Operasyon son fırsat, vazgeçersek yanarız!

Yazarlar
İbrahim Karagül’ün Yenişafak gazetesindeki yazısı… Yeni bir hamle bekliyorum. ABD ve Avrupa‘nın Türkiye’nin Suriye’deki operasyonunu boşa çıkaracak, 15 Temmuz sonrası dur...
EMOJİLE

İbrahim Karagül’ün Yenişafak gazetesindeki yazısı…

Yeni bir hamle bekliyorum. ABD ve Avrupa‘nın Türkiye’nin Suriye’deki operasyonunu boşa çıkaracak, 15 Temmuz sonrası durduğu yeri muğlaklaştıracak, yeni siyasi kararlılığı sulandıracak manevrasını bekliyorum.

Yine ABD’nin, Türkiye’nin bölge ülkeleri ve Rusya ile ilişkilerini, yakınlaşma hamlelerini sabote edecek şaşırtıcı, rahatsız edici girişimler başlatacağını ve bunun çok yakın olduğunu düşünüyorum.

ABD yönetiminin, askeri yapısının, istihbarat ağının Suriye meselesindeki yeni inisiyatiften çok rahatsız olduğunu, Türkiye’nin Suriye’de çözüme odaklı girişimlerini tehdit olarak gördüğünü, Kuzey Suriye Koridoru gibi Suriye meselesindeki en büyük projelerinin çökme ihtimalini düşündüklerini, bu yüzden ne yapıp edip Türkiye’yi durdurmaya çalışacaklarını biliyorum.

Örtülü operasyon ve ayak oyunları

Ankara’nın terör koridoruna müdahalesini Cerablus ve yakın çevresinde hapsetme, türlü diplomasi ve ayak oyunlarıyla kafa karıştırma, oyalama, erteleme, zaman kazandırma girişimlerinin başladığını görüyorum. Washingon’dan gelen, ABD askeri çevrelerinden gelen, ABD medyasına servis edilen açıklama ve dosyaların tamamının bu işe hasredildiğini de görüyorum.

Bugünden sonra özellikle diplomasi alanında, istihbarat paylaşımı alanında, Suriye’de “ortak operasyon” anlamında dayatılacak her teklifin Türkiye’ye karşı örtülü operasyon olacağınıburadan ilan edeyim. Edeyim de, kişisel olarak ülkeme borcumu ödemiş olayım, doğru yerde durmuş olayım.

İç işgalciler kullanılacak

Yine bugünden sonra “iç işgalciler”in seferber edileceğini, “ABD ile ortak hareket” içeren formüllerin havada uçuşacağını, bunların Türkiye içinde ve AK Parti içinde bazı çevreler tarafından etkin biçimde pazarlanacağını, yoğun olarak hükümetle diyaloğu olan çevreler üzerinden servis edileceğini, bu yönde bir kamuoyu oluşturma süreci başlatılacağını not edeyim.

15 Temmuz darbe ve iç işgal girişiminin arkasındaki güçler, onların içerideki servisçileri, Suriye meselesindeki yeni pozisyondan deliye dönmüş durumdalar. O kanlı darbede suçüstü yakalandıkları için açıktan bir şey diyemiyorlar. Ama el altından Türkiye’ye operasyon çekiyorlar.

Gülen ve teröristlerinin giriştikleri darbeye, arkasındaki güçlere karşı olağanüstü bir kamuoyu reaksiyonu oluştuğu için, açıktan söz söylemeye, açıktan plan dayatmaya ya da önermeye cesaret edemiyorlar.

Bu yüzden kamuoyunu uyutacak, oyalayacak, yönlendirecek mekanizmalar üzerinden operasyon yapıyorlar. Millete ince ince ayar çekmeye hazırlanıyorlar. Bu yönde bazı çevrelerle iş tutuyorlar, onlar üzerinden projeler uyguluyorlar.

Türkiye onları intihara zorladı

Suriye’de çözüm onlar için intihardır. Kuzey Suriye Koridoru’nun boşa çıkarılması onlar için intihardır. FETÖ’den sonra PKK/PYD kartının da ellerinden kaçması onlar için intihardır. Ankara’nın bölgesel meseleleri bölge ülkeleriyle çözme yaklaşımı onlar için intihardır. FETÖ ile yaptıkları operasyon boşa çıktıktan sonra PKK/PYD üzerinden yürüttükleri operasyon da boşa çıkarsa çok ağır bir hezimete uğramış olacaklar.
Türkiye’yi merkezden vuramadılar, Güney’den de vuramazlarsa Suriye’yi parçalayıp, yeni haritayı uygulayıp sonra Türkiye cephesini açma hesapları suya düşmüş olacak.
Çok büyük bir oyunla yüzleşiyoruz. Türkiye’nin son on yılda, içeride bunca mesele ile uğraşmasının nedeni bu Büyük Oyun‘dur. Darbe tartışmalarıyla, Gezi ile, 17-25 Aralık‘la ve son 15 Temmuz felaketiyle uğraştırılarak içeride boğmaya çalıştıkları Türkiye’nin, bütün iç müdahaleleri savuşturup sınırın güneyinden gelen tehdide yönelmesi Cumhuriyet tarihinin en büyük jeopolitik hamlelerinden biridir.

15 Temmuz ve Koridor “müttefik saldırısı”dır

Aman bu müdahale yarım kalmasın. Aman yarı yoldan döndürecek sahtekarca formüllerle zihinlerimiz bulanmasın. Aman yeni “Suriye modellemeleri” yapıp bize durdurmaları mümkün olmasın. Aman “iç işgalciler”in oyununa bu sefer de gelmeyelim. Süslü cümlelere, dostluk/müttefiklik hikayelerine, oyalama taktiklerine inanmayalım. FETÖ, PKK/PYD ve IŞİD hepsi aynı büyük senaryonun tetikçileridir. Biri ile mücadele ederken diğerine kapı aralayacak tuzaklara karşı dikkatli olalım.

Bu tuzakların müttefiklerden geldiğini unutmayalım. 15 Temmuz’un bir “müttefik saldırısı” olduğunu aklımızdan çıkarmayalım. Ülkeyi iç savaşa sürükleyip, bir sapıkörgüt üzerinden parçalama, bugünkü Türkiye’nin bütün siyasi kadrolarını tasfiye etme, milleti cezalandırma, Erdoğan’ı öldürme dahil her türlü kirli planın müttefik başkentlerde yapıldığını unutursak, bir daha bugünleri göremeyebiliriz.

Operasyon bir yıl önce yapılmalıydı

Suriye’ye bu şekilde müdahale en geç geçtiğimiz yıl yapılmalıydı. Harita o zamanlar bile netleşmişti. O tarihlerce avazımızın çıktığı kadar bağırdık ama sesimizi kimseye duyuramadık. “Savaş kışkırtıcısı” suçlamalarına maruz bırakıldık. Türkiye’ye savaş açanlar, ülke savunması için çağrılar yapanları böyle suçluyor ve etkisizleştiriyorlardı.
Müdahale bir yıl sonra başladı. 15 Temmuz olmasaydı başlamayacaktı bile. Ve biz, işte o zaman felaketle yüzleşecektik. Sınırın güneyini PKK’ya, kuzeyini FETÖ’cü subaylara teslim eden küresel irade, Erdoğan’ı ortadan kaldırıp Türkiye’yi birleştiren gücü ve mekanizmaları çözüp Suriyeleştirme planına başlayacaktı.

Bu müdahale son fırsatımız

15 Temmuz’u boşa çıkardıysak Suriye’den gelen tehdidi de boşa çıkarmak zorundayız. Bunu yapamazsak 15 Temmuz tekrar gelecektir, ya da o darbe artıklarını temizleme imkanı boşa çıkacaktır.

Bu operasyon boşa çıkarılırsa bir daha Türkiye’nin böyle bir imkanı olmayacak. Bu son fırsattır. Darbeciler de, PKK/PYD de, IŞİD de, arkasındaki küresel irade de şimdi bütün gücüyle bu fırsatı tersine çevirmeye çalışıyor.

Tanımlanmış tehditleri ve arkasındaki güçleri biliyoruz.

Ama içerideki “işgalcileri”, operasyonunu içerideki ayağını, bundan sonra harekete geçirilecek yapıları daha tam tanımlayabilmiş değiliz. Türkiye son virajdadır. Bu virajı dönemezsek, eski diplomatik kalıplara, müttefik ilişkilerine kanarsak bu ülkeyi bir daha kurtarma şansı bulamayabiliriz.

Yeni yalanlara inanırsak yanarız

Bu yüzden Kuzey Suriye’deki tehditlerin ortadan kaldırılması tek önceliğimiz, tek çıkış yolumuz. Ne olur, yine o “çokbilmişler”in oyununa gelmeyelim. Yoksa, içeriden ve dışarıdan gelen en ağır saldırıları bile göğüsleyen milletimiz çok büyük bir hayal kırıklığı yaşayacaktır.

yazının devamını okumak için…