Hem ağlatan hem güldüren Müslüman Cazcı

Yabancı Müzik
Amerikalı Müslüman caz piyansti Ahmed Cemal (Ahmad Jamal), üçüncü kez Ramazan’da caz konserlerine katıldı. Üç yaşından beri piyano çalan sanatçı, "Beni dinlerseniz zaman zaman ağlamanıza, z...
EMOJİLE

Amerikalı Müslüman caz piyansti Ahmed Cemal (Ahmad Jamal), üçüncü kez Ramazan’da caz konserlerine katıldı. Üç yaşından beri piyano çalan sanatçı, "Beni dinlerseniz zaman zaman ağlamanıza, zaman zaman da gülmenize sebep olduğumu göreceksiniz." diyor.

Cazın önemli isimlerinden Amerikalı caz piyanisti Ahmed Cemal (Ahmad Jamal) 82 yaşında ve halen ilk günkü heyecanıyla piyanonun başına oturuyor. Müslüman cazcı Cemal, ‘Ramazan’da Caz’ etkinliği kapsamında 19 Temmuz’da Santralistanbul’da bir konser verdi. Üç yıldır Ramazan’ı İstanbul’da karşılayan Ahmed Cemal ile konserden hemen önce bir araya geldik.

Cazın dünya genelindeki durumunu düşünecek olursak, gelecekte gençlerin bu müzik türüyle nasıl bir bağları olacak?

Amerika’da ortaya çıkmış iki müzik türü var. Bunlardan biri de insanların caz dediği klasik Amerikan müziği. Ben kendimi caz müzisyeni olarak görmüyorum, cazın önemli isimlerinden hiçbiri kendini böyle görmüyor. Klasik Amerikan müziği, diğer müzik türleri her ne kadar dünya gençliğini çok hızlı etkilese de, varlığını korumaya devam edecek. İnsanların yanlış anladığı bir nokta var, o da bizim yeni bir şeyler yaptığımızı düşünmeleri. Hayır, biz yeni bir şey yapmıyoruz, biz sadece klasik Amerikan müziğinin zenginliklerini keşfediyoruz. Bizim de keşfettiğimiz insanların caz diye isimlendirdikleri müzik.

Müziğinizde arabesk esintiler de var, Hindistan ezgileri de. Çok yönlü olmanın besteci ve icracı kimliğinize nasıl katkıları oluyor?

Çok yönlü olmak tabii ki tek yönlü olmaktan çok daha iyi. Ne kadar gerçek ve derin bilgiye sahipseniz o kadar iyisiniz.

İlham ve doğaçlama arasında nasıl bir fark var? Müzik yaparken hangisini tercih ediyorsunuz?

İkisi de ilhamla oluyor aslında. Bütün müzikler, şiirler, felsefe ya da ilaçlar ilhamdan türer. Her şeyin kaynağı keşfetmektir. Bu açıdan baktığım için ikisini farklı şeyler olarak görmüyorum.

Kendinizi "sözsüz bir hikâye anlatıcısı" olarak görüyorsunuz. İnsanlara ne tür hikâyeler anlatıyorsunuz?

Geniş bir repertuarım var. Üç yaşımdan beri piyano çalıyorum ve çok erken yaşlardan beri edindiğim geniş bir müzik bilgisine sahibim. Beni dinlerseniz zaman zaman ağlamanıza, zaman zaman da gülmenize sebep olduğumu göreceksiniz. Hayat da böyle değil midir, bazen gülersiniz, bazen ağlarsınız. Bütün müzisyenler bu müzikal kampüsün birer üyesidir. Van Gogh resim yapar, Picasso da… Biz de müzikal hikâyeler resmediyoruz. Ne kadar yaşarsak müzikal olarak anlatacak o kadar hikâyemiz olacak.

Peki, sizce enstrümantal müziğin evrensel müziğe katkıları neler?

Enstrümantal müzik çok önemli. Müzikal anlamda ondan daha da eski olan insan sesi var. Fakat yine de, insan sesini dengelediği için en önemlisi enstrümantal müzik. İnsanoğluna sunulmuş iki hediye gibi insan sesi ve enstrümanlar.

"Müzikal dinamikler insan dinamikleridir" demişsiniz vaktiyle. Bunu biraz açabilir misiniz?

Müziğin kendi içinde dinamikleri var, largo, dargio, allegretto gibi. Bu dinamikler olmadan müzik olmaz. Bazen çok güçlü, bazen de yumuşak ve naif ifadelere ihtiyaç duyarsınız. Müzik bu açıdan insanla paralellik taşır: İkisinde de benzer dinamikler vardır.

"Ramazan’da Caz" konseptini nasıl değerlendiriyorsunuz?

"Ramazan’da Caz" için üçüncü gelişim. Kültürel olarak çok zengin bir şehir burası. Kariyerimdeki en farklı ve hatırda kalıcı etkinlik bence. Çünkü bu etkinliğin İstanbul’a, Türkiye’ye ve dünyaya kültürel olarak çok büyük katkıları olacağını düşünüyorum. Dünyaya diyorum çünkü bu yapılan iş İstanbul’la sınırlı kalmayacak, bütün iyi işlerin evrende giderek büyüyen bir yankısı olur.

İstanbul’un İslam dininde önemli bir yeri var. Ramazan’ın ilk gününde olmaktan dolayı neler hissediyorsunuz?

Ben bir dünya gezginiyim, ama Ramazan’ı her yıl evimde geçiririm ve Ramazan’da seyahat etmem. O sebeple konserimi arife günü vermeyi tercih ettim. İstanbul’a ilk gelişim bir Kurban Bayramı’na denk gelmişti, şimdi de Ramazan’a. Bu kutlu ayda ve bundan önce burada bulunduğum kutlu günlerde ruhsal ve fiziksel olarak çok hoş deneyimlerim oldu.

Zaman