Sufi Müzikle Dünyanın Zirvesinde!

Yerli Müzik
Doğu’ya özgü Sufi müziğinin ilahi geleneğini çağdaş müziğin tınılarıyla incelikli bir şekilde harmanlayarak eski ile yeniyi, Doğu ile Batı’yı birleştiren Mercan Dede, müziğe bakışını ve ta...
EMOJİLE

Doğu’ya özgü Sufi müziğinin ilahi geleneğini çağdaş müziğin tınılarıyla incelikli bir şekilde harmanlayarak eski ile yeniyi, Doğu ile Batı’yı birleştiren Mercan Dede, müziğe bakışını ve tarzını Anadolu Ajansı’na anlattı.

Bosna-Hersek’te düzenlenen 14. Caz Festivali için Saraybosna‘ya gelen Mercan Dede (Arkın Allen), burada seyirciyle buluştu.

Bursa’da 1966 yılında doğan ve üniversite yıllarında imkansızlıklar yüzünden plastik su borusundan kendi yaptığı neyiyle başladığı müzik serüveninde dünyanın sayılı sanatçıları arasına girmeyi başaran Mercan Dede, Doğu ile Batı’nın, gelenekle modernizenin buluştuğu Saraybosna’nın icra ettiği müziğe çok benzediğini ifade ederek, "Bu kente ait bir film olsa, Mercan Dede müzikleri çok iyi anlatır burayı" dedi.

Mercan Dede, "müziğinde en çok neyi vurguladığı" sorusu üzerine, öncelikle hayatında her şeyden önce samimiyete önem veren biri olduğunu, samimi olmayan bir insanın dışarıya vereceği şey bulunmadığını vurguladı.

 

Kendisi için tasavvufun insanın kendi kendini keşfetme süreci olduğunu ifade eden Mercan Dede, Yunus Emre‘nin "İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir" dizelerinin çok önemli olduğunu belirterek şöyle konuştu:
"Tasavvuf, kendimizi bulma sürecinde bize bir ayna tutuyor. Sahneye çıktığımız zaman evvelden yaptığımız liste yok, önceden planladığımız bir şey yok. Batı’nın tasavvufla buluşması, tanışmasındaki en güçlü bağlantı bu samimiyettir. Mevlana’nın mesajı, ‘Kim olursan ol yine gel’ sözü ortadadır. Yani bir bölünmüşlük, ayrımcılık yok. Ancak Batılı düşünme tarzı, bölünmüşlük üzerinedir, ‘Doğu vardır, Batı vardır.’ Çünkü onlar dünyayı daha bir çizgi olarak görürler. Ancak Doğulu insanlar hayatı bir semazenin dönmesi gibi daire halinde görür. Tasavvufun herkesi kucaklaması, tüm insanlığı kucaklayan perspektifi çok önemli bir yerde duruyor. O yüzden müziğimiz, söylemek istediğimiz, tasavvufun bahsettiği kendimizi güzelleştirme süreci, yumuşaklık, hoşgörüdür."

Balkan coğrafyasının son 20 yılda çok acı yıllar yaşadığını, savaşlardan geçtiğini anlatan Mercan Dede, yüzyıllar boyunca bir arada yaşamış, evlenmiş, eserler üretmiş toplumun bölünmüşlük sürecinin en önemli nedeninin politika olduğunu savundu.

Mercan Dede, "Sadece kendinize ait bir müziği icra ederseniz, ayrım söz konusu olur. Kendilerine ait müziği de bir araya getirip insanlara sunduğunuz zaman, onun adı muhabbet oluyor. Müzikte onu yaratmaya çalışıyoruz" ifadesini kullandı.

ÇALIŞMALARINDA "SUYUN" ETKİSİ
Bir soru üzerine, çalışmalarında ve konserlerinde özellikle "suya" vurgu yapmasının gerekçesini anlatan Mercan Dede, "suyun bir arınma olduğunu ve bütün dinlerde de ibadetten önce suyla temizlenme halinin bulunduğunu" söyledi. "Suyun, arınmanın yanında bir değişim olduğunu, maddenin her haline hareket ettiğini kaydeden Mercan Dede, suyla birlikte yağmurun oluştuğunu, tabiata hayat geldiğini söyledi.

Mercan Dede, tasavvufun özünün de tekamül olduğuna işaret ederek, "Her şey değişim içerisinde, bu değişimi yakalayanlar, değişime vesile olanlar, tekamülün bir parçası olanlar, hayatın içerisine bir bahar mevsimini getiriyor" dedi.

Müziğin de geçmişle gelecek arasında bir bağlantı oluşturduğuna işaret eden Mercan Dede, sözlerine şöyle devam etti:
"Sadece geçmişte kalırsanız o zaman söyledikleriniz nostalji olarak kalır. Mevlana’nın söylediği gibi, ‘Düne ait olan dünde kaldı, yeni şeyler söylemek lazım.’ Sadece Batı’ya ait, sadece modern ve şu ana ait bir şey yaparsanız bu sefer de köklerinizden mahrum kalırsınız. Biz bunların ikisi arasındayız. Bizden evvelkiler bizim köklerimizdir. Belki biz ağacın kabuğuyuz, bizden sonraki jenerasyon onlar da ağacın dalları olacaktır, çiçek açacaklar ve meyve vereceklerdir. İşte o tekamülü hareket ettirmek lazım."

Uzun yıllar önce bir "dörtlemeyle" yola çıktığını ve önce "Ateş", ardından "Su", daha sonra da "Nefes" albümünü çıkardığını ifade eden Mercan Dede, "Daha sonra ‘Toprak’ albümünü yaptım. ‘Toprak’ı yapmaya başladığım müzik güzeldi, ancak dinlediğim zaman samimi gelmedi, bu nedenle o albümden vazgeçtim. Demek ki ‘Toprak’ için hazır değilmişiz. ‘Toprak yapmak için, toprak olmak lazım’ diyerek bu albümden vazgeçtim" dedi.

Mercan Dede, "Toprak" albümünden vazgeçtiği sırada, Mevlana’nın 800. vuslat yıl dönümü nedeniyle "800" albümünün kendisine hazırlatıldığını belirterek, bu albümünün dünya müziği listesinde uzun süre birinci olarak kaldığını, ancak bundaki başarının kendisinin değil Mevlana’nın olduğunu vurguladı.

MERCAN DEDE ANLAŞILDI MI?
Mercan Dede, kendisinin icra ettiği sanatın anlaşılıp anlaşılmadığı sorusunu da "Buldum denilenden uzak durmak lazım, arayanın yanında olmak lazım. Anladım diyen bir hali anlamış oluyor, anlamaya çalışma hali bir gelişim sürecini anlatıyor" diye yanıtladı.

İlk albümünü 15 yıl önce çıkardığı zaman yakın çevresindekilerin "Ney var, elektro saz var. Bu anlaşılmaz, beğenilmez, tutmaz" dediklerini ifade eden Mercan Dede, ancak bunun hiç de söylenen gibi olmadığını belirtti.

Çok konserler verdiklerine, çok değerli sanatçılarla sahne aldıklarına, yaptıkları albümlerin hem Türkiye hem de dünyada büyük ilgi gördüğüne işaret eden Mercan Dede, "Son üç albümün üçü de dünya müzik listelerinde birinci sıraya yükseldi. 800 albümü dünyada en iyi müzik albümü seçildi. Bunlar en azından insanların anlama sürecine katıldıklarını gösteriyor. Ama bir şekilde ‘Mercan Dede projelerini’ destekleyenler kadar eleştirenler de var, bunları da çok önemsiyorum. Öyle yorumlar var ki, bazen anlaşılmadığımı hissediyorum, ama kimseyi yargılamıyorum" dedi.