Loreena McKennitt Geliyor

Yerli Müzik
Türk müzikseverlerin en son 13 yıl önce canlı olarak dinleme şansı bulduğu Loreena McKennitt, Türkiye’deki binlerce hayranının özlemine son verecek. Cemil Topuzlu Açık Hava Sahnesi, 13 Haziran&#...
EMOJİLE

Türk müzikseverlerin en son 13 yıl önce canlı olarak dinleme şansı bulduğu Loreena McKennitt, Türkiye’deki binlerce hayranının özlemine son verecek. Cemil Topuzlu Açık Hava Sahnesi, 13 Haziran’da bu büyük sanatçıyı ağırlayacak.  
 
Eklektik Kelt müziğine yerel sesler katan McKennitt, müziğiyle dünyayı dolaşıyor ve her fırsatta yeni keşifler yapıyor. 2007 yılında yayınladığı ‘An Ancient Muse’ albümünde ‘Kâtibim’ şarkısının müziğine de yer veren ve dinleyenleri yolu, Türkiye topraklarından geçen tarihsel bir yolculuğa çıkaran sanatçının konseri, şüphesiz unutulmayacak bir deneyim olacak. Her fırsatta Türkiye ve Türklere olan sevgisini dile getiren ve son olarak Toronto’daki Kültürlerarası Diyalog Merkezi’nin gerçekleştirdiği gecede Türk gönüllülere, "Beni de sizden biri kabul edin." diyerek destek veren sanatçı ile konser öncesi internet üzerinden söyleştik. Ona ilham olan duygulardan Türkiye sevgisine, yeni projelerine kadar birçok merak edileni konuştuk.

Müziklerinizin oluşma sürecinde size kılavuzluk eden ve ilham veren ne?

Beni en çok etkileyen şey kitaplar. Bir kitap okumaya başladığımda o dünyanın içine öyle giriyorum ki aklımda o dünyayı herkesle paylaşacak müzikler doğuyor. Romanlar, hikâyeler, özellikle tarih… Yaşanmış hikâyeler beni büyülüyor. Dublin’de dinlediğim bir sokak kızının hikâyesi ilham veriyor; kimi zaman da kışın üşüyen sokak çocukları… Gittiğim şehirlerin tarihinden de çok etkileniyorum.

Kelt müziğine olan aşkınız nereden geliyor?

Geleneksel müzikleri ilk keşfettiğimde arkasındaki kökleri öğrenmek bana çok cazip geldi. Kelt müziğinde beni bu dünyadan alıp götüren bir güç var. Bu gücü İstanbul’da da hissettim. 13 yıl önce İstanbul Caz Festivali’nde sahneye çıktığımda İstanbul beni o kadar etkilemişti ki… Aynı şekilde Kelt müziğinin de beni saran bir etkisi var.

Çok seyahat ediyor ve farklı kültürleri müziğinize yansıtıyorsunuz. Ama kendinize has tarzınız asla kaybolmuyor. Bu kadar etkileşim içinde tarzınızı korumayı nasıl başarıyorsunuz?

1991 yılında Venedik’te Kelt soylarının el sanatları sergisini ziyaret etmiştim. Kelt müziğinin sadece İrlanda, Britanya, Galler ve İskoçya müzikleri olmadığını, Kelt soyunun Çin’e kadar uzandığını, hatta Anadolu topraklarında da olduğunu öğrendim. Bu beni çok heyecanlandırdı ve peşine düşmeye başladım. Ama asla bir akademisyen ya da araştırmacı değilim. Sadece bu müzikleri kendi izlenimlerime göre Doğu etkileriyle birleştiriyorum. Bu yüzden müziğimin özü kaybolmuyor.

Şarkılarınız, edebî kalitesi yüksek sözleriyle dikkat çekiyor. Edebiyatla ilginiz ne ölçüde?

Daha çok tarih kitapları okuyorum. Özellikle eski yaşantıları, aşkları, savaşları okuyorum. Bu hikâyeleri okuduğumda dünyanın şimdiden ibaret olmadığını görüyorum. Bilmediğimiz o kadar çok sır var ki. Bunları öğrenmeye ömrüm yetmeyecek, gerçek sır diğer tarafta.

Müziğinizde en çok hissedilen iki şey huzur ve dinginlik. Karakter olarak da dingin bir insan mısınız?

Benim bir de yönetici kimliğim var. Projelerimi yönettiğim için hayata daha girişken sarılmak zorunda olan güçlü bir kadın… Her zaman dingin ve sakin olsaydım, başarılı olamazdım.

Türkiye’ye özel ilginizin olduğunu biliyoruz. Bu ilgi nasıl başladı? Bundan sonraki albümlerinizde de Türkiye’den izler görebilecek miyiz?

Kelt köklerinin Orta ve Doğu Avrupa’ya kadar uzandığını öğrenince çok merak duymaya başladım. Anadolu toprakları beni çağırıyordu. Türkiye’de o kadar çok yer gezdim ki. Efes’ten Konya’ya kadar birçok güzelliklerinizi gördüm. Ankara ve Konya arasında ziyaret ettiğim Kervansaray’ı unutamıyorum. Son stüdyo albümüm Ancient Muse’da Kervansaray adında bir şarkım var. Sanırım duygumu o şarkıda daha iyi anlatıyorum. İstanbul’daki farklılıkları ve bu farklılıklara olan hoşgörüsüyle II. Mehmet dönemini öğrenmeye çalıştım. Fatih Sultan Mehmet’ten ne kadar etkilendiğimi anlatamam. Yepyeni projelerimle İstanbul’u anlatmaya devam edeceğim.

Loreena McKennitt, şu anda kendini müzikal anlamda nerede görüyor? Hayal ettiklerini yaptı mı? Geleceğe dair planları neler?

Kendimi herhangi bir yerde görmek, büyük bir zaaf olur. Hiç tanımadığımız ve çok güzel işler başaran o kadar çok insan var ki. İnsanlar yaptıklarınızın çok harika olduğunu düşünebiliyorlar. Kötü işler yapıyorum demiyorum. Mütevazı görüntüsü arkasına saklanmış bir kendini beğenmişliği sevmiyorum, ama benim derdim şarkı söylemek. Yeni projeler arasında Kanadalı bir yapımcının Osmanlı’yı anlatan film projesi var. Filmin müziklerini yapan kişi ben olacağım ve bu, bana çok heyecan veriyor.

13 yıl aradan sonra Türkiye’ye konser için geliyorsunuz. Hayranlarınızı neden bu kadar beklettiniz? İstanbul konserinde izleyenleri ne gibi sürprizler bekliyor?

1998’de sevdiğim insanı bir yelken kazasında denizde kaybettim. Uzun zaman şarkılardan uzak kaldım, albüm yapmadım. Nişanlım ölmeden önce hazırladığım albüm 1999’da yayınlandı, bir sonraki albümüm için 2005’te stüdyoya girdim. 2006’da yayınlanan albümümden beri güzel şarkılar ortaya çıkarmaya çalışıyorum. 13 Haziran’da İKSV ve Pasion Turca beni İstanbul’da ağırlıyor. İstanbul’da Açıkhava’da şarkılarımı söylüyor olacağım. 
 
www.zaman.com.tr