İhvan üyelerinin Türkiye’ye gelmesi bir onurdur

Röportaj
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar ziyareti dönüşünde Mısır’da sürgüne gönderilen İhvan üyelerinin Türkiye’ye gelmek istemeleri halinde durumlarının inceleneceğini belirterek “Herhangi bir...
EMOJİLE

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar ziyareti dönüşünde Mısır’da sürgüne gönderilen İhvan üyelerinin Türkiye’ye gelmek istemeleri halinde durumlarının inceleneceğini belirterek “Herhangi bir engel olmaması durumunda gereği yapılır” dedi. El Cezire’nin haberine göre Katar’ın Müslüman Kardeşler liderlerinden 7 kişinin ülkeden ayrılmalarını istemesi üzerine teşkilatın dış ilişkiler sorumlusu Amr Derrac Türkiye’ye geldi. 7 kişiden 2’si ülkeden ayrıldı, 5’i ise hâlâ Katar’da. Araştırmacı Yazar Mustafa Özcan Türkiye’nin İhvan üyelerini kabul etmesi konusunu On5yirmi5 için değerlendirdi. 

IŞİD VE MÜSLÜMAN KARDEŞLER’E YÜRÜTÜLEN SAVAŞTA AMAÇ AYNI, YÖNTEMLER FARKLI

Katar’ın Müslüman Kardeşler üyelerinden 7 kişinin sınır dışı edilmesi kararını almasında Mısır darbesini destekleyen Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn gibi Körfez ülkelerinin nasıl bir etkisi var? Bu bağlamda Türkiye’nin Katar’ın sınır dışı ettiği İhvan üyelerini kabul etmesini nasıl değerlendirirsiniz?

Nasıl IŞİD’e karşı küresel bir savaş varsa Müslüman Kardeşler’e karşı da küresel bir savaş var. IŞİD’e karşı olan savaş silahlı bir savaş iken, Müslüman Kardeşler’e karşı olan savaş silahsız, topsuz, tanksız bir savaş. IŞİD ve Müslüman Kardeşler’e yönelik savaşta amaç aynı, onları yok etmek ama yöntem farklı; birisi silahlı, birisi silahsız bir savaş. Müslüman Kardeşler’e yönelik bu savaşın en ucunda da Mısır’la birlikte Körfez ülkeleri var. Bölgede Müslüman Kardeşler’e karşı bir ittifak var; bu ittifak Mısır’da Sisi ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından sürdürülüyor. Bu ittifakın amacı kesinlikle çoğulculuğa dayalı olmayan ama güvenliğe, militarizme, asker çizmelerine dayalı eski iktidar yapısını canlandırmak. Bunlar Müslüman Kardeşleri her yerde geriletmek istiyorlar. Bu ülkelerin Katar’la diplomatik ilişkilerini aylar öncesinde askıya almalarının temel nedenlerinden bir tanesi bu. Özellikle Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan burada en uç noktayı, vurucu gücü temsil ediyorlar. 12 ülkenin dışında Bahreyn’in, Kuveyt’in ya da Umman Sultanlığı’nın fazla bir önemi yok; onlar tek başlarına kalsalar böyle bir politika yürütmezler, yürütemezler. Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan farklı bir model, Katar Türkiye ile  birlikte farklı bir model. Türkiye ve Katar Arap Baharı’nda demokratik eğilimleri, halkın taleplerini desteklediler; Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan ise halkın taleplerini bastırmak istediler ve onlar devrimlerin yerini darbelerin hüküm sürdüğü bir Ortadoğu istiyorlar. Böyle bir Ortadoğu’da da Müslüman Kardeşler’in olmaması lazım. 

BATI MÜSLÜMANLARI YOK ETME POLİTİKASI YÜRÜTÜYOR

Müslüman Kardeşler’e karşı özellikle Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri küresel bir mücadele sürdürüyor. Batılılar da bu küresel mücadelenin tam ortasındalar. Geçmişte özellikle batılı ülkeler Ortadoğu’daki İslami hareketlere, siyasi İslami hareketlere ortak olarak bir şekilde onların absorbe edilmelerini istiyorlardı ama Arap Baharı’ndan sonra Mısır’da olduğu gibi iktidarın tümüyle Müslümanların eline geçmesi durumunda Batı ülkeleri ve ABD Başkanı Obama siyasetini yok etme politikasına dönüştürdü. IŞİD askeri olarak bu yok etme politikasına maruz kalırken, Müslüman Kardeşleri ise siyasi ve güvenlik yöntemleriyle bu yok etme politikasına maruz kalıyor.

MÜSLÜMAN KARDEŞLER’E SAHİP ÇIKMAK ELİNİZLE KOR TUTMAK GİBİ

Türkiye’nin siyasi olarak sığınılacak bir ülke haline gelmesini nasıl değerlendirmek gerekir? Türkiye’nin İhvan üyelerini kabul etmesi uluslararası camia ve Ortadoğu halkları bağlamında Türkiye’nin itibarını nasıl etkiler?

Müslüman Kardeşler üyeleri dünyada birkaç ülke dışında gidecek yer bulamıyorlar. Müslüman Kardeşler üyelerinin Sudan’a gitmesi söz konusu olmuştu, Sudan İslami bir rejim olmasına rağmen onlara kapıyı kapadı. Müslüman Kardeşler’e sahip çıkmak elinizle kor tutmak gibi bir şey. Zaten İhvan üyeleri Mısır’a dönseler direkt hapishaneye atılacaklar. Sudan dışında Tunus da İhvan üyelerini kabul etmekten korkuyor. Tunus’ta Nahda Hareketi Lideri Gannuşi İhvan üyelerini kısa bir süre için kabul edebileceklerini söyledi.  Çünkü Tunus’un iç  ve dış dengeleri buna çok fazla müsaade etmiyor. Tunus bugün Müslüman Kardeşler’in ortak olduğu bir iktidara tanıklık ediyor ama ona rağmen Tunus mütereddit davranıyor.  İran da ulusalcıların etkisi nedeniyle İhvan üyelerini kabul etmiyor. Cezayir, Kaddafi’nin kızı ve çocukları gibi İhvan üyelerini kabul edebileceğini açıkladı ama “burada siyaset yapmayacaklar” gibi bir şerh düştü. 

İHVAN ÜYELERİNİN TÜRKİYE’YE GELMESİ, TÜRKİYE İÇİN BİR ONUR VE ŞEREFTİR

Bu durum Peygamberimiz zamanında Habeşistan’a yapılan hicrete benziyor. Neredeyse dünyada Müslüman Kardeşler’e sığınma hakkı veren ülke yok. İhvan üyelerine sığınma hakkı veren nadir ülkelerden ikisi Türkiye ve Malezya. Türkiye Müslüman Kardeşler üyelerinin zorunlu techirlerinin adresi haline geldi. Bu Türkiye açısından bir onur, bir şereftir. Bu adamlar cinayet mi işlediler? Obama’yı süslediler, püslediler Müslüman olarak karşımıza çıkardılar. Şimdi onun izlemiş olduğu dünya siyaseti karşısında Türkiye Başbakanı bile neredeyse ABD basını tarafından IŞİD ile eşit hale getiriliyor. Müslüman Kardeşler bu dünyanın kenarında ve maalesef dünya siyasi sisteminin paryaları haline gelmişler. ABD basını maalesef “Neden biz Obama’yı şişirdik, neden Obama’ya Müslüman süsü verdik, neden Müslüman dünyasına karşı harp ilan ettik” diye sormuyor da son kırıntıları da yok etmenin peşinde koşuyorlar.

MÜSLÜMANLARA PARYA MUAMELESİ YAPILIYOR

Müslümanların hepsine parya muamelesi yapıyorlar, Müslüman Kardeşler de bunlardan bir tanesi. Dünyanın hiçbir yerinde Müslümanların katıksız iktidar olmasına izin yok, bunu karalamak için de sürekli siyasal İslam karalamasına başvuruyorlar. Herkese iktidar mübah da Müslümanlara İslam adıyla mübah değil mi? Batı’da Hristiyan partiler yok mu? Müslümanlar aleyhine akıl almaz bir kampanya var. Bu kampanya Türkiye ve Katar üzerine yoğunlaşıyor. Bu baskı nedeniyle de Katar Müslüman Kardeşler üyelerinin en azından bir kısmının ülkeden ayrılmasını isteyerek rahatlamayı tercih ediyor. Türkiye de onlara güvenli bir liman olarak sığınak oluyor. 

CHP HAÇLI SÖZCÜSÜ GİBİ KONUŞUYOR

İhvan hareketi İslami düşünce ve hareketleri (Türkiye dâhil) derinden etkilemiş ve de özellikle teröre bulaşmamış bir hareket. Buna rağmen CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi’nin “Türkiye İhvan liderlerini kabul edemez. Buna şiddetle karşı çıkıyoruz.” tepkisini nasıl değerlendirirsiniz?

CHP Amerika’nın, Batı’nın vagonu olmuş durumda. Batı bugün Haçlıları temsil ediyor, CHP de kendi yerini tayin etsin. Maalesef CHP Haçlılar’ın vagonu ve Amerika’nın arka bagajı haline gelmiş. Ne insanlık ne de İslam, hiçbir şey bunu söylemeyi gerektirmez. CHP bunu Batı çıkarları adına söylüyor. Bunu söyleyen adam Haçlı sözcüsüdür, başka bir şey olamaz.

TÜRKİYE ARAP ÜLKELERİNE KARŞI TAARRUZA GEÇMELİ

Türkiye’nin Müslüman Kardeşler üyelerini davet etmesi ve İhvan üyelerinin Türkiye’ye sığınması Arap ülkeleri ve Türkiye ilişkilerini nasıl etkiler?

Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni kastederek söylüyorum Araplara ne yaparsanız yapın, onlara fayda etmez. Dolayısıyla Türkiye’nin onlara karşı politikasını şiddetlendirmesi lazım, onlara karşı savunma politikasından taarruz politikasına geçmemiz lazım. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri Arap Baharı’nı darbeler sürecine dönüştürmek istediler, bunu Türkiye’de de uygulamak istediler. Özetle, Türkiye savunma politikasından çıkmalı ve onlara karşı taarruz politikasına yönelmeli, çünkü onlar bundan anlar. 

Türkiye ya da bölge ülkelere sığınan İhvan üyeleri bundan böyle faaliyetlerini nasıl sürdürür?

Zorluklarla birlikte ayakta kalmaya, mücadelelerini sürdürmeye devam edecekler. İktidar netice itibariyle bir sonuçtur; olur ya da olmaz ama asıl görev bu yolda yürümektir. Kısmet olur tekrar iktidara dönerler, kısmet olmaz dava ve fikir mücadelelerini devam ettirirler. Önemli olan ayakta kalmak ve davayı sürdürmek, ondan ötesi teferruattır. 

On5yirmi5