Soner Olgun:”Taze müzisyenim”

Sanatçılar
İstanbul gece eğlencesinin sorulduğu nadir isimler vardır. Soner Olgun bu isimlerin en önde gelenlerinden olunca aldığı her karar müzik endüstrisinin borsasında ani hareketlenmelere yol açar. Soner Ol...
EMOJİLE

İstanbul gece eğlencesinin sorulduğu nadir isimler vardır. Soner Olgun bu isimlerin en önde gelenlerinden olunca aldığı her karar müzik endüstrisinin borsasında ani hareketlenmelere yol açar. Soner Olgun’un, konser çalışmalarına hız vermesi, maxi single çalışmalarını sunması ve medyada çarpıcı açıklamalar yapması üzerine biz de bu borsanın dengesini sormak istedik.

Bir açıklamanızda ‘türkülerin dokunulmazlığı yoktur’ diyerek türkülere gereğinden fazla geleneksel bakanları eleştirdiniz. Neden böyle bir açıklama yapma ihtiyacı duydunuz?

SONER OLGUN: Gazeteciliğe para kazanmak için başladığım yıllarda şansım yaver gitti ve hızlı bir kariyer başarısı yakalayarak en genç yayın yönetmeni olma hazzını yaşadım. Bununla beraber müzik ve şov dünyası içinde olmak gerçek hedefimdi. Nükhet Duru’dan 1990 yılında teklif gelince hiç düşünmedim ve hemen kolları sıvadım çünkü köprüleri yakmaktan korkmam. Hem sahne şovlarım hem de bestelerim çok beğenildi. Hatta bir dönem bana, yeni Egemen Bostancı gözüyle bakıldığı da oldu. Nükhet Duru ile iş anlaşmamız bitti. Sonra albümler yapmaya başladım. Albümü çıkarırken Cabaresine’ye müşteri olarak gidiyordum. Şarkılar söylüyorduk. Hemen her gün gitmeye başladım. Birer ikişer türkü söyleme eylemi derken Emin İgüs ‘Baba çıksana sahneye hem şarkını türkünü söyle hem de senden hesap almayalım’ dedi. Bir kaç gün devam edince para da vermeye başladılar. İşte böylece sahne hayatım başladı. Tek başıma bağlamayla bir sezon sahne aldım. ‘Elinde bir bağlama olan bir deli var ne söylediği belli değil’ laflarını duymaya başladığımda doğru yolda olduğumu düşündüm.

Taammüden müziği seçmiş olmamın yoluydu bu. Daha çok türkülerden oluşan bir sahne repertuarım var. Bağlamayı sonradan tercih ettim. Kolej zamanlarımda Eric Clapton ve Pink Floyd dinleyen bir çevrenin içindeydim. İlk enstrümanım bu yüzden gitar oldu. Sonra ego ve kompleksleri en aza indirdiğimde bağlamayı düşürmemek üzere elime aldım. Üstelik bağlamadan utanılan hatta ‘tezek’le eşdeğer görüldüğü yıllarda yaptım bunu. ‘Bağlama Solist’ program yapan ilk isim oldum.

Halk Müziği’ne bakanlardan çok fırça yedim. Hatta konusu ben olan paneller de düzenlendi. Geleneksel tavrı bozduğuma dair çok şey söylendi. Geleneklerin yol gösterici olduğuna inanırım ancak asla ayağımızda pranga değildir. Yıllar önce bu yüzden ‘Türküler Kutsal Değildir’ söylemim Hürriyet gazetesinde manşetten tam sayfa verildi. Hala öyle düşünüyorum. Türkülere dokunulabilir. Her şey değişti. Bağlama değişti. Standartı yok. Bu yüzden türkülerde de değişim olacaktır. Türküleri koruma görevi enstitülerin olmalıdır.

İyi para kazanıyor olabilirsiniz fakat hiç de bu algıyla örtüşen bir hayat yaşamıyorsunuz. Sahnelerde fenomen olmuş bir ismin hanları hamamları olması beklenir. Bu noktada sizin hayat beklentiniz farklı mı?

SONER OLGUN: Kazancımı müziğin gelişmesine yararı olan teknolojiye ve enstrümanlara harcıyorum. Mülkiyet kavramına inanan biri değilim. Oturduğum ev kira. Deliliğe övgü benimki. Albümlerimde hep birer küçük manifesto vardır. ‘Boşluğa Resim Çizenler Kulübünün Bütün Üyelerine İyi Bayramlar’ adlı albümümden en son maksi single çalışmam ‘Yakarım Yağmurları’na kadar dünyanın güzellikleriyle ilgilendim.

Boş işler olarak bakılan alanlardır; sanat, edebiyat ve bilim. Çünkü dünyada sistemler iflas ediyor. Ben bu boş işlerle bu yüzden ilgileniyorum. Şiir yazıyorum, okuyorum ve müzik yapan bir adamım. Babam bile Hukuk Fakültesi’ni bıraktığım günden itibaren benim ciddi bir iş yaptığıma inanmadı. Çalgıcıyım ben. Anamın yazması, bağlamamın püskülü ve bilekliğim olmadan hiç bir konserime çıkmadım. Arkama eşlik bağlama alıp hiç bağlama çalmadan da sahne yapabilirdim ama yapmıyorum. Bağlamamı hep çalıyorum. Seçtiğim tavır budur. Bağlamayı solist yaptım ve bir çok müzisyen artık bunun farkında.

17 yıldır çalıştığınız mekandan ayrıldığınızla ilgili bir soruya “taze müzisyenim” esprisini yaptınız. Bu açıklama müzik kariyerinizdeki heyecanınızla mı ilgili?

SONER OLGUN: İstanbul’da 17 senedir sahne aldığım mekanı bırakınca serbest düşünmeye başladım. Bu sırada Esen Müzik yapımcısı Oktay Bakırcıoğlu’ndan çok nazik ve profesyonel bir teklif gelince kararımı aldım. Maksi Single’i Esen Müzik’le yaptık. Ardından her ilde ve yurt dışında konserleri Andaç Günay organizasyonuyla yapmaya başladık. Bu konumda kendimi çok taze hissediyorum.

İstanbul’da çok uzun süren mekan programını bırakmak radikal bir karardı ama çok mutluyum çünkü konserlerde mekan programımdan daha da coşkulu kitleler var. Müzik hayatına yeni girmiş biri gibi hissediyorum kendimi. Klipleri, basın çalışmalarımı ve konserleri organize eden bir ekibim olduğu için de her şey yolunda.

Evlisiniz ve eşiniz Özlem Hanım’la birlikte sahne alıyorsunuz. Ülkenin çok da alışık olmadığı bu durum sizi hiç zorlamıyor mu?

SONER OLGUN: Bir kere eşim Özlem’le sahne almak benim için çok büyük bir konfor. Sahnedeyken hiç bir şeyi düşünmeme gerek kalmıyor. Bu lükse sahibim ama zaten bıkmadık mı erkek egemen dünyanın saçmalıklarından. Ayrıca benim seyircim gerçekten özeldir. Kadın erkekten çok insana değer veren kitlelere hitap eden biri bu konularda zorlanmaz. Hatta artık bırakın Türkiye’yi dünyada bir çok şeyi kadınlara emanet etmek gerektiğine inanıyorum. İşte o zaman hayat çok daha güzel ve çok daha yaşanılası olur.

“Yakarım Yağmurları” adlı maxi single çalışmanız müzik adına güzel tepkiler alıyor fakat hazırladığınız klipler de gerçekten etkileyici. Son klibiniz “Düşten Güzel” için siz ne düşünüyorsunuz?

SONER OLGUN: ‘Düşten Güzel’ klip çekimleri İstanbul’un ünlü sahne mekanlarından biri olan ‘My Cabaret’de gerçekleştirildi. Klipte Mustafa Erdoğan’ın sanat yönetmenliğini yaptığı Anadolu Ateşi Dans Topluluğu’ndan Tufan Şahin ve Gülin Özeren muhteşem danslarıyla müziğime eşlik ettiler. Fakat bir komutan var ki iş orada bitiyor. Derler ya işi erbabına bırakacaksın diye işte biz de işi Oğuz Koloğlu’na bıraktık. Basının ve özellikle Televizyon camiasının çok iyi tanıdığı Oğuz Koloğlu yönetmenliğinde çıkan işe de siz böyle diyorsanız o halde doğru yapmışız.-Trendera Magazin