Hz. Fatıma’nın vasiyeti

Ramazan Günlügü
 Hatice BİLİCİ/Eğitimci-Yazar Ölümü sevgiliye kavuşma olarak görebilmek ve bir düğüne gider gibi kalkıp ebedi yolculuğa hazırlanabilmek ,nasıl anlatılır ya da kelimelere nasıl sığdırılabilir? Rüy...
EMOJİLE

 Hatice BİLİCİ/Eğitimci-Yazar

Ölümü sevgiliye kavuşma olarak görebilmek ve bir düğüne gider gibi kalkıp ebedi yolculuğa hazırlanabilmek ,nasıl anlatılır ya da kelimelere nasıl sığdırılabilir? Rüyasında gördüğü babasının ” Kızım! Bana gel. Seni çok özledim” sözleri üzerine evlat, eş, ev, dünya her şeyi elinin tersiyle itip o kutlu yola hazırlık yaptı. “Bu akşam yanıma geleceksin “ diyen sevgililer sevgilisi babasına kavuşma anına, güzel kokular sürerek hazırlandı.

El- emindi O  söylediyse doğruydu .Bu rüyadan sonra HzFatıma bir dakika bile tereddüt etmedi, şimdi ebedi yolculuk öncesi hazırlıklara başlamalıydı, her şeyden önce annesiz kalacak evlatlarını düşündü.  Anneydi annelerin en güzeli, en cesuru, en kucaklayıcısı, Mü min lerin annesiydi o…Yatağından bir deri bir kemik kalmış vücudunu zorlukla kaldırdı. Annesiz kalacak evlatlarını yıkadı, temizledi, sonra da çamaşırlarını yıkadı .Hz Ali içeri girdiğinde eşinin hastalıktan tükenmiş olmasına rağmen ağır ev işleriyle uğraşıyor olmasına anlam veremedi önce, sebebini öğrendiğinde derin bir sessizlik kapladı yüreğini, çünkü Efendimiz dediyse doğruydu .Yetim kalacak evlatlarını ,arkasında bırakırken bu kadar vakur bir duruşla ölüme hazırlanıyordu Fatıma…

ÖMRÜNÜN SON ANLARI OLDUĞUNU BİLMEK…

Artık çocukları için yapabileceklerini bitirmişti.Hz. Fatımatü’z-Zehra evin ortasına serili yatağına ,yüzünü kıbleye dönerek uzandı. Annelerinin ölümüne şahit olmasınlar istiyordu evlatlarını evden gönderdi. Kızları Zeyneb ve Ümmü Gülsüm  Haşimoğulları’ ndan bir kadının evine gittiler Hasan ile Hüseyin’de dışarıdaydılar. Annelik duygusu, şefkati, merhameti ile evlatlarını ölüm anının o ağır etkisinden korumak için yanından uzaklaştırdı.

Esma’dan rivayet edilir ki, Fatımatü’z-Zehra son nefesini vermek üzereyken Esma’ya şöyle dedi: “Resulullah (s.a.v) vefat ederken Cebrail cennetten kâfur getirmişti. Resulullah bu kâfuru üç kısma ayırdı; bir kısmını kendisi için, bir kısmını Ali için ve bir kısmını da benim için.” Sonra şöyle dedi: “Ey Esma! Babamın falan yerde bulunan kâfurunun geri kalanını getir ve başımın ucuna koy.” Esma kâfuru getirip başının ucuna koydu. Sonra, namaz kılmak için abdest alırken Esma’ya şöyle dedi: “Sürdüğüm kokuyu getir. Namaz kılarken giydiğim elbiselerimi getir.” Sonra abdest aldı. Örtüyü üzerine serdi ve şöyle dedi: “Biraz bekle, sonra beni çağır. Cevap verdiysem bir şey yok demektir. Ama cevap vermediysem, bil ki babamın yanına gitmişim. O zaman hemen Ali’yi çağır.”

Esma seslendi, cevap vermedi. Yüzündeki örtüyü kaldırdı. Fatıma, hayattan ayrılmıştı. Üzerine kapandı, bir yandan öpüyor, bir yandan da şöyle diyordu: “Ey Fatıma! Baban Resulullah’ın (s.a.v) yanına gittiğin zaman Esma bint-i Umeys’ten selâm söyle.” ( Âl-i İmrân, 144)

Selam olsun ölüme bu naiflikte bu anlayışta bu teslimiyette koşanlara…

HZ FATIMA’NIN VASİYETİ

Hz. Fatıma (a.s) çocuklarını yetiştirirken  şecaat, fedakârlık, hakki savunma ve Allah’a kulluk ile ilgili onları beslerdi. Bu eğitimci yönü sayesinde Hz. Hasan gibi İslam’ın menfaatlerini ön planda tutan, güçlü bir ferasette, Hz. Hüseyin gibi, Kerbela ‘ da  görülen kahramanlığıyla her türlü dünya malından geçerek İslam’ı dirilten azamette, Zeyneb ve Ümmü Gülsüm gibi toplumu yönlendiren  konuşmalarla zulmü yapan ve susanları rezil edecek yetenekte evlatlar terbiye etti. Kızlarına çok düşkündü onları Hasan ve Hüseyin’e emanet etti. Ben yokken Zeyneb’i yanınızdan ayırmayacaksınız vasiyeti Kerbela olayında onu temsilen kızlarının dimdik İmamın yanında olacağı gerçeğini önceden görebilmekti aslında…

Geceleyin Defnedilmesi

Hz. Fatima (a.s), imamet için kendi canından evlatlarının canından  vaz geçen ilk mücahidedir . O bu mücadelenin ve gerçeklerinin sonsuza kadar baki kalmasını arzu ederek bu bilinçte hareket edebildi. O kendinden sonra gelenlere, Beni Sakife’de is başına getirilen hilafet sisteminin meşru olmadığını, bu sistemin Peygamber-i Ekrem’in her şeyi, parçam dediği kızına, ümmetin annesine ne gibi zulümler yaşattığını tarihe yazmak istiyordu. İşte bunun için Hz. Ali’ye vasiyet ederek: “Beni geceleyin kefenle ve gizli olarak toprağa ver. Kaburga kemiklerimi kiran, çocuğumun düşmesine sebep olan ve malıma el koyan kimselerin cenazemin başında durmalarını istemem; kabrim de bilinmesin!”  dedi.

Hz. Ali de Hz. Fatıma’nin (a.s) vasiyeti üzerine, kimseye haber etmeksizin ona geceleyin gizlice gusül verip kefenledi ve sadece Selman, Ebuzer ve Mikdad gibi birkaç özel ashabının yardımıyla gizlice defnetti. Kabrinin tanınmaması için de o bölgeyi dağıttı ve ayrıca zalimler kabrini ele geçirmesin diye kırk tane sembolik kabir yaptı.

 

Hz. Zeyneb’e Vasiyeti…

Hz. Zeyneb, Hicret’in altıncı yılında Efendimiz (as) Hudeybiye Barışını imzaladığı yıl dünyaya gelmiş. Sonra bir kız kardeşi daha olmuş: Ümmü Gülsüm… Dedesi Hz. Peygamber vefat edip de Hz. Ayşe’nin odasına defnedildiğinde Zeynep henüz beş yaşındaydı. Bu küçük kız annesini de kısa süre sonra kaybetmiş ve hayatın acımasız yüzüyle küçücük yaşta yüzleşmek zorunda kalmıştı. Zeynep’in kardeşleri arasında ayrıcalığı var. Gerçi Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin onun ağabeyleridir ama annesi Hz. Fatıma ölüm döşeğindeyken kendisine vasiyet etmiştir. Bu vasiyete göre Zeynep, kardeşleriyle devamlı beraber bulunacak, onları görüp gözetecek, annelerinin vefatından sonra onlara annelik yapacaktır. Zeynep bu vasiyeti hiç unutmamış, kardeşleri Hasan, Hüseyin ve Ümmü Gülsüm’e annelik yapmıştır.

SELAM OLSUN…

Hayatı bu kadar düzgün yaşayan ölüme yürürken bile geleceği planlayarak ileriyi görerek hareket edebilen Müminlerin annesine selam olsun…

Vasiyet ettikleri ile ileride yaşanabilecek Kerbela gibi vakalara tedbirler alabilen, zalim ve şer ittifakına karşı dimdik İslam’ı savunan  o güçlü kadına selam olsun…

İslam’ı, davayı evlatlarının önünde tutabilen, babasının bir gel deyişine güzel kokular sürerek uçarak gidebilen teslimiyetin abidesi anneye selam olsun…