Ali Saydam Yenişafak gazetesindeki yazısında ABD’de meydana gelen olayları değerlendiriyor. Brzezinski’nin “Kontrolden Çıkmış Dünya” kitabında , ‘Amerika için aslında temel tehdit, Amerika dışından gelmiyor. Amerika içinden geliyor’ dediğini aktarıyor.İşte o yazı..
ABD’de peşpeşe iki zencinin polis tarafından öldürülmesinin ardından protestolar ayyuka çıkmış, beş polis de öldürülmüştü. Çeşitli kentlerdeki protestolarda gözaltına alınanlar arasında gazeteciler de varmış. (Bakalım bu gazeteciler için suçlu olup olmadıklarına bakmaksızın hangi STK’lar ayağa kalkacak?) Anlaşılan o ki ABD’de bir süredir bu konuda oluşturulan toplumsal barış yine çözülme tehlikesiyle karşı karşıya.
Malcolm X, Martin Luther King, Muhammed Ali gibi kanaat önderlerinin ruhlarının muazzep olduğunu düşündüren bu gerilimli atmosfer için Cumhurbaşkanı Erdoğan da “Hayra alamet bir gelişme değil. Yedi ay içersinde sivil ölümleri 560’ı aşmış durumda. Bu sancıların kaynağında ne yatıyor, ne oluyor, ne bitiyor, onu bilemem. Bunun analizinin iyi yapılması lazım” demiş.
Amerikan Nüfus Sayımı İdaresi’nin verilerine göre ABD’de 2011 yılında gerçekleşen doğumların %50.4’ü zenci, Asyalı veya Hispanik bebeklermiş. Afro Amerikalıların yaklaşık yüzde 25’i polisten haksız muamele gördüğüne inanıyormuş. Amerikan nüfusundaki bu etnik değişimin farkında olmayan ve gidişata bakarak geleceğe dair kehanette bulunmayan bir tek Allah’ın kulu kalmadı.
Ekonomik ve siyasi iktidarı elinde bulunduran ve yakında nüfus anlamında azınlığa düşeceği öngörülen Beyaz Wasp (White Anglo-Saxon Protestant) kimliğe sahip olanların da elleri elbette armut devşirmeyecektir. Muhalif çoğunlukları nasıl yönetecekleri konusunda hayli donanımlıdırlar. Atalarından tevarüs eden müstemleke kültürünün onlara gereken taktikleri vereceğinden yana kuşkusu olanlara da artık rastlanmıyor. Afrika’yı, Asya’yı, hem uzaktan ve hem de yerinden, önce kan ve şiddetle sonra da ‘yumuşak güç’le nasıl yönettilerse kendi ülkelerinde ekonomik iktidarı elde tutmayan, tutma ihtimali de hayli zayıf olan bu Wasp dışı çoğunluğun çıkarabileceği sorunları eninde sonunda kendi bildiklerince çözeceklerdir.
Bir farkla ki, başlarına gelen bu türden ırkî sorunları ‘merhamet, muhabbet, maneviyat’ (3M) gibi hasletleri hatırlamadan çözmeleri de pek mümkün görünmemektedir.
ABD’deki ‘maneviyatı yitirme’ meselesinin doğuracağı sorunların sivrilerek keskinleşeceğini yıllar öncesinden görenler vardı:
Tarih: 14 Mayıs 2004.
Mekân: ATV’nin yan kuruluşu olup, sonradan A Haber’i doğuran ‘mtv’ adlı kanalda yayınlanan ve özellikle meraklıları tarafından dikkatle takip edildiğini internetteki tıklanma sayısından bildiğimiz ‘NPQ Tartışıyor’ adlı program…
Hasbelkader bizim yönettiğimiz bu programda ‘Modernizm ve Gelenek’ üzerine tartışıyoruz. Katılımcılar: Rahmetli Halit Refiğ, M. Kenan Tekdağ ve Mehmet Ali Kılıçbay… Rahmetli Halit Refiğ, tartışmanın ortasında “Ben bir parantez açabilir miyim?” diyerek söze giriyor ve şöyle diyordu:
“Ben, Amerikan toplumunu çok fazla tanımıyorum. Amerika’da yaşadığım zamanlar oldu ama tabii ki bir yabancı olarak yaşadım. Ama Amerikan toplumunu tanıdığına inandığım düşünürler var. Mesela bunların en tipik örneklerinden biri, Başkan Carter‘ın baş güvenlik danışmanı olan Zbigniew Brzezinski. Brzezinski, 1979 yılında ‘Out of Control / Denetimden Çıkış’ diye bir kitap yayımladı. Amerika’da çok üst bir güvenlik mevkiine gelen Brzezinski burada diyor ki, ‘Amerika için aslında temel tehdit, Amerika dışından gelmiyor. Amerika içinden geliyor’ diyor ve ‘bu içeriden olan tehlike, manevi değerlerin gitgide kaybolmakta oluşu’ diyor. ‘Amerikan toplumunun klasik manevi değerlerini meydana getiren üç müessese vardı’, diyor. ‘Aile, okul, kilise. Fakat…’, diyor, ‘günümüzde medya, televizyon, genel ahlakın oluşmasında bu klasik üç kurumun önüne geçti ‘diyor ve ‘bunun yarattığı ahlâk anlayışı hiçbir toplumsal sorumluluk taşımayan tüketici birey modeli’, diyor
. İşte, ‘Amerika için yakın gelecekteki en büyük tehdit, en büyük tehlike kendi dışından gelecek bir tehlike değil, kendi içinden gelecek, manevi değerlerin kaybından ve bu manevi değerlerin kaybıyla bir inanç ve ahlâk yozlaşmasının ortaya çıkmasından kaynaklanacak’, diyor.