Sulukule’nin Protest Hiphopçıları

Sanatçılar
Haber: Zuhal Erkek Fotoğraf: Gizem Gül Sulukule’nin isyankar hip hopçıları Tahribat-ı isyan. İsimlerinden anlaşıldığı gibi kentsel dönüşümün protest çocukları onlar. İsyanlarını müzikleriyle dil...
EMOJİLE

Haber: Zuhal Erkek

Fotoğraf: Gizem Gül

Sulukule’nin isyankar hip hopçıları Tahribat-ı isyan. İsimlerinden anlaşıldığı gibi kentsel dönüşümün protest çocukları onlar. İsyanlarını müzikleriyle dillendirmekte pek de haksız sayılmazlar aslında… “Mahallemiz yıkılıyor abla, nasıl susalım” diyorlar isyankar tavırlarıyla. Kentsel dönüşüme müzikleriyle başkaldırmışlar. Hip hop ile protesto etmişler bu dönüşümü. Bizlerde Sulukule’nin bu isyankar grubun üyeleri  Asil Koç, Burak Kaçar, Veysi Özdemir  ile hip hop müziğini ve Sulukule’de kentsel dönüşümü ve bu dönüşümde çocuk olmayı konuştuk.

Koca koca inşaat kamyonları, kepçeler geçiyor çocukların oyun alanlarının ortasından. Sulukule çocuğu oldukça sakin davranıyor, oyununu bozan bu sarı kepçeye. Yapacak bir şeyleri yok. Giden sarı canavarın ardından öfkeyle bakıp, lastiğin sildiği “sek sek” çizgilerini tekrar çiziyor. Aramaya başlıyoruz Sulukule Sanat Atölye’sini. Çabuk buluyoruz, kolay yerde, zaten kime sorsanız gösteriyorlar. Burak ve Asil ile Sulukule Çocuk Sanat Atölye’sinin önünde buluşuyoruz. Atölyenin önünde, grubun bir diğer solisti Veysi’yi beklemeye başlıyoruz. Veysi, bizi 15 dakika beklettikten sonra nihayet geliyor. İnşaat çalışmalarında yolları kapatmışlar, oda yolu uzatmak zorunda kaldığı için geciktiğini söylüyor.

Kendilerini anlatmaya başlıyorlar bize. Sahne adı Zenci olanın ismi Burak, aslen Vanlı. Zeytinburnu’nda oturuyor. Asil ise doğma büyüme Sulukule’li.  Veysi  ise Adana’lı, oda Fatih’te oturuyor. Tesadüf eseri tanışmışlar. Hepsini birleştiren şey hip hopa duydukları ilgileri. Zamanla birlikte söz yazıp, söylemeye başlamışlar. Daha sonra Funda ablaları ile tanışmışlar ve böyle başlamış Sulukule Çocuk Sanat Atölyesi serüvenleri. Funda (Oral) ablalarından bahsederken  “O da bizim gibi kentsel dönüşüme karşı bir isyancı, bizden tek farkı rap yapmaması” diyorlar. Bu taşındıkları 2. atölyeymiş. İlk atölyeleri yıkılmış ama onlar isyanlarından hiçbir zaman vazgeçmemişler.  “Burayı da yıkarsalar dersleri sokakta vereceğiz” deyip, bu işte kararlı olduklarını gösteriyorlar.

Grubun adı neden Tahribat-ı İsyan diye sorduğumda.  Bir çok isim araştırdıklarını söylüyorlar. Şükrü abilerine (prodüktörleri) danıştıklarında size özgün bir şey olsun tavsiyesi alıyorlar. “Birilerini taklit etmek istemedik. Birilerine özenip sözler yazmaya ihtiyacımız yok bizim. Baktık yaşadığımız yer yıkılıyor, çocukluğumuzun sokakları elimizden alınıyor bizde Tahribat-ı İsyan koyduk.“ diyorlar.
İlk zamanlar yaptıkları müzik çok tepki almış. Hatta Zenci (Burak) “annem giyinişimden dolayı yan yana yürümüyordu benimle” diyor gülerek.  “Ama zamanla alıştılar” diyor muzip bir bakışla. Özellikle Taksim’de verdikleri konserden sonra aileleri daha çok kabullenmiş yaptıkları müzikleri.

SULUKULE ARTIK RAP MÜZİĞİYLE ANILMALI
Neden rap dediğimde, "duygularımızı dökebildiğimiz tek protest bu müzik" diyorlar. Kendi sıkıntılarını, toplumsal sorunları hepsini ifade ettikleri rap olduğunu belirtiyorlar.  Popçu veya arabeskçi olsaydık bu şarkıları yapamazdık diyorlar, yazdıkları sözlerin o müzik türlerine uyarlanamayacağını düşündükleri için evrensel müzik olan rapi bunun için seçtiklerini söylüyorlar. Rap müziğini de tercih etmelerindeki bir başka sebep ise Sulukule denince akla gelen önyargılar.  Sulukeli’yi artık uyuşturucu, kavga, çete, bıçaklama olaylarıyla anılmasını istemiyorlar. “Sulukule rapçileriyle anılmalı” diyorlar.

Müzik eğitimlerinden konuşuyoruz. Burak, meslek lisesi muhasebe bölüm öğrencisi ama konservatuar okumak istemiyor,  psikoloji okumaktan yana. Konservatuarda verilen eğitimi beğenmiyor. Yaptığı müziğin “en baba” müzik olduğunu belirtiyor. Asil ise Burak’ın bu fikrine karşı, “konservatuar şart” diyor. Nakarat çıkarırken, beste yaparken okulda aldığı eğitimin önemli katkı sağlayacağına inanıyor. Üniversiteyi sadece konservatuar eğitimi almak için okuyacağını söylüyor. Yoksa üniversite okumak için okumaya karşı Asil. Ona göre sadece üniversite okumak için okumak sistem köleliğinden başka bir şey değil.  Açıktan liseyi bitiremediği için üniversite okuyup, okuyamayacağından pek de emin değil zaten. Üçü de eğitim istiyor ama öncelikleri stüdyo kurmak.  Okul harçlıklarını biriktirerek stüdyoda kayıt yapmaktan bıkmışlar çünkü.  Türkiye’deki rapten bahsediyorlar. Para yok bu işte diyorlar. Zaten parayıda belli başlı kişilerin götürdüğünü söylüyorlar.  Gerçi bu işten para kazanmak gibi bir dertleri de yok.  "Ama para kazanırsak da fena olmaz" diyorlar. Hip hopun değerinin anlaşılmadığından da şikâyetçiler.  2020’de,  12 yaşındaki kızların yaşları 20 olduğunda hip hopun değer bulacağına inanıyorlar.

KENTSEL DÖNÜŞÜM İLE SULUKULE MÜZİĞİNİN BİLE TADI KAÇTI
Kentsel dönüşüme
karşı bu isyankar grup. Sulukuleli  olmayı ve kentsel dönüşümü soruyorum onlara.  Veysi, dönüşümleri  Sulukule’de susuz kalmak olarak yorumlarken, Burak ise Sulukuleli olmayı;  uyuşturucunun içinde olup uyuşturucuya karşı durmak olduğunu ifade ediyor.  Asil’e göre Sulukuleli olmak ise; “Önyargıyla, çaresizlikle mücadele etmek.”

Bu dönüşümle Sulukule kültürünün katledildiğinde savunuyorlar.  Sabahlara kadar kapı önünde yapılan muhabbetlerin son bulduğundan yakınıyorlar. Bu lüks apartmanların insanları birbirine yabancılaştırdığını düşünüyorlar. “Bu binalar yapıldığından beri müziğinde tadı kaçtı. Eskisi gibi müzik yapan yor artık, bir şeyler eksik kalıyor müzikte de.” Yapılan yeni binalara bakıp, bunların sahipleri kim demeden, cümlem ağzımda kalıyor. Asil: “Bizim olacak hali yok herhalde abla, birini Sibel Can almış diğerini bir başka zengin.  Sırf bir tane dairede zengin lüks burjuvanın evlatları otursun diye  kaç ailenin evine kıyıyorlar biliyor musun”  diyor.

Bu dönüşümü konuştukça kızıyorlar devlet büyüklerine. En sonunda ortamı dağıtmak için “hadi bize Sulukule’yi gezdirin diyorum.” Çıkıyoruz birlikte, Sulukule sokaklarında gezerken az önce o öfkelenen gençlerden eser kalmıyor. Neşeleri yerine geliyor. Çocukluklarını ve arkadaşlarını anlatıyorlar bizlere.  Yanımıza bisikletli küçük bir oğlan çocuğu yaklaşıyor. Bizimkileri görür görmez başlıyor rap yapmaya.  “Bende rapçi olacağım” diyor. Yaptıkları işle Sulukule’de iyi bir örnek olmuşlar.  Evlerini gösteriyorlar, rap yaptıkları boş araziyi.  Çevredeki esnaflarda oldukça destekliyor bu grubu. Hatta konser öncesi  karınlarını doyuracak sponsor bile bulmuşlar kendilerine. “Her konser öncesi veya sonrası karnımızı doyuruyor sağolsun Mesut abimiz” diyorlar. Konuşmamızı bitiriyoruz, ayrılıyoruz Sulukule’den.

Bizden ayrıldıklarında arkalarından bakıyorum, pırıl pırıl üç genç. Rap onların en büyük tutkuları. Baş kaldırışları bile müzikle olmuş. Şimdi sadece bu işi yaparken kendilerine destek verecek birilerinin olmasını istiyorlar.

on5yirmi5.com