Kıssadan hisse! Şeyh Sadi’den ders veren kıssa

Kıssalar
Şeyh Sadi, salih ve sadıklarla ünsiyet neticesinde meydana gelen “aynileşme”yi “Gülistan” adlı eserinde temsili bir şekilde şöyle hikâye eder: “Bir kişi hamama gider. Hamamda dostlarından biri kendisi...
EMOJİLE

Şeyh Sadi, salih ve sadıklarla ünsiyet neticesinde meydana gelen “aynileşme”yi “Gülistan” adlı eserinde temsili bir şekilde şöyle hikâye eder:

“Bir kişi hamama gider. Hamamda dostlarından biri kendisine temizlenmesi için güzel kokulu bir kil verir. Kilden, ruhu okşayan enfes bir rayiha yayılır. Adam kile sorar:

“-A mübarek! Senin güzel kokunla mest oldum. Haydi söyle, sen misk misin, anber misin?”

Kil ona cevaben şöyle der:

“-Ben misk de anber de değilim. Alelâde bir toprağım. Lâkin, bir gül fidanının altında bulunuyor ve gül goncalarından süzülen şebnemlerle her gün ıslanıyordum. İşte hissettiğiniz, gönüllere ferahlık veren bu rayiha, o güllere aittir.”

İşte bu misaldeki mananın da işaret ettiği üzere, samimiyet, teslimiyet ve tevazu ile, gönüllerini Hak dostlarının önüne serenler, talibi oldukları güzelliğin akislerine bir tecelligâh hâline gelirler. Tıpkı gökteki ayın, kendine ait bir ziyası olmamasına rağmen, güneşe dönük olan yüzünün aldığı nûr huzmelerini aksettirmek suretiyle güneşin bir hususiyetinden hisse alması gibi böyleleri de beşeriyetin zulümât ile kararmış gecelerine –âdeta- parlak birer kandil olurlar.

Şeyh Sâdî-i Şîrâzî şöyle ifade eder:

“Ashâb-ı Kehf’in köpeği sadıklarla beraber olduğu için büyük bir şeref kazandı. Öyle ki, Kur’ân-ı Kerîm’e ve tarihe geçti. Lût Peygamber’in karısı ise fasıklarla beraber olduğu için küfre dûçâr oldu.”