduğunu nasıl anlarız? Okul malzemeleri konusunda örneğin bir çanta ya da bir kalem için şu fiyatın altında satılmaz dediğiniz bir fiyat sınırı var mı?

Bunun yolu çok basit aslında. Diyelim ki kırtasiyeciden bir kalem beğendiniz, bu beğendiğiniz kalemin benzeri ama markasız dörtte bir, beşte bir, hatta onda bir fiyatına satılıyor. Bunları almayın. Yüzde 20 daha ucuzsa, markası da varsa tercih sizin. Bunda bir mantık var. Domatesi alırken pazara, manava bakmıyor musunuz? Belli bir rayiç var, birisi yüzde 5 daha ucuz, biri yüzde 10 daha pahalı, biri benim domatesim seçmedir diyor. Diyelim ki domates 4 lira, 5 lira, 6 liraya satılıyor ama 50 kuruşa domates bulmuyorsunuz. Aynı kalemi 5 liraya satarken bir kırtasiyeci, başka birisi 50 kuruşa satıyorsa orada bir problem vardır. Aynı şey defter için de geçerli, çanta için de geçerli. 25 liralık bir çantayı 2,5-3,5 liraya satıyorlarsa tüketici olarak tabi ki bir heyecan duyarsınız. Masraf çok yüksek çünkü, çocuğun okula gitmesi 500 liralık bir masraf demek. Bir de 3 liralık çantaya bakıyorsun, neden almayayım diyorsun. Görüntüsü, her şeyi aynı, hatta ucuz olan daha albenili. Ama bu ürünleri almamak gerek.

Kırtasiyelerin ucuz ama kalitesiz okul malzeme talepleri ne düzeyde? İnsanlar satın alımlarda kaliteyi mi önceliyor yoksa fiyatını mı dikkate alıyor?

Bu tabi biraz ekonomik, sosyal durumla, bilgilendirme ve bilinçli olma ile ilintili. Ne kadar bilgilendirilirse tüketici o kadar bilinçli hareket eder. Şu anda böyle bir sınıflandırma yapmam çok zor ama tabi ki lehte bir gelişme var, bunu söyleyebilirim.

CEZALAR ÇOK CAYDIRICI, HELE Kİ BÜYÜK MARKALAR İÇİN

Güvensiz ve riskli görülen üreticilere verilen cezalar caydırıcı olur mu?

Çok caydırıcı oluyor. Bu işin ceza ayağı olmazsa başarıya ulaşmak neredeyse imkansız.  Tüketiciyi kandırmak her zaman kolaydır maalesef.  Kötü niyetli olduktan sonra insanları kandırmak kolay. Telefon yolu ile dolandırılan insanları duyuyoruz. Ceza faktörü olmazsa başarıya ulaşılamaz. Cezalar caydırıcı ve yüksek… Hele büyük bir marka için afişe olmak çok kötüdür. “Bu markayı almayın, çünkü sağlığa zararlı ürün üretiyor ” dediğinizde zaten o markayı bitirirsiniz. O marka kendi imajı için harcadığı tüm parasını çöpe atmış olur, batar. Cezalar çok caydırıcı, çünkü cezaların içinde ilan etmek var.

YERLİ ÜRÜNDEN KASIT MERDİVEN ALTI ÜRETİM

Bakan yaptığı açıklamada “biz yerli ürünlerin daha tehlikeli olduğunu gördük” diyor, merdiven altını kast ediyor değil mi?

Bakan Yazıcı, yerli derken merdiven altını kast ediyor, “tırnak içinde merdiven altı” dedi. Bu çok önemli. Yerli ürüne karşı olmayın, aman ha. Bir sürü büyük ve önemli yerli markamız var, hangi kırtasiyeye gitseniz önünüze çıkar, yerli ürün derken onu kast etmiyor. “Merdiven altı” dediğimiz bu markasız, ne olduğu belirsiz, marka varsa bile uyduruk bir markası olan, taklit, korsan, ürünün üzerinde neden ve nasıl yapıldığını belirten ve tüketiciyi uyarıcı hiçbir ibare olmayan ürünler yapan markalardır. Bunlar zaten ithal edilemez, ithal edildiği zaman gümrüğe takılır. Merdiven altı derken bir metafor kullanılıyor, gizli kapaklı, bodrum katlarında şurda burda üretilen mallardır. Bunlar deterjanda da var, gıdada da var, hepsinde var.

NE KADAR ALBENİLİ, RENKLİ VE YUMUŞAK O KADAR TEHLİKELİ

Okul malzemelerini alırken tüketicilerin nelere dikkat etmeleri gerekiyor?

Birincisi markalı ve uyarılı ürün olacak. Üstünde her şeyi yazılı olacak. Hangi madde hangi oranda kullanılmıştır, kaç yaşın altında kullanılması uygun değildir, kaç yaş arası kullanılabilir gibi bu işaretler ürünün üstünde veya ürüne eklenmiş bir şekilde olacak. Üreticinin ya da ithalatçının açık adresi olacak, bir web sitesi olacak ki takip edilebilsin, iade edilebilsin.

Bütün bunlara riayet ettiniz ikinci madde, satın aldığınız yer önemli. Satın aldığınız yer de sabit olacak. Bir hafta, iki hafta sonra herhangi bir şikayet için gittiğinizde bulabileceğiniz bir yer olacak. Onun dışında alacalı bulacalı, çok renkli, çok çarpıcı ürünlerden kaçınmaları lazım. Gıdada da bu böyledir, rengarenk ürünleri yememesi lazım çocukların. Aynı şey, kırtasiye içinde geçerli.

Çok yumuşak ürünlere dikkat edin, çok yumuşatılmış ürünler fazla fitalat içeriyor demektir. Çok renkli ve çok yumuşak ürünleri almasınlar. Üzerinde 5 yaş uyarısı varsa eğer bir ürünün onu 2 yaşındaki çocuğa almayacak. 5 yaş aşağısı için yasaklıdır dendiğinde 4 yaşındaki bir çocuğa o kırtasiye malzemesini almasınlar. Bir kırtasiye malzemesini alırken fiyatından önce bunlara dikkat etmeleri lazım. Sonra fiyatına baksınlar, mukayese etsinler. Çocuklar da bu gibi ürünler konusunda ısrarlı oluyorlar, bağırıyorlar, ağlıyorlar. Anne babaların bu konuda biraz katı olması gerekiyor. Ve kırtasiyeciden şaşmamak gerekiyor. Bizim bir sloganımız daha var “kırtasiye yaşamdır” diye, çünkü okul öncesinde başlıyor kurtasiye kullanma alışkanlığı ve hayatın her alanında ömür boyu sürüyor. Kırtasiye sadece kalem kağıt değil 90 bin çeşit ürün var.

On5yirmi5