Kıraç Son Albümünü Anlattı

Yerli Müzik
Kıraç‘ın yeni albümünde, Aşık Veysel‘den "Sazım Ben Gidersem", İzzet Altınmeşe‘den "Mecnunum Leyla" ile "Karakaş Gözlerin Elmas", "Uyan Sunam Uyan&...
EMOJİLE

Kıraç‘ın yeni albümünde, Aşık Veysel‘den "Sazım Ben Gidersem", İzzet Altınmeşe‘den "Mecnunum Leyla" ile "Karakaş Gözlerin Elmas", "Uyan Sunam Uyan", "Erzurum’dan Çevirdiler Yolumu" ve "Cemilem" gibi türküler yer alıyor. Kıraç son albümü Yolcu’yu Zaman gazetesinden Murat Tokay’a anlattı.

Albümleri ve dizi müzikleri ile geniş kitlelere mal olmuş, sevilmiş bir sanatçı Kıraç. Bu ayın sonunda tamamı türkülerden oluşan bir albümle dinleyici karşısına çıkıyor.

Yolcu adını taşıyan yeni albümünde "Karakaş Gözlerin Elmas", "Erzurum’dan Çevirdiler Yolumu", "Cemilem" gibi türküler var. Kıraç, albümle ilgili olarak, "Türkülere folklorik bir elbise muamelesi yapılmasını istemiyorum. Yolcu, Kıraç tarzı rock bir albüm. Kalfalıktan yukarı çıktığım bir çalışma." diyor.

Yeni albümünüz Yolcu, bu ayın sonunda dinleyiciyle buluşacak. Albümün isminin Yolcu olmasının hikâyesini dinleyebilir miyiz?

Birçok ozan gibi ben de kendimi hep yolcu hissediyorum. Önceki albümlerimden birinin adı da Benim Yolum’du. Orada da bir şeyler söylemeye çalışmıştım. Onlar demiştim, bu yoldan geçtiler. Bir ışık için mücadele ettiler. ‘Onlar kim?’ derseniz. Onlar, düşünen beyinler. Tabii bu düşünen beyinlerin en başına sanatçıları, ozanlarımızı koymak zorundayız. Pir Sultan’dan, Âşık Veysel’den Cem Karaca’ya varana kadar… Biraz ukalalık ederek onların içine kendimi koymaya çalışıyorum. Çünkü kendimi orada görmek istiyorum.

Peki bu yolcunun muradı nedir?

Bu yolcunun muradı, günümüz dünyasında entelektüel deyimle pek ütopya kalıyor. Ama şöyle ifade edeyim: Ülkesindeki ve dünyadaki insanların birbirlerini gerçekten kardeşçe sevdikleri, kültürlerine bağlı, geçmişin değerlerinin farkında, karşıt görüşlere saygılı, estetik düzeyi yüksek kimlikli bireylerin oluşturduğu bir toplum özlemi…

Kıraç, bir müzisyen olarak yolculuğunu sürdürüyor. Bu yolculukta yanında ne taşıyor?

Ben hep Anadolu ozanlarına baktım. Kıraç’ı Kıraç yapan, o ozanlardır. Bu yolculukta da hep yanımdadırlar. Sözleri, davranışları, duyguları ile.

Bu yolda şöhret, şan, para gibi duraklar da var. Bu duraklar sizi nasıl etkiledi?

Para, şöhret, maddi güç insanı gerçekten şımartır. Zordur taşıyabilmek. Çok küçük görmemek lazım. Yolunu şaşıran, sapıtan bir sürü insan vardır. Benim de dengemi kaybettiğim zamanlar olmuştur. Ama sık sık aynanın karşısına geçer, kendimi sorgular, muhasebe ederim. Çünkü insan ruhu nankördür.

Yolcu, bir halk müziği albümü…

Bir önceki albüm Garbiyeli de türkülerden oluşuyordu ama o biraz akademikti. Bir denemeydi. O albümdeki parçaların, yumuşak dinleti tarzı taşıyan tamamen fantastik bir atmosferi vardı. Hikaye anlatması ön plandaydı. Tek gitar kullanmıştım. Bu ise normal bir Kıraç albümü. Ben türkü söylerim, kendi şarkılarımı söylerim, pop rock yaparım, yani belli başlı bir müzik türüm yoktur, söyleyiş tarzım vardır, ifade tarzım…

İlk albümlerimde halk şarkılarını hiç eksik etmedim. Ama albümün tamamının türkülerden oluşmasının nedeni kendi şarkılarımla örtüşmemesi. 7-8 parçam vardı. Ama ‘Endamın Yeter’ gibi şarkılardı bunlar. Bu türkülerle örtüşmediği için onları daha sonraya bıraktım.

Albümünüzdeki türküleri seçerken nelere dikkat ettiniz?

Çok söylemiş olmama dikkat ettim. Çünkü türküler, söylendikçe oturan müzik parçalarıdır. Türküyü söyledikçe yaşar, hissedersiniz. Yolcu, Kıraç tarzı rock bir albüm, bayağı sert de sayılabilir. Düzenlemeleri çok gelişkindir. Benim kalfalıktan daha yukarı çıktığım bir albüm olduğunu düşünüyorum. Türküler, öyle gitarla tak diye söylenecek bir şey değildir.

Türkü deyince hemen akla bağlama gelir…

Evet. Bağlama tek seslidir. Benim yaptığım tarzda yani çok sesliye dönme aşamasında çok ciddi bir emek var. Aynı zamanda tehlikeli de… Türkünün anlatmak istediği bir ruhu, bir özü vardır, siz yaptığınızla bu özü bozabilirsiniz de… O ruhun kaybolmaması için çok çalıştım.

Sizi pop rock parçalarınızla halk tanıdı. Türkülerle yakınlığınız nereden geliyor?

Benim türkülerle mazim doğmadan önce başlamıştır. Garbiyeli albümünde söylediklerim anne karnında duyduğum türkülerdir.

Türkü söylenen bir ailede büyüdünüz o zaman…

Babam öğretmen, bağlama çalardı, türkü söylerdi. Halk müziği ve folklor konusunda tanıdığım en uzman adamlardan biridir.

Türküleri gençlere sevdirme gibi bir misyon da biçiyor musunuz kendinize?

Tabii ki. Gençlerin Pir Sultan Abdal’ın söylediği sözlerin şu an yaşanabilir olduğunu algılamalarını istiyorum. Türkülere folklorik bir elbise muamelesi yapılmasına gönlüm razı gelmiyor. Türküler otantik bir bölgeye hapsedilsin istemiyorum. Günümüzde İstanbul’da da, New York’ta da türkülerin yaşayabileceğini ispatlamak zorundayım ben. Benim görevlerimden biri budur. İnsanların türkülerle dünyaya, evrensel ve aydınlık bakabileceklerini göstermek istiyorum. Onun için türküleri yeniden yorumluyorum. Modern bir formatta yeniden sunuyorum. Bunlar benim için çok önemli şeyler.

Bir önceki türkü albümüne dinleyici tepkisi nasıldı?

Kimseden kötü eleştiri gelmedi. Çok beğendiler. Sesim ön plandaydı. İnsanlar arabalarında yolculuk esnasında bebeklerini uyuturken de dinlediler. Biz de bebeğimizi o albümle uyutuyoruz. Dinlendirici yapısı da var.

***

Bebeğimin altını bile değiştirebiliyorum

Biraz da Iraz Elif’ten bahsedelim…

Iraz bebek, tam altı aylık.

Baba olmak, hayatınızı nasıl değiştirdi?

Babalığı konuşmak, askerliği konuşmaktan daha keyifli. Babalık, kesinlikle evlat sahibi olunmadan anlaşılacak bir şey değilmiş. Ne kadar tahmin etseniz de yakınından bile geçmiyorsunuz. Ben ilk doğum anında kendimi Amerikan ordusuyla tek başıma savaşabilecek kadar güçlü hissettim.

Sonra?…

Çocukla birlikte daha düzenli yaşamak zorunda kalıyorsunuz. Ayrıca eski babalar gibi değiliz. Eskiden babalar uzaktan severlerdi. Öyle bir kültürün evlatlarıyız, ama ben süt vermek dışında bebeğin her şeyiyle ilgileniyorum. Altını temizlemek dahil. Bundan büyük keyif alıyorum. Bunun büyük bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Günlerimiz ona bakmak, büyümesini seyretmekle geçiyor. Zaman durabilir, sonsuza kadar kızımla yaşayabilirim.

Ne güzel…

Aşırı sevgiden dolayı kötü bir şey olur mu diye de endişeleniyorum. Bir şeyi aşırı sevmek pek hoş karşılanmaz diye düşünüyorum. Çocuk, büyük bir armağan. Her şeyin gerçek sahibi unutulmamalı. Kurban Bayramı yaklaşıyor. Hz. İbrahim’in evladını bile kesmeye yeltenmesinin ardındaki gerçeği düşünüyorum, irkiliyorum. Allah, bu duygunun her daim sıcak tutulmasını istediği için her yıl kurban kesiyoruz.

Iraz bebeğe ninni söylüyor musunuz?

ilk günlerde ninni söylemekte çok kötüydüm. Şunu gördüm ki; bebekler komik ve eğlenceli seslerden çok hoşlanıyor. Ben ciddiye alıyorum şarkı söylüyorum. Bir işe yaramadı. Ayşe Hanım daha başarılı. Şarkıcıyız diye anında ninni söyleyemiyoruz.