Hz. Yusuf Kıssası

Kıssalar
“Yusuf: “Rabbim! Hapis bana, bunların çağırdığı şeyden daha se­vimlidir. Eğer beni onların tuzak­larından korumazsan, onlara mey­lederim ve cahillerden olurum” dedi. Rabb...
EMOJİLE

“Yusuf: “Rabbim! Hapis bana, bunların çağırdığı şeyden daha se­vimlidir. Eğer beni onların tuzak­larından korumazsan, onlara mey­lederim ve cahillerden olurum” dedi. Rabbi duasını kabul etti ve onu onların tuzaklarından korudu. Çünkü 0, herşeyi işitir ve bilir.Bütün bu delilleri görmelerine rağ­men, onu yine de bir süre hapset­me gereği duydular.”
(12/33-35

Otuz beşinci ayette Yusuf (a)’un hapse girmesinin belirtilen sebebi zulümdür. Keyiflerince uygulama­lar yapan insanlar, suçsuz da olsa mazlumlara işkence ve zulüm yapa­bilmektedir. İşte müfsit Mısır dü­zeni yöneticilerinin keyfi uygulamaları neticesi olarak, suçsuz ol­duğu halde Yusuf peygamber hap­se atılır.

Aslında hapse atılması, hakkın­da hayırlara vesile olacaktır. Birin­ci olarak gözü dönmüş kadınlar­dan kurtulmuş olmaktadır. İkinci olarak zulmün odağı hapishaneyi vahyi yayma merkezi olarak kul­lanmaya başlar. Bundan dolayıdır ki Yusuf peygamberden sonra ge­len Müslümanlar hapishanelere “ Yusufiye medresesi ” ismini ver­mişlerdir. Üçüncü olarak yapmış olduğu “te’vil el-ehadis” neticesi, Mısır yöneticisinin gözdesi olacak ve yöneticiliğe başlayacaktır. Bü­tün bunların neticesi olarak bizlere şu mühim mesaj sunulmaktadır. Neyin hakkımızda hayırlı olacağını ancak Allah bilir.
   Yusuf peygamberin hapse gir­mesinin akabinde zindana iki kişi daha girer. Bunlardan birinin gör­düğü rüyanın yorumunu Yusuf(a)’tan istemesi ile kıssanın hapis­hane versiyonu başlar. Zindana giren iki kişiden rüyasının Yusuf’tan yorumunu isteyen genç bu isteğinin sebebini şöyle açıklar:

“Senin Muhsinlerden ol­duğunu görüyoruz.” (12/36)

İşte toplum içerisinde numune bir şahsiyet olmanın önemi böy­lece vurgulanmaktadır. İnsanların sizin yapacağınız tebliğe önem vermelerinin ilk kaidesi, tebliği iletenlerin Muhsinlerden, güzel davrananlardan, örnek davranış
sahibi olanlardan olması gerek­tiğinin mesajıdır bu. Müslüman­ların önemle üzerinde durması gerektiği bir husus olduğu aşikar edilmektedir. İnandığını yaşamak ilkesi…
Kuran’da anlatılan tüm resuller emindirler, Muhsin’dirler. Yusuf da Muhsinlerden olduğu için zindana düşen kişiler ondan, kendilerine yardım isterler.
Yusuf peygamber onlara te’vil el-ehadisten önce kendisinin bu bilgiye sahip olmasının temellerini yani ‘vahiy’i açıklar:
“Bu söylediklerim Rabbimin bana öğrettiklerindendir. Doğrusu ben, Allah’a iman etmeyen, ahreti de inkar eden bir toplumun dinini terk ettim. Atalarım İbrahim, İshak ve Yakup’un dinine uydum. Bir şeyi Allah’a ortak koşmak bize yaraşmaz. Bu, bize ve insanlara Allah’ın bir lütfudur. Fakat insan­ların Çoğu şükretmiyor.
"Ey hapishane arkadaşlarım! Çok sayıda rab mi daha hayırlı, yoksa tek ve Kahhar Allah mı? O’nun yanı sıra taptıklarınız, hak­larında Allah’ın hiçbir delil indir­mediği, sizin ve atalarınızın uy­durduğu isimlerdir. Hüküm ancak Allah’ındır. 0 yalnızca kendisine kulluk etmenizi emretmiştir. İşte dosdoğru din budur, fakat insan­ların çoğu anlamıyor.” (12/37-40)
Bu ayet-i kerimelerden:
a- Mısır toplumunun sahip ol­duğu şirk dininin vasıfları verili­yor. Mısır toplumu; Putçu, çok ilahlı, ahreti inkar eden şirk inan­cına sahip bir toplumdur.
b- Doğru dinin, İslam’ın esas­ları açıklanıyor.
c- Sanki Mekke şirk toplumu tarif edilmektedir. Mekke ve kıyamete kadar ki tüm cahili top­lumların yanlış dini inançları ve bu yanlış inançlarının alternatifi İslam’ın tarifi kıssa içerisinde Yusuf peygamberin ağzından verilmektedir. İşte Kur’an kıs­salarının ve anlatım tekniğinin önemi böylece gözler önüne seril­mektedir.
d- Ayrıca “te’ vil el-ehadis”in kaynağını açıklayarak, bu vasfa sahip, Allah’ın resulü olan ken­dine, ittiba edilme isteği vardır.
e-Zindan arkadaşlarının, Al­lah’ın Yusuf’a ihsan ettiği bu meziyeti yanlış değerlendirip, Al­lah’tan gayri olarak Yusuf pey­gamberi de put ittihaz etmemelerinin mesajı, Yusuf pey­gamberin anlatımı içerisinde bulunmaktadır.
“… Bu söylediklerim Rabbimin bana öğrettiklerindendir.” (12/37)
Vahyin esaslarının açıklan­masından sonra Yusuf (a) onlara yorumunu bildirir:
“Ey hapishane arkadaşlarım! Biriniz efendisine içki sunacak, diğeriniz ise asılacak ve başından kuşlar yiyecek. Yorumunu is­tediğiniz husus bu şekilde kesin­leşti.” (12/41-42)
Burada üzerinde duracağımız nokta, hapisten çıkan gencin Yusuf peygamberi Melik’in yanında an­mayı unutarak, Yusuf’un bir süre daha hapiste kalması olayının müfessirlerce yapılan tefsirleri üzerinde olacaktır.
Tevhidi düşüncenin önderi Yusuf peygamberin hapisten kur­tulan kişiden hapisten çıkış için şefaat ummasını Allah’tan baş­kasından yardım dileme olduğunu ve bunun üzerine Allah’ın kızarak onu birkaç yıl daha hapiste bırak­tığı yorumları yanlış yorum­lamalardır.
a- Yusuf peygamberin zindan­dan kurtulan kişiye “Efendine benden bahset” demesini hapisten çıkma isteği olarak yorumlamaları yanlış değerlendirme olarak gözükmektedir. Çünkü daha sonra Melik’in çağırmasına rağmen Yusuf peygamberin kendisini top­lum gözünde aklamaya yönelik hareketi onun zindandan kurtul­madan ziyade kendisine atılan if­tiranın aydınlatılmasına matuf ey­lem içerisinde olduğunu göster­mektedir.
b- Yusuf, Allah’a dua ederek zindanı kendi tercih etmiştir. Tev­hidi düşüncenin önderi nasıl Al­lah’tan zindanı istediyse, oradan kurtulmayı da Allah’tan istemesi Vahyin temsilcisinden beklenen bir hareket olması gerekir. Ve işin gerçekleşmesi de böyle olmuştur. Onun amacının zindandan kurtul­maktan ziyade iftiradan kurtul­mak olduğunun kabulü kıssanın gidişatına en uygun yorumdur.