Ersin Çelk:”İnternet haberciliği risk,risk almazsan yapmazsın”

Röportaj
Gençöncüler Dergisi Mart sayısını “Dijital Medya” konusuna ayırdı.Gençöncülerden Furkan Aydın ve Orhan Özer Dijital Medya’yı  Yenişafak gazetesi internet sitesi yazıişleri müdürü Ersin Çelik ile ...
EMOJİLE

Gençöncüler Dergisi Mart sayısını “Dijital Medya” konusuna ayırdı.Gençöncülerden Furkan Aydın ve Orhan Özer Dijital Medya’yı  Yenişafak gazetesi internet sitesi yazıişleri müdürü Ersin Çelik ile konuştu.İşte o konuşma…

Dijital Medya Nedir?

Dijital Medya, yelpazesi geniş ve yeni bir kavram.. Mazisi çok eski sayılmaz. İnternetin doğuşuyla ortaya çıktı. İnternet 93’te Amerika’dan dünyaya yayıldı ve tarihteki en hızlı teknolojik devrimlerinden birini gerçekleştirdi. Medyayı da değiştirdi. Sonra internet medyası ile sosyal medya gelişti. Buna Dijital Medya denildi. Geleneksel TV yayıncılığını ve geleneksel gazeteciliği de içinde barındırınca Yeni Medya kavramı oluştu.

Sizin dijitalle ilişkiniz nasıl başladı?

Gazeteciliğe 2005 yılında başladım. 23 yaşındayken, çıraklıktan sektöre giriş yaptım. Gerçek Hayat dergisinde stajerlik, muhabirlik, kısmen editörlük gibi vasıfları, iyi gazetecilerin yanında hakkıyla yerine getirmeye çalıştım. Dergi, o dönemin popüler sitelerinden 8.sutun.com sitesini satın aldı. Kısa bir süre orada editör olarak görev yaptım. Ardından da Haber7.com sitesine geçtim. 5 yıl kadar editörlük yaptım. Haber7’de çok sayıda özel habere imza attım. Röportajlar yaptım, yazılar yazdım. Bunun paralelinde Marmara FM’de iki sene radyo programcılığı yaptım. Daha sonra Yeni Şafak gazetesi dijital alanda bir yatırım yapmayı düşündüğünü ifade ederek beni davet etti. Çok önemliydi bu. 16 yaşındayken dağıtımını yaptığım gazete Yeni Şafak. Kabul ettim ve yaklaşık 4 yıldır burada görev yapıyorum. Türkiye’de internet haberciliği geçmişi 20 yıldır. Bunun son 10 yılı ciddi anlamda hareketlidir. Tüm bu süreçlere şahitlik ettiğimi söyleyebilirim.

Geleneksel Medyanın yerini artık Dijital Medya alıyor. İnsanlar artık haberin kendisini okumuyor, başlığını okuyor. Siz yenisafak.com olarak kendinizi dijital yayıncılıkta nasıl konumlandırıyorsunuz?

“Geleneksel Medya bitiyor” söylentileri yaklaşık beş yıldır var fakat böyle bir durum söz konusu değil. İnsanlar hala haberi gazetelerden okuyor. Patronlar da, reklamveren de, okur da bunun farkında. Biz de bunun farkındayız. Dikkat ederseniz bir kaç istisna dışında tüm haber siteleri geleneksel medya markaları ile büyümüşlerdir. Yani yenisafak.com kendi başına bir marka değildir. Yeni Şafak gazetesinin marka bilinirliliği ile ortaya çıkmıştır. Yeni Şafak gazetesinin anlık haber portalıdır. Evet, dijital medya yavaş yavaş geleneksel medyanın yerini alıyor. Geleneksel medya da zaten “ben matbu kalacağım” diye ısrar etmiyor. Kendisini yeniliyor, şekillendiriyor. Şekillendirmese bugün yenisafak.com’da 50’den fazla personel çalışmazdı.

Yeni nesil yani gençler gazete okumuyor artık tespitleri de var..

Bu çok doğru tespit… Bir nesil değişikliği söz konusu. Yani gazeteyi kağıttan okuyan neslin yerine yeni gelen yeni nesil interneti tercih ediyor. İnternette, sosyal medyada daha kısa, sıkıştırılmış, hap gibi bilgilere itibar gösteriliyor. Videolar çok izleniyor. Bir kere gündem çok hızlı değişiyor. Sabah kalkıyorsun başka bir gelişme var. Akşam oluyor başka bir durum. Biz de bu sürecin bir parçasıyız, hem yönlendireni hem yönlendirileniyiz. Bu noktada önemli hazırlıklar yaptık. Video haberciliği anlamında, infografik haberciliği anlamında ciddi yatırımlar yaptık. Politik bir gazeteyiz. Anlık habercilik yapıyoruz ve aynı zamanda analiz haberciliği yapıyoruz. Gençlerle daha interaktif ilişkiler geliştirebileceğimiz projeler üzerinde çalışıyoruz. Gençlere yönelik haber siteleri planlıyoruz.

Yeni Şafak gazetesi “geleneksel gazeteciliğe artık tamam deyip” tamamen dijitalleşmeyi düşünüyor mu?

Bunu biz değil Yeni Şafak okuru belirler. Yeni Şafak okuru “Artık biz kağıttan gazete okumak istemiyoruz” derse ve Yeni Şafak gazetesi dijital medyada ciddi bir güce ulaşmışsa bu düşünülebilir. Fakat şu an böyle bir durum söz konusu değil. Çünkü bu gazete çok büyük bir marka. Anadolu’nun dört bir tarafında okuru var. Dijital anlamda Türkçe’nin dışında Arapça ve İngilizce yayınlar yapsa da, günlük milyonlarca kullanıcıya ulaşsa da hala matbuat ile ilişkisi çok güçlü. Sadece gazete anlamında değil dergi anlamında da kağıt ile ciddi bir bağımız var. 7 farklı dergi çıkartıyoruz. Gençlikten, haftalık habere, yaşam, edebiyat, tarih ve ekonomiye kadar birçok alanda yayınlar hazırlanıyor. Yeni dergi projeleri yolda. Bu yayınlar ve yeni yatırımlar, Albayrak Grubu’nun kâğıttan vazgeçmek gibi bir planı olmadığını da gösteriyor.

Biz Genç Öncüler olarak yaklaşık 13 yıldır dosya dergiciliği yapıyoruz. Yaklaşık bir aylık bir süremiz oluyor. Ve daha titiz bir içerik üretme süreci geçirmemize yardımcı oluyor bu süre. Fakat internet haberciliği çok hızlı yapılmak zorunda. Enformasyon akışı çok hızlı ve bilgiyi kontrol etmek oldukça güç. İnternet haberciliğinin zorlukları hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Dediğiniz gibi bu işte en zor şey bilgiyi teyit ettirmek. Çünkü çok hızlı habercilik yapıyoruz. Bu durum bundan 5 sene önce bu kadar zor değildi fakat bir anlamda bu kadar kolay da değildi. Sosyal Medya ile hem avantajlı hem dezavantajlı iki farklı durum var. Bazı yayıncılar, bir olay twitter’a düştüyse doğrudur gibi bir yanılgıya kapılıyorlar. Bilgiyi teyit ettirmektense bu haberi önce ben gireyim anlayışı ile bilgi, haber teyit ettirilmeden yayına sokuluyor ve çoğu zaman yanlış çıkabiliyor. Gezi olaylarında bu ülkenin önemli medya organları Avrasya Maratonu fotoğraflarını “binlerce kişi köprüden geçti” şeklinde geçti. Bunlar hep twitter yanılgılarıydı, yani teyit edilmemiş sosyal medya bilgisiydi. Burada kilit durum bilgiyi teyit ettirmek. Öyle ki bazen teyit ettirdiğin bilgi dahi yanlış çıkabiliyor. İnternet haberciliği bu anlamda bir risk fakat bu riski alamazsan bu işi yapamazsın. Neyse ki düzeltme şansın da var, gazete gibi değil. Gazetede baskıya gitti mi iş bitmiştir…

Gelmeden önce biraz incelediğimizde Yeni Şafak Facebook sayfasının yaklaşık 10 milyon beğenisi, Twitter hesabınında yaklaşık 500 bin takipçisi olduğunu gördük. 125 bin tirajı olan bir gazete için gerçekten muazzam rakamlar bunlar. Bu başarıya kısa bir süre içerisinde nasıl ulaştınız? Süreçten biraz bahsedebilir misiniz?

Facebook hikayemiz şu; 2012 yılının sonlarında Yeni Şafak’ın dijital ayağı ile ilgili planlamalar yaparken belli araştırmalar yaptık. Sosyal medyanın bizim için çok ciddi bir güç ve araç olduğunu anladık. Türkiye’de yaklaşık 35 milyon Facebook kullanıcısı var. Dünyada nüfusuna oranla en fazla Facebook kullancısı olan ülke Türkiye. Diğer yandan da Türkiye’de yaklaşık 12 milyondan fazla Twitter kullanıcısı var. Bot hesaplar çıkarıldığında rakamlar yarı yarıya düşüyor. 

Fakat Facebook öyle değil. Daha taşra, daha yerel bir niteliği de var. Haberin ulaşılabilir kitlesi çok geniş. 2012’de Facebook hesabımızın yaklaşık 4 bin takipçisi varken çalışma başlattık. Facebook ile görüştük, hedef kitle analizlerimizi yaptık, kimlerin neler yaptığını inceledik. ABD seçimleri, İsrail’in Gazze bombardımanı Gezi olayları, Mısır darbesi gibi önemli gündemlere aktif yayıncılık yaptık. Bu sayede çok hızlı büyüdük.

17-25 Aralık sürecinde bir duruş gösterdik. Seçim süreçlerini çok iyi değerlendirdik. Seçimlere yönelik yazılımsal yatırımlar yaptık, dört dilde yayınlar sunduk. Yeni Şafak seçim sayfası bir seçim kütüphanesine dönüştü. Tüm bu süreçler sosyal medyayı ayrı birer yayın organları olarak kullandık.

Facebook sayfamız şimdi global bir hesap. İngilizce ve Arapça sayfalarımızı açtık. Arapça’da çok hızlı büyüdük takipçisi 4 milyonu aştı. 1.5 milyondan fazla da İngilizce sayfamızın takipçisi var. Geri kalan 4.5 milyon takipçi ise Türk kullanıcılar. Twitter’da ise 500 binin üzerinde takipçimiz var. Rakiplerimize bakıyorum 1 milyon olan var, 2.5 milyon olan var. Fakat incelediğimizde aynı aktivitasyonu alıyoruz. RT sayılarımız hemen hemen aynı olur. Bu da takipçilerimizin aktif ve gerçekliğini ortaya koyuyor.

Türkiye’de faaliyette bulunan bazı internet siteleri var. Bu siteler Soros’un Açık Toplum Vakıfları gibi kuruluşlarından fonlanıyorlar ve bunları şeffaf bir biçimde deklare etmekten çekinmiyorlar. Türkiye’de ciddi anlamda operasyonel habercilik faaliyetlerinde bulunuyorlar. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son bir kaç yıldır ‘millilik’ ve ‘yerlilik’ kelimelerini çok kullanıyor. Bizim Cumhuriyetin kuruluşundan beri fazlaca uzak tutulduğumuz iki kelimedir. Toplum milli ve yerlidir, yani dokularımız böyledir. Menderes ile başlayan ve Erbakan Hoca ile devam edip bugünlere ulaşan bir serüvenimiz var. Örneğin Erbakan hoca, Konya’dan kalkmış vekil olmuş ve millilik üzerine bir kurgu yapmış. Türkiye’de yerlilik ve millilik üzerine bir sanayi devrimi başlatan bir ekol olmuş. AK Parti iktidarında da millilik ve yerlilik üzerine atılımlar yapıldı. Atak helikopterleri, Altay tankları, İHA’lar, uydular, otomobil hikayemiz, traktör üretimimiz, sağlıkta kendi aşımızı üretiyoruz vs. Bunlar hep yerlilik ve millilik politikasının sonuçları.

Şu an bir kırılmanın eşiğindeyiz aslında, toplum ve devlet olarak. Biz sömürülen bir devlet olmadık. Fakat bu ülkeyi, potansiyelini engelleyerek sömürdüler. Artık bunları kırmanın eşiğindeyiz. Böyle bir ülkede bu tip medya merkezlerinin olması da çok normal. Çünkü bunları fonlayan merkezler daha farklı ülkelerde darbeler yaptılar. Turuncu devrim dediler, kadife darbe dediler.

Bu siteler gazetecilik yapıyorlar fakat tık sayıları, reklam potansiyeller ortada. Orada yazı yazanların “piyasa değerleri” de ortada. Örneğin Sputnik diye bir site var. Rusyanın resmi sitesi. Her türlü faaliyeti bu ülkede gösteriyorlar ve burada Türkiyeli gazetecilerle çalışıyorlar. Parayla oluyor bu işler. Sputnik daha iyi imkanlar sağlıyor. Basın özgürlüğü kisvesi altında sana her türlü karalama kampanyası yapma hakkı tanıyor.

Yerli ve milli yayıncılık yapan medyalar, gazetecileri ise bu asla söz konusu olmaz. Aç kalır, maaşını alamaz ama fonlanmaz da. O tarz sitelerin fonlandığı ortada, neden fonlandığı da ortada. Yayın politikaları neden fonlandıklarını da gayet güzel açıklıyor.

Bazı internet siteleri +18 galeriler ile tık peşinde koştururken bazı internet siteleri de haber ile ilgisiz flaş başlıklar atarak kullanıcıya ulaşmaya çalışıyor. Yeni Şafak’ın bu durumlara karşı tavrı nedir?

Biz tamamen ahlaki değerler üzerinden hareket ediyoruz. Haberciliğimizi hiçbir zaman beden teşhirciliği üzerinden kurgulamadık. Yaparsak zaten okurumuz bizi kabul etmez. Bu tip bir habercilikle daha fazla okunma gibi bir amaç gütmüyoruz zaten. Fotoğraf arası habercilik yapmıyoruz. Haberi tüm gerçekliğiyle gireriz, detayını okurlarımız okur ve değerlendirmelerini yapar. Haberle ilgisiz başlık atmam, attırmam.

Yeni Şafak’ın genç takipçilerine ne demek istersiniz?

Bu gazetenin yaşamın her alanı ile ilgili çok kıymetli içerikler üreten değerli köşe yazarları kadrosu var. Onları takip etmeye çalışsınlar. Bir takım dosyalar analizler hazırlıyoruz. Arşiv taraması yapsınlar, sadece bizden değil her kaynaktan yararlansınlar. Türkiye’nin yakın tarihini iyi okumaya çalışsınlar. 28 Şubat gibi ağır bir süreç geçirdik. Bu süreci iyi tahlil etsinler ve bugünlerle karşılaştırsınlar. Medya kurumlarının kritik dönemlerde nerede durduklarını, nasıl tavır aldıklarını gözlemlesinler. Gençler okuyorlar, araştırıyorlar, analiz ediyorlar. Bir karar verecekler. Bizim internet sayfamızda çalışan 50 personelin yaş ortalaması 24 yani hepsi genç arkadaşlar. Geleceğimiz bu arkadaşlar. Doktor olsalar da, mühendis olsalar da, öğretmen olsalar da yani hangi mesleği icra ederlerse etsinler medyayı mutlaka iyi bilsinler. Çünkü medya çok güçlü bir belirleyici.. Medyayı iyi bilirlerse kendi alanlarında da daha başarılı olurlar.-Gençöncüler dergisi Mart 2016 “Dijital Medya”sayısı.