Ramazan ayının gözdesi kakule’nin faydaları

Ramazanda Sağlık
Diyetisyen Derya Zünbülcan, Ramazan ayının gözdesi kakule bitkisinin faydalarını anlattı. Ramazan ayının üç temel problemi olan ağız kokusu, sindirim problemleri ve halsizliği önleyen bitki kakule, Ra...
EMOJİLE

Diyetisyen Derya Zünbülcan, Ramazan ayının gözdesi kakule bitkisinin faydalarını anlattı.

Ramazan ayının üç temel problemi olan ağız kokusu, sindirim problemleri ve halsizliği önleyen bitki kakule, Ramazan’ın gözdesi konumunda. Diyetisyen Derya Zünbülcan, Ramazan ayının gözdesi kakule bitkisinin faydalarını anlattı. Ramazan’da üç temel problemden bahseden Zünbülcan şunları dile getirdi;

‘Çay ve kahveye karıştırın’

“Ramazan ayında herkesin yaşadığı üç temel problem vardır; ağız kokusu, sindirim problemleri ve halsizlik.Bu üç problemin üçüne birden çözüm olabilecek altın niteliğinde Ramazan’nın gözdesi olan bir bitki var; kakule. Hem çayı tüketilebiliyor, hem de çiğnenerek tüketilebiliyor. Kahvenin içine karıştırıldığında halsizliği önlüyor. Eğer ağız kokusundan korunmak istiyorsanız iftarda çayını demleyebilir, sahurda çiğneyebilirsiniz.Ramazan ayı boyunca dozunda ve düzenli tüketildiği takdirde de sindirim problemlerini önleyebilirsiniz.”

“Sahuru atlamayın”

Zünbülcan, Ramazan ayında dikkat edilmesi gereken beslenme şekline de dikkat çekti.Ramazan ayının sağlıklı beslenme, vücudun temizlenmesi, yenilenmesi ve aynı zamanda kilo kontrolünün sağlanması açısından önemli olduğuna vurgu yapan Zünbücan, ilk olarak sahurun kesinlikle atlanmaması gerektiğini söyledi.Zünbülcan, “Sahura kalkılmadığında Ramazan ayında kilo verebilecekken, kilo alacak duruma gelebilirsiniz.Sahurda bir tabak salata, zeytinyağlı yemek, bol miktar yeşillik, bir yumurta, tahıllı ekmeğiniz ve üzerine bir bardak tarçınlı süt içebilirsiniz” diye konuştu.

“İftarı iki ayrı bölüme ayırın”

İftarın iki ayrı bölüme ayrılması gerektiğini kaydeden Zünbülcan, ilk bölümde hurma, zeytinyağlı yemek veya salata gibi hafif yiyecekler yenilmesi gerektiğini, yarım saat ila 45 dakikalık molanın ardından da ana yemeğe geçilmesi gerektiğini ifade etti.

Ramazan ayının vücudun temizlendiği bir ay olduğunu ancak bu temizlenme sürecinin de sofrada tüketilenlere bağlı olduğunu dile getiren Zünbülcan, şöyle konuştu: “Eğer ‘tüm gün aç kaldım’ deyip iftarda her şeyden fazla fazla yerseniz iftardan sonra kalp problemleriyle, ani bayılmalarla, tansiyon yüksekliğiyle, baş ağrılarıyla karşılaşabilirsiniz.Bu nedenle iftarda yemeğe yüklenmek yerine ilk etapta hafif yemeli, ardından ana yemeğe geçmelisiniz. Burada porsiyon miktarına dikkat etmelisiniz. Örneğin bir porsiyon tatlı tüketmek istiyorsunuz. Tatlıyı yarım porsiyon tüketip ardından bir bardak tarçınlı süt içerek sütün ve tarçının kan şekerini dengeleme etkisinden faydalanabilirsiniz. Örneğin hamur işi tükettiniz. Bunun kan şekerinizi yükseltme etkisini azaltılabilmesi için bir yemek kaşığı sirkenin ılık suya karıştırılıp içilmesi, yemeğin yanında bol miktarda salata tüketilmesi gerekir.”

“Şuruplu tatlılardan uzak durun”

İftardan 1,5 saat sonra ara öğün tüketimi olması gerektiğini belirten Zünbülcan, “Günlük iki porsiyon meyvemizi iftardan sonraki kısımda yemeyi ve yanına bir bardak tarçınlı sütü öneriyoruz.Ramazan ayında tüm gün aç kalındığı için iftarda aşırı yağlı, tuzlu ve hamur işi gıdaların tüketilmesini önermiyoruz.Ağır kızartmalardan, şuruplu tatlılardan uzak durulmalı. Daha tok oruç tutmak için kompleks karbonhidrattan zengin ürünler seçilirse hem göbek bölgesinde azalma sağlanır hem de gün içinde fazla acıkmadan ve susamadan oruç tutmayı garanti etmiş oluruz” ifadelerini kullandı.