“Ben sevgi ve aşkı Mevlana’da buldum”

Sanatçılar
Piyanist Tuluyhan Uğurlu, Şeb-i Arus – Hazreti Mevlana’nın 740. Vuslat Yıldönümü dolayısıyla dün tarihi Sirkeci Garı’nda konser verdi. Uğurlu, ‘Piyano Aşkı Anlatıyor, Semazenler Aşka...
EMOJİLE

Piyanist Tuluyhan Uğurlu, Şeb-i Arus – Hazreti Mevlana’nın 740. Vuslat Yıldönümü dolayısıyla dün tarihi Sirkeci Garı’nda konser verdi. Uğurlu, ‘Piyano Aşkı Anlatıyor, Semazenler Aşka Dönüyor’ isimli konseri boyunca dinleyici müzikle eş zamanlı yürüyen görsel bir sunumla düşsel bir yolculuğa çıkardı. İşte konser sonrası Tuluyhan Uğurlu’nun Mevlana hakkında söyledikleri…

Hz. Mevlana için yaptığınız besteler var. Ne zamandır bu alanda çalışıyorsunuz?

Anadolu’nun mucizevi insanlarını ve düşünürlerini çok seviyorum. Bu topraklardan çok değerli isimler gelip geçti. Bu bana mucizevi geliyor. Bu kadar önemli ve değerli isim hiçbir millete nasip olmamıştır. Ben bir sanatçıyım ve bu topraklara borcum olduğuna inanıyorum. Hz. Mevlana için yazdığım eserleri bütün dünyaya duyurmak istiyorum. Bunu yapıyorum ve çok da beğeniliyor.

Hz. Mevlana deyince aklınıza ilk ne geliyor?

Muhammedilik geliyor. Sevgi, aşk, hümanizma bunlar benim için ikinci planda. Akan büyük ırmak var. Ona küçük bir bardakla değil büyük küplerle gitmemiz lazım. O zaman kardeşliğin çok ötesinde bir yere piramidin en tepe noktasına varıyorsunuz. Muhammedi olmadan Mevlana’yı anlamak mümkün değildir. Bunları gündeme getirmek gerekiyor. İnsanlar sadece sevgi barış kardeşlikten bahsediyor. Pek çok düşünür ve sanatçı bunu zaten söylüyor. Bunun dışında ne var? Muhammed olmazsa Mevlana yoktur. Sanatımla anlatmaya çalıştığım şey bu.

HİSSEDEREK BESTE YAPIYORUM

Hepimiz ona bir önem atfediyoruz. Size göre neden önemli?

Hem Mevlana’nın bireysel hayatı için önemli ama ondan ziyade hepimiz için önemli. Sadece sanatsever açısından değil aynı zamanda benim açımdan da önemli. Çünkü ben de neticede kendi hayatımın balansını arıyorum. Sanatkâr bilinmezi arayan karıncadır. Kendi tekâmülüm açısından böyle eserleri yazabilmek benim içinde artı bir puandır.

Hz. Mevlana’nın eserleri genellikle tasavvuf musikisinde sıklıkla ney, rebab gibi müzik aletleri kullanılır. Piyanoyu ilk siz kullandınız. O manevi ruhu vermek zor olmuyor mu?

Piyanoyu veya herhangi bir enstrümanı belli bir bölgeye ait diyemeyiz. Piyano batıya ait diyemeyiz. İcra eden kişi neyse enstrüman da o kılıfa giriyor. Evet, Hz. Pir’in enstrümanı rebabtır. Günümüzde artık farklı enstrümanlar da kullanılıyor. Neden bunların yanında bir de piyano olmasın? Çünkü çalan piyanist o ruhtaysa, bunu hoşlukla güzellikle ve gönülle yapıyorsa bence sorun yok. Ben o ruhu verdiğime inanıyorum.

Besteler Mevlana’yı düşünerek mi yoksa hissederek mi ortaya çıkıyor?

Başta hissederek. Düşünme daha sonraki iş. Çünkü tasavvuf bir haldir. O halde olduğunuz zaman o hale girersiniz. Düşünmekle olmaz hale girmekle olur. Dolayısıyla benim sahnedeki halim çok farklı oluyor. O sırada doğaçlama yapıyorum.

Konyalısınız. Bunun size kattığı şey nedir?

Çocukluğumda evimizde Mevlana hikâyeleri anlatılırdı. Onlar sizde zamanla bir birikim oluşturuyor. Babam edebiyatçıydı ve şiire meraklıydı. Hz. Pir adeta kapı komşumuz gibiydi. Bu da bana bir derinlik kattı. O yüzden benim için hayatı, eserleri daha sonra geliyor. Eğer ihtiyaç duyarsanız bir şeyler alıyorsunuz. İlham nedensiz oluşuyor. Bence önemli olan hale girmek.

Mevlana’nın pek çok öğüdü var. Ancak siz özellikle aşk ve sevgi temasının üzerinde duruyorsunuz. Neden?

Bu biraz benimle de alakalı bir durum. Ben aşk ve sevgi konusunda yayan kalmış bir adamım. Ben bunu kendime itiraf ettim. İşte o zaman sevmeyi ve âşık olmayı öğrenebiliriz. Ben yıllarca kendimi kandırdım. Daha doğrusu biz yıllardır kendimizi kandırıyoruz. Sevginin kelimesinin altını kalın çizgilerle çizmemin sebebi de bu. Birbirimize karşı çok sevgisiziz. Ben sevgiyi ve aşkı Mevlana’da buldum. Konserime gelenlere bunu hem müzikle hem de görsellerle bilinçaltına ulaştırdığımı düşünüyorum.

Mevlana Konya’nın tekelinde değil

Şeb-i Arus her yıl Konya’da ve İstanbul’da törenlerle kutlanıyor. Sizce daha farklı ne yapılabilir?

Tüm gönül verenler Mevlana için bir araya gelmeli. Hz. Mevlana kimsenin tekelinde değil. Konya’nın tekelinde hiç değil. Ben Konyalıyım ve bunu gönül rahatlığı ile söylüyorum. Hepimizin bir arada olduğu bir konsept yapalım. Ben imkânım olsa daha büyük şeyler yaparım. Hz. Mevlana için gönül rızasıyla yapılıyorsa, gaye onu anlamaksa, içinde suiistimal yoksa ve semazenler çay bahçelerinde dönmüyorsa varım. Fakat orada bir turistlik rant varsa ben o işte yokum. Her şey usulüne ve edebine uygun yapılmalı.

Yeni Şafak