Murat Ülker’den Mavi Senfoni’ye Beste Siparişi

Yerli Müzik
Özel hayatına, resim tutkusuna ve yaşama dair ilk kez konuşmaya karar verdiğinde, Murat Ülker ile bir söyleşi yapmak için İstanbul’un Anadolu Yakası’ndaki şirket merkezine gitmiş ve duvarl...
EMOJİLE

Özel hayatına, resim tutkusuna ve yaşama dair ilk kez konuşmaya karar verdiğinde, Murat Ülker ile bir söyleşi yapmak için İstanbul’un Anadolu Yakası’ndaki şirket merkezine gitmiş ve duvarlarda asılı olan Doğançay eserlerinin çokluğu dikkatimi çekmişti.
Hatırlarsanız Murat Ülker, geçen yıl Doğançay’ın Mavi Senfoni isimli eserini 2.2 milyon lira ödeyerek satın alınca büyük yankı uyandırmıştı.
İşte şimdi çok ilginç bir gelişme daha olduğunu öğrendim. İstanbul Modern Sanat Müzesi mayıs ayında sanatçının 50 yıllık çalışmalarından oluşan ‘Kent Duvarlarının Yarım Yüzyılı: Burhan Doğançay Retrospektifi’ sergisine hazırlanıyor.
Bu sergi, Yıldız Holding’in yani Murat Ülker’in sponsorluğuyla hayata geçiyor ve sergide büyük bir sürpriz sanatseverleri bekliyor.
Ülker’in ciddi parasal desteğiyle, Doğançay sergisiyle ilk kez bir sanat eserine beste siparişi verilmiş. Mavi Senfoni için, Los Angeles Times gazetesi tarafından, ‘Modern müzikle bağlantısını koparmadan egzotik kalabilen nadir bir besteci" olarak nitelendirilen ünlü besteci ve piyanist Kamran İnce beste yapıyor. Eserin icrasını ise ünlü piyanist Hüseyin Şermet seslendirecek. 23 Mayıs’ta sanatseverlerle buluşacak olan sergiyi görmeye gelenler bu özel besteyi de dinleme fırsatı bulacaklar.
1964’lerden itibaren aralarında New York’un MOMA’sı, Metropolitan, Guggenheim, Washinton’da National Gallery of Art gibi dünyanın önemli müzelerine eserleri kabul edilen sanatçı Burhan Doğançay’a Murat Ülker öylesine hayran ki, bir sohbetimizde bana şunu anlatmıştı: "Bazı yönetim kurulu toplantıları için New York’a gittiğimde, öğlen yemeğini yönetim kurulu ile yemek yerine kaçıp Burhan Doğançay ile yemeyi tercih ediyorum. İnsan olarak çok sevdiğim birisi."
Bu arada geçen akşam müzede katıldığım akşam yemeğinde Şef Küratör Levent Çalıkoğlu ile sohbet ederken, dünyanın önemli müzelerinde ve koleksiyonerlerindeki Doğançay eserlerinin İstanbul’a getirildiğini öğrendim.

Sabah