“Kadir Gecesi, Kur’an’ın doğum gecesidir”

Ramazan Günlügü
Gizem Gül’ün röportajı Ramazan ayı, orucu ve Kadir Gecesi’ni İlahiyatçı Yazar Ahmet Bulut ile konuştuk… ORUÇ İNSANI NEFSİNİN ŞERRİNDEN KORUR Öncelikle bize oruç tutmanın faziletlerinden bah...
EMOJİLE

Gizem Gül’ün röportajı

Ramazan ayı, orucu ve Kadir Gecesi’ni İlahiyatçı Yazar Ahmet Bulut ile konuştuk…

ORUÇ İNSANI NEFSİNİN ŞERRİNDEN KORUR

Öncelikle bize oruç tutmanın faziletlerinden bahseder misiniz?

Oruç bizi nefsin ve şeytanın tuzağından koruyan, kollayan bir kalkan olduğu için, Efendimiz de “Sizin en büyük düşmanınız nefsinizdir” diye buyurduğu için, en büyük düşmanımızın tuzağından kurtulmanın yolu oruçtur.

İlahlaşacak kadar azgınlaşmış nefsimizin şerrinden kurtulmanın yolu oruçtan geçtiğinden ötürü oruç tutmamız gerekiyor. Bunu başarırsak kendimize iyilik etmiş oluruz.

Oruç tutanlar ile tutmayanlar arasındaki farkı da çok net görebiliriz. Oruç tutan insan, nefsin esaretinden kurtulur, namazlarını vaktinde kılmaya başlar, duaları ve ibadetleri daha içten olur, aç ve açıkta olan insanları olan gözetir çünkü onların halleriyle hallenmiş olur. Ramazan ayında suç oranlarınca ciddi bir düşüş olduğu ile ilgili tespitler var.  Ama biz faydalarından ve hikmetlerinden dolayı değil Allah emrettiği için Resulullah (sav) buna tutunduğundan dolayı tutarız.

Ramazan ayının içinde bulunan ve ‘Bin aydan daha hayırlı’ olarak bilinen Kadir Gecesi’nin öneminden bahseder misiniz? Kadir Gecesi’ni nasıl değerlendirmemiz gerekir?

Ramazan ayını diğer aylardan farklı kılan Kadir gecesidir. Kadir Gecesi için biliyoruz ki; bin aydan hayırlıdır, deniyor. Yani 83 sene 4 aya tekabül ediyor ki bir ömre bedel. Kadir gecesi neden bu kadar önemli? Çünkü o gece Kuran nazil olmaya başlamış. Kuran’ın doğum ayıdır Ramazan. Kadir gecesi de Kuran’ın doğum gecesidir. Kur’an indiği geceyi bir ömre bedel kılmış. Peygamber Efendimiz de Kuran’ın doğum ayına kavuşmayı Rabb’inden diliyor, “Kim Ramazan ayına kavuşur da kendini Rabb’ine bağışlatamazsa burnu yerde sürtünsün” diye de Cebrail Aleyhisselam dua etmiş ve Peygamberimiz amin demiş.

Demek bir insan Ramazan’a kavuşur da kendini affettiremezse büyük bir felaketle karşı karşıya kalıyor. Peki Ramazan’ı bu kadar köklü kılan neymiş, Kuran’ın doğum gecesiymiş. Peki Kur’an indiği geceyi bu kadar mübarek kılıyorsa, bizim hayatımıza da inerse bizi ne kadar mübarek kılar? Bizi ne kadar değerli kılar? Mesela Kuran’ın nazil olduğu Ahmet Bulut ile Kuran’ın nazil olmadığı Ahmet Bulut arasında ne kadar fark olur? Bu soruya cevap bulmamız gerekiyor.

“KUR’AN KADİR GECESİ’NDE NAZİL OLDU, PEKİ BANA DA NAZİL OLDU MU” DİYE BAKMALIYIZ

Kur’an bana nazil oldu mu diye ona bakacağız. Peki bunun en açık göstergesi nedir? Bir; hayat kitabımız Kur’an Rabb’imizin bize gönderdiği gibi okumasını biliyor muyuz? Okumak nedir, anlamaktır. İki; Kuran’ı anlamak için hiç değilse bir meal okuduk mu? Ey Kur’an ayına kavuşmayı dileyen bizler, Kuran’ı anlamak için bir defa okumadıysak Kur’an bize nasıl inecek? Üç; anlamaktan murad nedir, yaşamaktır. Kuran niçin gönderilmiştir? Kılavuz olsun, yaşansın diye. Kur’an insanın yaşam kılavuzudur. Peki Kur’an’ı okumadan, anlamadan nasıl yaşayacağız?

Okuduk, anlamaya çalışmadık ve yaşayamadık. Rabbimiz de buyuruyor ki, Zuhur suresinin 44. ayetinde, ileride hepiniz bu kitaba uymadığınızdan hesaba çekileceksiniz. Peki okumadığımız, anlamadığımız bir kitaptan yarın nasıl bir hesap vereceğiz. İşte bu mübarek günler ve geceler bizim bu sorulara cevap aramamıza vesile oluyor.

Kadir Gecesi’nde nasıl dua etmeliyiz?

Peygamber efendimiz buyuruyor ki, ölüm gelmeden önce tevbede acele ediniz. Başka bir uyarıda, vakti gelmeden namazı kılmada acele ediniz, deniyor. Bu meşgaleler bize tüm bunları unutturuyor.

Kadir gecesine kavuştuğumuzda, “Ya Resulallah nasıl dua edelim” diye soruyor Aişe validemiz, Efendimiz ise, “Allahümme inneke afüvvün kerimün, tuhıbbül affe fa’füanni ya kerim” diyor. Anlamı, “Ya Rabbi, sen affedicisin, affetmeyi seversin bizi de affeyle.” Peygamberimiz bu duayı etmiş ve bunu tavsiye etmiş. Bu dua Efendimizden bize gelen bir armağandır. Kuran’da Rabbimizin bize öğrettiği duaları ekleyebiliriz buna. Peygamber Efendimizin tavsiye ettiği dualar da hadis ve dua  kitaplarında da yer alıyor. Bunları da duamıza eklersek herhalde Rabbimizin, Efendimizin öğretiği dualarla dua etmek en karlı, az şeyle çok şey istemenin yolunu gösteren dualardır ki sünnettirler.

Ramazan ayını nasıl değerlendirmeliyiz?

Ramazan ayı vahyin inmeye başladığı aydır. Oruç, infak, gece ve gündüzleri değerlendirme ayıdır. Sevgili Peygamberimiz Ramazan ayı geldiğinde paçalarını sıvar, dünyayla bağını koparır, hata son on günü geldiğinde eşleriyle bile muhabbetini keser, tamamen kendini Rabbine vakfederdi.

RAMAZAN FESTİVAL AYI DEĞİLDİR

Biz ne yapacağız? Ramazan ayında en azından bir hatim indireceğiz anlamıyla beraber. Gündüzleri zaten oruç tutacağız. Teravih namazlarımızlar Rabbimize olan muhabbetimizi daha da taçlandıracağız. Zekat ve fıtır sadakası vereceğiz. Diğer kardeşlerimizin elinden tutmuş olacağız. Gözümüzü, dilimizi haramdan koruyacağız. Yalan söyleyen, yalan yere yemin eden ve gıybet eden, söz taşıyan ve gözünü haramdan koruyamayan kimsenin orucu sadece açlıktan ibarettir, diyor Peygamber Efendimiz.

Son yıllarda maalesef belediyelerin desteğiyle Ramazan ayları festival aylarına çevrilir hale geldi. Bu çok yanlış. Ramazan ayı eğlence ayı değildir. Ramazan ayı iftar ayı değildir. Ramazan ayı çılgınca yemek ayı hiç değildir. Ramazan ayı kendimize gelme ayıdır. Takvayı kuşanma ayıdır.

UNUTULMUŞ SÜNNET: İTİKAF

Bir de itikaf sünneti vardır. Ramazanın son 10 gününde yapılan artık unutulmuş bir sünnettir. Peygamber Efendimiz, “Unutulmuş bir sünnetimi ihya edene 100 şehit sevabı verilir” buyurmuştur.

İtikafa giren kişi, 10 gün boyunca camide ibadetini yerine getirir. Ramazanı gezerek, tozarak, festivale çevirerek, iftar ve lüks israf yarışına girerek israf etmeyelim.

BU RAMAZAN BİZİ RABBİMİZE YAKLAŞTIRSIN

Mehmet Zahit Kotku Hocamız, evladım diyor; “Yazmak kolay, söylemek kolay, zor olan bir şey var; o da yaşamaktır” diyor. Namazın farz olduğunu herkes biliyor. Rabbimizin Kuran’daki birçok emrini herkes biliyor, alkolün bile yasak olduğunu şu toplumda bilmeyen yok. Ama alkole biraz sınırlandırma getirelim diye hükümetin böyle bir seslendirişine kıyametler koparıldı. Bu dünyada baki kalacak yoktur, herkes ölümü tadacaktır. Ölüm yokluk değildir, öldükten sonra ebedi hayat var. Bizi cennete taşıyacak bir ömür için çok söze hacet değil, öğrendiklerimizi amel edelim. Bu Ramazan bizi Rabbimize yaklaştırsın diye de temenni edelim.

On5yirmi5