Hz Adem’in Yaradılış Kıssası

Kıssalar
Allahu Teala topraktan bir insan yaratıp ona ruhundan üfleyeceğini meleklerine haber verir. Ve yaratılışı tamamlanınca da meleklerden ona secde etmelerini isteyecektir. Meleklere: ‘Ben yeryüzünd...
EMOJİLE

Allahu Teala topraktan bir insan yaratıp ona ruhundan üfleyeceğini meleklerine haber verir. Ve yaratılışı tamamlanınca da meleklerden ona secde etmelerini isteyecektir. Meleklere: ‘Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım’ deyine, melekler: ‘Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz seni hamd ile teşbih ediyor ve takdis ediyoruz! dediler. Allah da: ‘Ben sizin bilmediğinizi bilirim’ dedi ve Adem’e isimlerin tümünü öğretti. Sonra onları meleklere yöneltip: ‘Haydi gerçekten doğrulardansanız şunların isimlerini bana söyleyin’ dedi. Melekler buna karşılık olarak: ‘Sen yücesin, bizim senin bize öğrettiğinden başka bir bilgimiz yoktur. Yüce ve hakim olan sensin dediler. Allah Adem’e isimleri meleklerin yanında haber vermesini istedi. Adem isimleri haber verince Allah: ‘Demedim mi ben göklerin ve yerlerin gaybını bilirim. Sizin açıkladığınızı da, gizlediğinizi de bilirim! dedi. (2)

Bundan sonra Allah meleklere Adem’e secde etmelerini emretti. Meleklerin hepsi secde ettiler. Ancak İblis secde etmedi, büyüklendi, yüz çevirdi ve kafirlerden oldu. Allah: ‘Ey İblis, sana ne oluyor da secde etmiyorsun, nedir bu hal? deyince, İblis: ‘Ben ondan daha üstünüm. Beni ateşten onu ise topraktan yarattın. Ben hiç o topraktan yarattığına secde eder miyim?’ dedi. (3) Bunun üzerine Allah: ‘Çık oradan. Artık sen lanetlendin. Ceza gününe kadar lanetim üzerindedir. Orada büyüklenip durmak sana düşmez, defol artık sen aşağılıklardansın’ buyurdu. İblis Allah’tan insanların yeniden diriltilecekleri kıyamet gününe kadar süre istedi. Allah da ona istediği süreyi verdiğini söyledi. (4) Bu aşamadan sonra İblis kendisine verilen sürede neler yapacağını anlatmaya başladı: ‘Beni azdırdığın için ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun üzerine pusu kuracağım. Sonra da onların önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından onlara sokulacağım. İhlaslı (samimi) kulların hariç onların hepsini senin yolundan ayıracağım. Onun soyunu buyruğum altına alacağım’ dedi. Allah İblis’in bu sözlerinin doğru olduğunu ve kendisinin de ancak doğruyu söylediğini belirterek, halis kullara karşı onun hiç bir gücü olmadığını ve "bu yolun korunmasını kendi üzerine aldığını söyler ve İblis’e ancak azgın kimselerin uyacağını ve sonunda onunla ve ona uyanlarla Cehennemi dolduracağını" söyler. (5) Ve İblis’e şöyle hitap eder: ‘Onlardan gücünün yettiğini sesinle (çığlığınla) yerinden oynat, atlıların ve yayalarınla haykırarak yürü, yaygara kopart, mallarında ve evlatlarında onlara ortak ol, onlara vaadlerde bulun -Ancak Şeytan aldatmadan başka bir şey va’detmez-. Gerçekten benim Mü’min kullarım üzerinde senin bir hakimiyetin olamaz. Rabbin vekil olarak yeter.’ (6)

Allah ile İblis arasındaki bu konuşmadan sonra Allah Adem’e İblis’in kendisi ve eşi için düşman olduğunu ve kendilerini cennetten çıkarmaya çalışacağını ve eğer cennetten çıkarsa yorulacağını söyler. Ve Allah Adem’e şöyle söyler: ‘Sen ve eşin cennette yerleşin, orada dilediğiniz gibi bol bol yiyin için. Burada acıkmak ve açıkta kalmak yoktur. Susamak ve güneşten etkilenmek de yoktur. Yalnız şu ağaca yaklaşmayın. Eğer bu ağaca yaklaşırsanız zalimlerden olursunuz.’ (7)

İblis lanetlenip de Adem ve eşi de cennete yerleştirildikten sonra İblis Adem ve eşini cennetten çıkarmak için fırsatlar kollamaya başlar. Ve onlardan çirkin yerlerini kendilerine göstermek için Adem ve eşine fısıldayarak: ‘Rabbinizin sizi bu ağaçtan men etmesinin sebebi sadece sizin melek olmanız/yok olmayacak bir hakimiyete sahip olmanız ve ebedi olarak yaşamanıza engel olmak içindir. Yemin ediyorum, tek amacım size öğüt vermek (iyiliğinizi istemektir’ dedi. Bunun üzerine Adem ve eşi yasak ağaçtan yediler ve ağaçtan yiyince de çirkin yerleri kendilerine gözüktü. Üstlerini cennet yapraklarıyla örtmeye başladılar. (8)

Böylece İblis onları aldatarak aşağı sarkıttı (onları önceki mevkilerinden indirdi), ayaklarını kaydırdı ve içinde bulundukları cennetten çıkardı. Adem Rabbinin buyruğuna karşı geldi, yolunu şaşırdı. Allah onu azimli bulmadı. (9)

Allah: ‘Ben sizi o ağaçtan men etmedim mi? Şeytan sizin için apaçık bir düşmandır demedim mi?’ buyurdu. Adem ve eşi: ‘Rabbimiz biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz, bize merhamet etmezsen gerçekten ziyana uğrayanlardan oluruz’ dediler. Allah onların hepsine birden seslenerek: ‘Birbirinize düşman olarak inin, sizin için yeryüzünde bir süreye kadar kalıp geçinme vardır. Orada yaşayacak, orada ölecek ve yine oradan (diriltilip) çıkarılacaksınız’ buyurdu. (10)
Adem Rabbinden birtakım kelimeler aldı. Allah’a tevbe etti. Allah da onun tevbesini kabul etti. Şüphesiz o tevbeyi çok kabul edendir ve çok bağışlayandır (et-Tevvabu’r-Rahim). (11)
Allahu Teala bu kıssanın anlatımını şu ifadelerle bitirir:

Artık benden bir hidayet geldiği zaman kim benim hidayetime tabi olursa o sapmaz ve sıkıntıya düşmez. ANCAK kim de beni anmaktan yüz çevirirse, onun için sıkıntılı bir geçim vardır. Ve kıyamet günü onu kör olarak kaldırırız. O Allah’ım ben daha önce gören biriyken şimdi niçin beni kör olarak hasrettin deyince, Allah: ‘Sana da bizim ayetlerimiz geldiğinde sen onları unutmuş ve görmezlikten gelmiştin. Bu böyledir, bugün de sen böyle unutulursun’ buyurur.