Sezai Karakoç’un bayram mesajı

Yazarlar
Sezai Karakoç, 1990 yılında ‘Kara Bayramı Aka Çevirmek’ yazısı bugünü işaret ediyor. Timeturk’ün haberine göre Üstad, bu bayramda yayımladığı mesajda ‘Büyük İslam Devleti&...
EMOJİLE

Sezai Karakoç, 1990 yılında ‘Kara Bayramı Aka Çevirmek’ yazısı bugünü işaret ediyor. Timeturk’ün haberine göre Üstad, bu bayramda yayımladığı mesajda ‘Büyük İslam Devleti’nin kurulması gerektiğini belirtiyor 

Sezai Karakoç’un Bayram mesajı:

“RAMAZAN BAYRAMI’NI KUTLAMA 

VE O RUHLA DİRİLİP KURTULMA

Bir aylık oruç, Allah’ın İslâm Milletine her yıl gönderdiği bir armağanı, her türlü günah, eksiklik ve kötülüklerden arınma ve her türlü iyilik, güzellik, güç ve diriliş bilinciyle donanma kaynağı, mucize armağanıdır.

Bu armağanın değerini bilerek bayrama daha inançlı, daha yücelmiş, daha içten çıkanlara ne mutlu. 

İslâm Milleti, birkaç yüzyıllık çilesini doldurmadı. İslâm Coğrafyası kan ağlıyor. Afganistan, Irak, Suriye, Libya’da yangın sürerken, Gazze, Filistin çağın korkunç silahlârıyla yıkılıyor, yok ediliyor. Milletimiz, Asya’da, Afrika’da, dünyanın her tarafında, en meydan yerinde ve en ücra noktada ruhunu Allah’ın gösterdiği doğrultunun dışındaki yollara teslim etmiş olanların düşmanlığıyla çepçevrili.

Müslümanlar uyanmalı, ortak değerlerde buluşmalı, Osmanlı Devletinin yıkılışından sonra yeri boş kalan Büyük İslâm Devleti’ni kurmalıdır. Tek kurtuluş yolu budur.

En gerekli, en güncel, en hayati olan budur. Bunun dışındakiler ikinci plandadır. Bir aylık orucun lisan-ı hâl ile söylediği sanırım budur.

Tüm İslâm ülkesindeki Milletimizin mensuplarının Bayramını kutlarken, yürekleri yanmış müminlere artık aydınlık günleri ve gelecekleri göstermesini Allah’tan dilerim. 

YÜCE DİRİLİŞ PARTİSİ GENEL BAŞKANI 

Sezai KARAKOÇ

SEZAİ KARAKOÇ’UN 24 YIL ÖNCE BUGÜNÜ ANLATTIĞI BAYRAM MESAJI

Sezai Karakoç üstadın 1990 yılında ‘Haftalık Diriliş’teki bu yazısı bugün hala geçerliğini muhafaza ediyor…

“Bayram, iki yüzyıldır İslâm dünyası için, içi acılıklarla dolu bir yemiş gibi sunulmakta kader tarafından bize. Ne kadar çelişkili bir psikolojiyi yaşıyoruz bayramlarda! Gereğince üzülemiyoruz, ne de olsa bayramdır diyoruz, gereğince sevinip neşelenemiyoruz, gözlerimizin önünde İslâm âleminin her tarafındaki trajik levhalar canlanıyor. Filistin’de, Gazze’de esaretin en acı, en hor, hakir kılıcı türü altında ezilen Müslümanlar geliyor gözümüzün önüne. Beyrut geliyor, Afganistan’da on yılı aşan savaş ve savaşın yıkıntıları geliyor. Tütmez ocaklar, sahipsiz yetimler geliyor aklımıza. Haykırarak ağlamalı mı bayram gününde. Bu da olmaz. Çünkü: bayramında hakkı var üstümüzde. Bayram şekerini zakkum meyvesi yapamazsınız. Gecenin gece, gündüzün gündüz olduğu gibi, bayramında bayram olması lazım, hiç olmazsa bir nisbet derecesinde. ”

Sezai Karakoç, “Kara Bayramı Aka Çevirmek”, Samanyolunda Ziyafet, s.125-126