Nyman; Nuri Bilge’nin filmleri için hazırım

Sanatçılar
Özlem Ertan’ın röportajı Michael Nyman, çok yönlü ve üretken bir sanatçı. Ancak sanırım, Michael Nyman denince akla ilk olarak Jane Campion’ın 1993 tarihli filmi The Piano/Piyano ve minima...
EMOJİLE

Özlem Ertan’ın röportajı

Michael Nyman, çok yönlü ve üretken bir sanatçı. Ancak sanırım, Michael Nyman denince akla ilk olarak Jane Campion’ın 1993 tarihli filmi The Piano/Piyano ve minimalizm akımı geliyor. Çünkü Michael Nyman, müzikte biçimciliğe tepki olarak ortaya çıkan, melodi ve armonide yalınlığı önplana çıkaran minimalizm akımının en önemli temsilcilerinden biri. Jane Champion’ın The Piano adlı filmine yaptığı müzikler ise Nyman’a En İyi Film Müziği dalında Avustralya Film Enstitüsü ve Chicago Film Critics ödülleriyle, BAFTA ve Altın Küre adaylığı kazandırdı. Filmin soundtrack’i, üç milyondan fazla sattı.

Bugüne kadar çok sayıda opera, film müziği ve enstrümantal esere imza atan Michael Nyman, bu akşam saat 20.00’da, grubu Michael Nyman Band ile birlikte Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda Türkiyeli dinleyicileriyle buluşacak. Biz de konserden önce Michael Nyman’la müzik ve sinema hakkında konuştuk.

Birçok insan sizi Peter Greenaway filmleri için yaptığınız bestelerle tanıdı. Birlikte bu kadar başarılı çalışmalar yapmanızın sırrı neydi?

Greenaway, benden sade müzik yapmamı, yani kendim gibi olmamı istedi. Onun beklentileri ve filmi için değil, kendim için yazdım. Greenaway filmlerinin renkliliği ve ritmi bende hâlâ müzik yazma isteği uyandırıyor.

Jane Campion’ın Piyano adlı filmi için yazdığınız müzikler hiç unutulmadı ve size pek çok ödül kazandırdı. 1993’ten beri sürekli ‘Piyano’nun bestecisi’ olarak anılmak sizi rahatsız ediyor mu?

Bazen evet. Ama genel olarak değerlendirdiğimde bu filmin müziklerinin, hayatımda yaptığım en iyi işlerden biri olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu müzik sayesinde insanlar beni tanıdı ve yine bu müziğin hatırına diğer bestelerimi dinlediler. Piyano sayesinde milyonlarca dinleyiciye ulaştım. Bu müziğe minnettarım.

Bir keresinde Mozart’ın Don Giovanni operasından Leporino’nun aryası Madamina, Il Catalogo e Questo’da kendi estetik anlayışınızı keşfettiğinizi söylemiştiniz. Üçüncü albümünüze adını veren In Re Don Giovanni’yi de bu aryadan esinlenerek yazdınız…

Evet. Burada yaptığım şey Mozart’ın müzik diline ve buna dair keşiflere ilişkin bir çalışmaydı. Müziği yeniden modelledim, üzerine modern estetik öğeler kattım. Ve bunu büyük bir saygıyla gerçekleştirdim. Bir besteci olarak Avrupalı ve Amerikalı minimalistler arasındaki farkları ortaya koymak istedim. Ben, Avrupalı bir besteci olarak Avrupa senfonik geleneğinden besleniyorum. Mozart benim elbisem.

Şu sıralar neler üzerinde çalışıyorsunuz. Yeni bir enstrümantal eser ya da opera var mı sırada?

Koreli yönetmen Gina Kim’in 2007’deki Never Forver filmi için yazdığım parça, Smith Quartet’in Sigmun isimli albümünde yer aldı. Parçanın ismi Tango. Smit Quartet konser için Güney Kore’ye davet edildiğinde üyelerinden biri bu parçayı dinlemiş. Beni aradı ve yeni albümlerinde kullanmak istediklerini söyledi. Albüm, 1 şubatta piyasaya çıktı, çok olumlu tepkiler alıyorum. BBC Radyo 3’ün In Tune adlı programında seslendirilmesi için In Exile adlı bir eser yazdım. In Exile, Monteverdi’nin The Coronation of Poppea adlı eserinden sonra seslendirilecek. Kanadalı opera sanatçısı Rebecca Caine’in sesi ile gerçekten daha da etkileyici oldu. Mutlaka dinlemelisin. Bu arada Michale Nyman Band için bestelediğim De L’hotel de la ville a la Concorde, saksafon dörtlüsü için yeniden düzenlendi. Lunar Saxophone Quartet’in albümü Flux’da yer alacak.

Peki, yine film müziği yapmak gibi bir planınız var mı?

Film müziği yapma arzum yoktu, ancak Nuri Bilge Ceylan bir gün benden film müziği isterse yaparım. Eğer bir gün benim konserimi izlemeye gelir ve müziğimi beğenirse koşullar her ne olursa olsun onunla çalışırım. Filmin yüksek ya da düşük bütçeli olması fark etmez. Çünkü bence yaptığı tüm filmler muhteşem ve çok akıllıca.

CRR’deki konserinizi Michael Nyman Band’le birlikte vereceksiniz. Üyeler zaman içinde değişti. Grup şu an kaç kişiden oluşuyor?

İstanbul konserinde ben hariç 10 kişi var. Kemanda Gabrielle Lester, Christophe Clad ve James Boyd; çelloda Anthony Hinnigan; flütte Andrew Findon, bas gitarda Philip Cranham, kornoda David Lee, trompette Steve Sidwell, bas trompette Nigel Barr, alto saksofonda David Roach ile Robert Buckland olacak. Michael Nyman Band’de, projeye göre değişiklikler oluyor. Laboratuvarımıza giriyoruz “Bu karışıma biraz da yan flüt girmeli” derken gruba yeni biri daha giriyor, ya da gitar biraz fazla geliyor o tarife ve müzisyenlerden biri oyun dışı kalıyor. Bu İstanbul konserimizde, film müzikleri seslendireceğiz. [Taraf]