30 Mart seçimleri için bestelediği ‘Dombra’ şarkısıyla dikkat çeken Uğur Işılak, şarkıcı kimliğinden çok miting gibi geçen konserleri ve TV programlarında anlattığı siyasi düşüncüleriyle adından bahsettiriyor.Sabah’ta yer alan habere göre, partizan olmadığını ve inandığı dava adamının yanında durduğunu söyleyen Işılak; fazla siyasi olduğu yönündeki eleştirelere yanıt verdi ve 12. Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan’a olan sevgisini anlattı…
30 Mart seçimleri için yaptığınız ‘Dombra’ şarkısının rüzgarı hâlâ devam ediyor mu?
Evet, ‘Dombra’nın rüzgarı hâlâ devam ediyor. 30 Mart öncesinde başlayan çok ciddi bir konser programımız vardı, bu program sürüyor. Miting yapar gibi konserler yapıyoruz. Doğru yerde duran bir sanatkar olarak millet de bizim yanımızda duruyor.
ERDOĞAN’IN YAYINDAYIM
Halkın gözünde doğru yerde durduğunuzu mu düşünüyorsunuz?
Evet, kesinlikle. Konserlerimiz tıklım tıklım oluyor. Olay sadece ‘Dombra’da değil. Herkesin yamuk yaptığı bir dönemde, 17 Aralık operasyonları sırasında biz sağlam durduğumuz için bu halk bizim yanımızda… Ben bu duruşum sebebiyle içeride olmayı göze almış bir adamım. Necip Fazıl’ın çok güzel bir sözü vardır: ‘Beni Allah tutmuş, kim eder azat?’ İşte bu cümle benim hayat felsefemdir.
Aşırı siyasi olmakla suçlanıyorsunuz. Bu eleştirilerle ilgili neler düşünüyorsunuz?
Konserlerimizde hem şarkı söylüyor, hem de birkaç dakika siyasetle ilgili konuşmalar yapıyorum. Evet, ‘Dombra’ şarkısı ve birtakım söylemlerim sebebiyle bazıları beni siyasi olmakla eleştiriyor ama ben buna katılmıyorum. Bizim literatürümüzde halka hakikati anlatmak ve kötülüklerden men etmek vardır. Sorumlu insan bu ilkeyle yaşar. Ben çocukluğumdan beri bu yapı içinde oldum ve sanatımı da böyle icra ettim. Benim için hakikatin yanında yer alan, hakkı haykıran kişi de Recep Tayyip Erdoğan’dır. Bu nedenle de onun yanındayım. Ben hayatımın hiçbir döneminde partizan olmadım. Partiye kutsiyet yüklemek kişinin cehaletindendir. ‘Bir partiye oy verdiysen, ölene kadar o partiye destek olursun’ diye bir kaide mi var? İnsanlar ve partiler kalıcı değildir. Ben inandığım davanın ve dava adamının yanındayım.
SİYASETE GİRME DERDİM YOK
Peki, Recep Tayyip Erdoğan’a olan sempatiniz ne zaman başladı?
1994’ten, belediye başkanı olduğu dönemden beri kendisini takip ediyorum. O zamanlar 20’li yaşlarımdaydım. Bir konser programında ayaküstü görüşmüştük. Daha sonra AK Parti 2002 yılında ‘Haydi Anadolu’ adlı eserimi kullandı. O dönem birbirimizi tanıma ve uzun uzun sohbet etme imkanı bulmuştuk, sonrasında mitinglerde, sohbetlerde ve konserlerde de görüşmeye devam ettik.
Söylemlerinizin ve siyasi düşüncenizin, sanatçı kimliğinizin önüne geçtiğini düşünüyor musunuz?
Hayır, ben davamı müzikle icra eden, özgün bir sanatçıyım. Yaptığım müzik bunu gerektiriyor. Bu süreçte de üç önemli eser yaptım ama gündem o kadar yoğundu ki, siyasetle ilgili söylemlerimiz daha çok dikkat çekti. Siyasi düşüncem sanatımın önüne geçmiyor, aksine sanatımı besliyor. Ben sanatçı olarak 27 senedir bu memleketin ekmeğini yiyorum. Bu memleket için iki kelam etmeyecek miyim, mücadele etmeyecek miyim? Bu millete layık olan liderin yanında yer almayacak mıyım? Ben bu memlekete olan vefa borcumu bu şekilde ödüyorum.
Siyasete girme planınız var mı peki?
Eğer bir ihtiyaç olursa, bir boşluğu dolduracaksam olabilir ama siyasetle ilgili herhangi bir ihtirasım yok.
TAYYİP ERDOĞAN BU ÜLKE İÇİN BÜYÜK ŞANSTIR
‘Sanatçı muhalif olmalı’ derler…
Evet doğru, ben de muhalifim. Erdoğan’ın 12 yıldan beri dokuz seçim kazanmasının sebebi; birçok şeye hâlâ muhalif olmasıdır.
Sizin gözünüzde Erdoğan nasıl bir lider?
Çok lider gördüm ama Erdoğan hepsinden farklı. Bazıları söyledikleriyle gözünüze girer, bazıları da ifade etmedikleriyle. Ben kendisinin ifade etmediklerinin, söylediklerinden daha fazla olduğunu düşünüyorum. Beni asıl yakalayan da sustuklarıdır. Dertli bir adam; Gazze’de ve Suriye’de olanlara içimiz yanıyor, o bizden 10 kat daha fazla üzülüyor. Erdoğan bu ülke için büyük bir şanstır.
POPÜLERLİK TELAŞI İÇİNDE OLMADIM
Popüler olmak sizin için ne ifade ediyor?
Dünyada en güzel şey sıradanlık. Sanatınızı ne kadar doğal yapabiliyorsanız; o kadar makbul olur. Ben hiçbir şeyi popüler olmak adına yapmadım, hiçbir zaman popülerlik telaşı içinde olmadım. Popülerlik; basit, ucuz ve ölümü unutan insanların işidir. Ne kadar popüler olursan ol, bir gün sen de öleceksin. Hakikat böyleyken, kime bu kibir?