Referandum sonuçlarının temel sebepleri

Yazarlar
Prof. Dr. Burhanettin Can’ın Milli gazetedeki; “Yeni Bir Kadife Darbe Süreci-2: Referandum sonuçlarının temel sebepleri” başlıklı yazısı… “Göz odur ki, dağın arkasını göre,&nbs...
EMOJİLE

Prof. Dr. Burhanettin Can’ın Milli gazetedeki; “Yeni Bir Kadife Darbe Süreci-2: Referandum sonuçlarının temel sebepleri” başlıklı yazısı…

“Göz odur ki, dağın arkasını göre, 

 Akıl odur ki, başa geleceği bile.”

Giriş

AKP ve MHP ittifakı, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” için Anayasa değişikliği kararı aldıktan sonra, Şer ittifakı (ABD-İngiltere-İsrail/Siyonizm-AB) Türkiye’de yeni bir Kadife Darbe için fırsat yakalamış ve bunun için gerekli çalışmalara başlamıştır. Referandum sürecinde Kadife darbelerin genel stratejisine uygun bir alt yapı oluşturulduğu anlaşılmaktadır. 

Geçen yazıda, Oslo Görüşmesinin deşifre edilmesinden bugüne kadar Türkiye’de vuku bulan olayları, beş ayrı döneme ayırarak 5. Dönemin yeni bir kadife darbe süreci olduğunu ve buna ilişkin gerekçelerimizi ana hatları ile açıkladık. 5. dönemin ilk aşamasında Kadife darbecilerin muhtemel amacı, gayrı memnun kitlelerde kin ve nefreti artırarak iki yıl boyunca tüm eylemlere destek vermelerini sağlamak ve siyasi iktidarın dengesini bozmaktır. Nihai hedefleri ise, 2019 Cumhurbaşkanlığı seçiminde Tayyip Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı seçtirmemektir. 

Bu yazı serisinde, Kadife darbecilerin yeni dönemdeki (5. Dönem) muhtemel amaç ve hareket tarzları üzerinde durulacaktır. Geçen yazıda yeni dönemin daha iyi anlaşılabilmesi için Kadife darbelerin yönetim mekanizması ile teorik alt yapısı ele alınıp incelenmiştir. Bu yazıda, Kadife darbelerin stratejinin dayandığı analiz sistemi ve referandum sonuçlarının nedenleri, ana hatları ile ele alınıp incelenmektedir.

Kadife Darbe Stratejisinin Dayandığı Analiz

Kadife darbe stratejisi, sürece etki edebilecek tüm parametreler göz önüne alınarak belirlenmektedir. Analizlerde, iç ve dış dinamikler kapsamlı bir şekilde analiz edilmektedir: 

İç Dinamikler

Kadife Darbe sürecine etki eden, onu kolaylaştıran veya zorlaştıran iç parametreleri, aşağıdaki başlıklar altında toplayabiliriz:

1-Toplumsal Yapı:

– Demografik parçalanmışlık: Etnik unsurlar ve farklı inançlar arasında kin ve nefretin yayılma derecesi,

– Değerlerin yozlaşması, toplumsal bağların çözülmesi,

– Öğrencilerin ve gençlerin biriken öfkesi,  

– Yabancı istihbarat mensuplarının öğrencilerin arasına sızarak iyi bir konum elde etmiş olmaları,

– Şiddetin yaygınlaşması, suç oranlarında artış, 

– Güvensizlik dalgasının yaygınlaşması,

– Bizzat dışarıdan finanse edilen işbirlikçi sivil toplum örgütlerinin var olması, 

– Yönetime ve sisteme karşı güvensizlik, biriken öfke, gittikçe artan küskünler kitlesi,

– Partiler, cemaatler, hareketler, STK’ların durumu, tepkileri, dayanma güçleri, halkla bağları, olaylara tepkileri, kimin yanında yer alacağı.

2- İktidarın durumu:

• İktidardakilerin bütünlük düzeyi, 

– İktidar partisinin lideri ile hükümet, Cumhurbaşkanı ile Başbakan, Devlet Başkanı ile bakanlar kurulu arasındaki uyum-uyumsuzluk, 

– Liderle/Başbakanla/Cumhurbaşkanı ile halk arasında ilişki, parti ile halk arasındaki ilişki,

– Liderin/Başbakanın/Cumhurbaşkanının kadrosunun birikimi, bütünlüğü ve lidere/Başbakana/Cumhurbaşkanına bağlılık düzeyleri,

– İktidarın, iktidar olma kararlılığı,

– Muhtemel gelişmeler karşısında halkın, STK’ların/Cemaatlerin ve gençliğin tepkisi,

– Muhtemel gelişmeler karşısında Liderin/Cumhurbaşkanının/ Başbakanın/Hükümetin Kadife Darbeci Güçlerle uzlaşma/işbirliği yapma durumu.  

• Yönetimdeki zaaflar: 

– Yöneticilerin lükse, israfa kaymaları, yolsuzluklarının olup-olmaması

– Halka karşı duyarsızlaşmaları, 

– Eş, dost, akraba ve yandaşlık ilişkisi,  

– Aile saltanatı.

• Yönetimden dışlanmış olanların, kitleler üzerindeki etkileri.

3- Muhalefetin Durumu:

• Muhalefetin parçalı veya bütünleşmiş olması,  

• Muhalefetin halk/STK/Cemaatlerle ilişkisi, gücü, sürükleyiciliği,

• Muhalefet liderlerinin popülaritesi, güvenirliliği, sempatikliği,

• Daha önce yönetimde bulunup da dışlanan yöneticilerin muhalefet lideri olabilme kapasiteleri,

• Dış Güçlerle işbirliğine girme düzeyi, 

• İktidarı destekleyecek muhalefet partilerini, tarafsızlaştırma veya cepheye dâhil etme imkânları

4- Kitle İletişim 

Araçlarının Durumu: 

• Kimin kontrolünde olduğu,

• Ülke içinde ve dışında güvenirliliği,

• Dünya ve bölge kamuoyunu etkileme gücü,

• Eğlence kültürünü yayıcılığı,

• İşbirliğine uygunluğu. 

5- Yargı ve Güvenlik 

Güçlerinin Tutumu: 

• İktidara karşı mı?

• Tarafsız mı?

• İktidarı destekliyor mu?

• Süreçte muhtemel hareket tarzları ne olabilir?

6- Ekonomik Yapı:

• Güçlü mü?

• Zayıf ve kırılgan noktaları var mı; varsa nelerdir?

• İşbirliği yapılmasına uygun sermaye güçleri ve zararlarının karşılanması,

• Üretim, Borsa, Turizm, Hizmet sektörünün durumu,

• Çıkarılacak krizin ekonomik boyutunun ülkeye, bölgeye ve dünyaya etkileri,

• Halkın ekonomik kriz karşısında muhtemel tepkisi, dayanma gücü.

Dış Dinamikler

Kadife darbelerde göz önüne alına dış parametreleri aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:

• Ülkenin Jeostratejik, Jeopolitik, Jeoekonomik ve Jeokültürel Durumu

– Bölgesel ve küresel güçler için ne anlam ifade ettiği,

– Büyük Ortadoğu’yu etkileyecek jeostratejik konumları,

– Enerji kaynakları ve ulaşım yolları,

– Diğer kıymetli yer altı kaynakları,

– Bölgesel ve küresel güçlerin ülke ile irtibat düzeyleri.

• Dış güçlerin (Bölgesel ve Küresel Güçlerin) Tutumu 

– Devletlerin, uluslararası kuruluşların (BM, NATO, IMF, Dünya Bankası) olaya bakışı, tavrı ve müdahale etme kararlılığı, 

– ABD ve AB yönetimlerinin doğrudan veya elçilikleri aracılığıyla müdahale etme imkânları.

– Dışlanmış yöneticilerle işbirliğinin sağlanması,

– Eksen çatışmasının süreci etkileme düzeyi,

– Bölgesel güçlerin süreci etkileme düzeyi.

• Ekonomik Manipülasyon: 

– Mevcut yönetimi sıkıntıya düşürebilmek ve halkın şikâyetlerinin artması için ekonomi ile oynamak. Böylece işsizlikle beraber memnuniyetsizlik ve güvensizliği artırmak. 

• Seçim Gözleyicilerinin Davranışları: Seçim sonuçlarını tanımama ve onları uluslararası kamuoyuna yanlış bir şekilde aktarma durumları. 

• Kitle iletişim Araçlarının Tutumu

• Dış destek sağlama imkânları 

• Gerçeği çarpıtarak yansıtma kapasiteleri 

• Yabancı Vakıfların hedef ülke içerisinde yıpratma faaliyeti yürütme imkânları

• İçerdeki Sivil Toplum Örgütlerine verdikleri parasal destek.

• Gençliğin kamuoyu oluşturma konusunda eğitilmesi.

• Gençlere burslar verilmesi ile sempati oluşturulması.

• Örgütlemeye fiilen iştirak edilmesi.

Kadife darbe teorisyenlerinden Gene Sharp, böyle bir analiz yapıldıktan sonra,

1. Örgüt, 2. Slogan, 3. Medya, 4. Finansman, 5- Eğitim, 6- Lider, 7. Gayrimemnunları toparlamak, 8. Asker ve güvenlik güçlerini kazanmak ya da tarafsızlaştırmak, 9. Yargının desteğini kazanma ya da tarafsızlaştırma, 10. Dış Güçlerin desteğini sağlama, 11- Eylemlerin başlama zamanı, 12- Psikolojik savaş, 13. Gerilimi sürekli artırmak, 14. Sokak hâkimiyeti, 15. Seçimler, 16- Dış güçler ve seçim sonuçları, 17- Gerçek niyetin perdelenmesi, 18. Sonuç’la ilgili 189 farklı eylem türü önermektedir(1). 

Referandum Sonuçlarının Nedenleri

1 Kasım 2015 seçimlerinde AKP %49,5, MHP %10,5 oy almışken, HDP tabanından %2-4 ve diğer partilerden %1 oy beklenirken (toplam %63-%65), Referandum sürecinde kurulan AKP ve MHP ittifakı, niçin %51,4 oy alabilmiştir?

Bu soru, aşağıdaki başlıklar dikkate alınarak, yol boyu, cevaplanmaya çalışılacaktır:

1- Başkanlık Sistemi için anayasa değişikliğinin gündeme getirilme zamanı,

2- Başkanlık Sistemi için yapılan anayasa değişikliğinin muhtevası ve toplumsal zeminde ciddi bir tartışmaya açılmaması,

3- Yeni Anayasa hazırlanması ile ilgili daha önce yapılan çalışmaların, varılan mutabakatların ve gönüllü kuruluşlar tarafından verilen raporların göz önüne alınmaması,

4- Bahçeli’nin 7 Haziran seçimlerinden buyana uyguladığı stratejilerin parti tabanında ve yönetim kadrolarında meydana getirdiği huzursuzluk,

5- Cumhurbaşkanı, Başbakan, AKP kadroları ve bazı STK’ların “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini” savunmada kullandıkları dil ve üslup.

6- 16 Nisan Referandumu için evet ve hayır kampanyasının, “hak-batıl”, “iman-inkâr”, “melek-şeytan”, “vatan haini- vatansever”, “PKK”, “FETO”, “terörist” ve “haçlı saldırıları” düzleminde ele alınarak propaganda yapılması, bu amaçla bazı dini önderlerin/ulemanın fetva vermesi, konu ile ilgili “hadis uydurulması”, “Ebcet hesabı” yapması, hayır diyeceklerle ilgili köşe yazarı, TV programcılarının saldırgan tutum ve tavırları, gazete manşetlerindeki ağır ifadeler. Buna karşılık, Hayır kampanyasını yürüten liderlerin dilinin çok daha kibar olması, süreci, özellikle gençliği ciddi bir şekilde etkilemiştir. 

7- 5. ve 6. maddelerde ifade edilenlerden dolayı gerilimin siyasi iktidar tarafından sürekli yükseltilmesinin etkileri.

8- FETÖ davasında siyasi ayağa hiç dokunulmaması, buna karşılık genellikle Gülen Hareketi sempatizanlarının ve Gülen Hareketi ile hiç alâkası olmayanların da açığa alınması, ihraç edilmesi ve tutuklanması. Halk tarafından FETÖ ile alâkası olduğu kabul edilenlerin serbest olması; ya da “adamını bulanların” süreçten yara almadan kurtulması kanaatinin yaygınlaşması.

9- Başta belediyeler olmak üzere, AKP kadrolarında, kirlenme, kibir ve müstağnileşme olduğuna ilişkin kanaatin yaygınlaşması.

10-  Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Eski Başbakan Ahmet Davudoğlu’nun meydanlara çıkmayıp sessiz kalmaları.

11- HDP yöneticilerinin tutuklanması. 

12- Referandumla ilgili “Almanya ve Hollanda’da meydana gelen olaylar” üzerine Türkiye’de açılan kampanya ve kullanılan dilin etkisi. 

13- “Ülker Reklamı” ve bunun üzerine Murat Ülker’e karşı girişilen linç kampanyasının etkisi.

14- Mesut Barzani’nin Türkiye’ye gelişinde yapılan karşılama töreninde asılan “Kürdistan Bayrağı”, “Kerkük’ün ilhakı için referanduma gidilmesi kararının alınması ve Kerkük’te binalara Kürdistan bayrağının asılmasını” etkileri.

15- Referanduma bir hafta kala Cumhurbaşkanlığı baş danışmanı Şükrü Karatepe’nin “Eyalet sistemi” tartışmasının etkisi.

Sonuç: Gerilim Yükseltmeyin, Düşürün

Kadife darbelerde seçime doğru gerilim ortamının yükselmesi, Kadife darbeciler tarafından arzulanan bir durumdur. Gerilim, insanların kolaylıkla tahrik edilip eylemlere girmesine, eylemleri desteklemesine imkân sağlamaktadır. Oslo Görüşmelerinin deşifre edilmesinden 7 Haziran 2015 seçim sürecine kadar kontrollü gerilim stratejisi uygulanmıştır. Kontrollü Gerilim Stratejisi tabirini kullanmamızın nedeni, Kadife darbeciler, gerilimi, kendi işine geldiği zaman daha da yükseltmeye, AKP’nin işine geldiği zaman, daha da düşürmeye çalışmışlardır. Cumhurbaşkanı seçim süreci ile 7 Haziran Genel seçimi sürecinde Kadife darbenin beyin takımı (Dış ve İç Beyin), AKP’nin aksine, gerilimi düşürmeye çalışmıştır. Bunun iki temel nedeni vardır: 1- Seçim sürecinde gerilim, AKP’nin işine yaramaktadır. 2- Halk gerilimli ortamda yaşamaktan yorulmaya başlamıştır. 

Adalet Bakanı Bozdağ’ın tabiri ile “CHP, Erdoğan Düşmanlığı orucu tutmuş” ve “Hayır kampanyasını” yürüten liderlerin, kadroların hemen hemen hepsi, referandum sürecinde çok daha sakin, birleştirici, bütünleştirici, yumuşak bir dil ve üslup kullanarak AKP’nin stratejisini bozarak oylarını artırmışlardır. Ancak Referandum sonrasında, sonuçlar üzerinden başlatılan tartışmalarla, gerilimi yükseltmeye ve kendi kitlelerini gelecek iki yıl için diri tutmaya çalışmaktadırlar. 

Başta Cumhurbaşkanı ve Başbakan olmak üzere AKP kadroları ve AKP’ye kayıtsız şartsız destek vermiş STK’lar, referandum boyunca gerilimi yükselterek kutuplaştırma üzerinden kendi tabanını bütünleştirip oylarını artırmayı ve bloke etmeyi strateji olarak benimsemişlerdir. Referandum sonuçları üzerine yaptıkları yorum ve değerlendirmelerde de aynı kutuplaştırıcı dili kullanmaya devam etmektedirler. Dolayısıyla gerek Cumhurbaşkanı ve Başbakan, gerekse AKP kadroları ve bazı STK’lar, hem referandum öncesi, hem de referandum sonrasında kullandıkları dilden dolayı gerilim ortamının doğmasına önemli katkıda bulunmuşlardır. Kadife Darbecilerin kendilerine zarar vereceğini düşündükleri için yapamadıklarını; Cumhurbaşkanı, Başbakan, AKP kadroları ve bazı STK’lar yaparak, Kadife Darbecilerin ekmeğine yağ sürmüşlerdir. O nedenle başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, siyasi iktidarın gerilimi düşürmesi, gelecek iki yıl için önemlidir.

Siyası iktidar, geçmişte olduğu gibi (Oslo Görüşmelerinin deşifre edilmesinden bugüne) hata üzerine hata yaparak yoluna devam etmeye çalışır, kendisine çeki düzen vermez, nasıl olsa referandumdan istediğim sonucu aldım, “Atı alan Üsküdar’ı geçti” mantığı ile meclisteki sayısal çoğunluğuna güvenerek, “yaptım oldu” diyerek yoluna devam etmeye çalışırsa, yapılan haksızlıkları görmezden gelirse, hem gayrı memnun sayısını artıracak hem de çok ağır bedel ödeyecektir. 

Henüz vakit varken! Yarın çok geç olabilir!

Kaynaklar

1- Sharp G., Diktatörlükten Demokrasiye Kurtuluş İçin Teorik Bir Çerçeve, ABD, The Albert Einstein Enstitüsü, Dördüncü Baskı, Mayıs 2010.