Bardakçı:İstanbul Üniversitesi’nin arşivi de çöpe gitmiş!

Yazarlar
Murat Bardakçı geçen hafta Habertürk gazetesindeki yazısında Abdülhamit’e ait olan İstanbul Üniversitesindeki binlerce kitabın çöpe atılışını yazmıştı.Bardakçı Habertürk gazetesinde bugün yazdığ...
EMOJİLE

Murat Bardakçı geçen hafta Habertürk gazetesindeki yazısında Abdülhamit’e ait olan İstanbul Üniversitesindeki binlerce kitabın çöpe atılışını yazmıştı.Bardakçı Habertürk gazetesinde bugün yazdığı yazıda ise İstanbul Ünivaersitesi arşivinin nasıl çöpe gittiğini yazıyor.İşte o yazı…

Geçen hafta, Sultan Abdülhamid’e ait olan ve İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’nde bulunan binlerce kitabın 28 Şubat’ta nasıl çöpe atıldığını yazmıştım… Üniversitenin uğradığı Moğol zulmünden beter kültür katliamı meğerse bundan ibaret değilmiş! Aralarında Türkiye’de çağdaş bilimi inşa eden âlimlere, edebiyatçılara, hukukçulara, doktorlara, Fuad Köprülü’den Halide Edip’e, Ahmet Hamdi Tanpınar’dan Abdülbaki Gölpınarlı’ya kadar çok önemli 344 hocanın sicil dosyaları ile güvenlik soruşturması raporları da çöpe gitmiş. Bilim tarihimizin arşivini Türk Tarih Kurumu’nun eski başkanı Prof. Dr. Ali Birinci kurtarmış, satın alıp Kurum’a nakletmiş. Şimdi orada mükemmel şekilde mühafaza ediliyorlar.

II. Abdülhamid’in kütüphanesi 28 Şubat’ta çöpe atıldı okumak için tıklayınız…

Geçen hafta, Moğollar’ın 1258’de Bağdat’ı işgal etmelerinden sonra yaptıkları kültür katliamından beter bir kütüphane cinayetini yazmıştım: Temelini Sultan Abdülhamid’in özel kütüphanesinin teşkil ettiği Üniversite Kitaplığı’nda bulunan ve birbirinden kıymetli binlerce eserin 28 Şubat döneminde, Prof. Kemal Alemdaroğlu’nun İstanbul Üniversitesi’nin rektörü olduğu sırada çöpe atılmasını…

GEÇMİŞLERİNİ DE KATLETMİŞLER

Çuvallara doldurularak çöpe gönderilen kitaplar kapanın elinde kalmış, İstanbul Belediyesi’ne bağlı Atatürk Kitaplığı’nın müdürü Ramazan Minder bunların 4 bin 500 kadarını Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın sağladığı malî destek ile birkaç ay önce kurtarıp Atatürk Kitaplığı’na nakletmişti…

İstanbul Üniversitesi’ndeki kültür katliamı bu kadarla, yani Sultan Abdülhamid’in hususî kitaplığı ile kalmış olsa, öpüp başımıza koyalım… O dönemde üniversitenin sadece kütüphanesi değil arşivi, yani kendi tarihi bile hışma uğramış!

344 HOCANIN ÖZEL BİLGİLERİ

Benim seneler sonra, ancak önceki gün haberdar olabildiğim hadise şöyle cereyan etmiş: Prof. Kemal Gürüz’ün YÖK’ün, Prof. Kemal Alemdaroğlu’nun İstanbul Üniversitesi’nin, Prof. Meral Alpay’ın da Üniversite Kütüphanesi’nin başında olduğu sırada, üniversitenin kuruluşundan 1970’li senelere uzanan personel arşivi kütüphanedeki binlerce eser ile beraber çöpe gitmiş!

Moğollar’ın kitap katliamından beter şekilde imha edilen arşivde neler mi varmış? Tıp doktorundan hukukçusuna, edebiyatçısından maarifçisine kadar Türkiye’de çağdaş bilimin kurucularından ve sonraki dönemlerin önde gelen âlim ve sanatçılarından olan 344 hocanın sicil dosyaları; yine kuruluş günlerine ait olan, herbirinde 75 ile 100 kadar yazışma bulunan klasörler üniversite hocaları ile diğer görevlilerin sicil bilgileriyle güvenlik soruşturmaları sonrasında hazırlanan raporların yeraldığı 146 adet diğer dosya!

Bütün bu dosyalar Kadıköy’deki bir sahafın eline geçmiş ve seneler sonra Türkiye’nin kitap konusunda önde gelen âlimlerinden ve kolleksiyoncularından olan Prof. Dr. Ali Birinci tarafından kurtarılmışlar. Türk Tarih Kurumu’nun 2008 ile 2011 arasında başkanlığını yapan Prof. Birinci, evrakı elinden bulunduran sahafla sekiz ay süren bir pazarlık neticesinde üniversitenin çöpe lâyık gördüğü tarihini servet sayılabilecek bir meblâğ ödeyerek almış ve Tarih Kurumu’nun arşivine nakletmiş.

İstanbul Üniversitesi’nin Prof. Alemdaroğlu’nun devr-i iktidarında çöpe giden hafızası şimdi Türk Tarih Kurumu’nda muhafaza altında! Sicil dosyaları, belgeleri, yazışmaları ve hattâ yapılan güvenlik soruşturması raporları çöpe giden hocaların kimler olduğunu merak mı ettiniz?

Aralarında üniversitenin kurucularından Türkiye’de çağdaş bilimi inşa eden âlimlere, edebiyatçılara ve hukukçulara kadar kimi ararsanız herkes var…

OKUYUN VE DEHŞETE DÜŞÜN

İşte, evrakı çöpe giden ve çoğu profesör veya doçent olan bu kişilerden bazıları… Aşağıdaki listeyi okuyun ve siz de benim gibi dehşete düşün:

Fuad Köprülü, Ahmet Hamdi Tanpınar, Halide Edip Adıvar, Abdülbaki Gölpınarlı, Sıddık Sami Onar, Nihal Atsız, Sabri Esat Siyavuşgil, Akdes Nimet Kurat, Asaf Halet Çelebi, Orhan Köprülü, Adile Ayda, Ağaoğlu Ahmet Bey, Mina Urgan, Tarık Zafer Tunaya, Zeki Velidi Togan, Ahmet Ateş, Maarif Nazırı Emrullah Efendi, Ali Nihad Tarlan, Ebulûla Mardin, Fahir İz, Çetin Özek, Ahmet Ateş, Oktay Aslanapa, Ömer Lütfi Barkan, Sadri Maksudi Arsal, Sadrettin Celâl Antel, Neşet Ömer İrdelp, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Şükrü Baban, Cemil Birsel, Ahmet Caferoğlu, Abdülbaki Baykara, İsmail Hikmet Ertaylan, Sabri Ülgener, Muammer Kemal Özergin, Mazhar Osman Uzman, Mehmed Ali Aynî, Mehmet Emin Erişirgil, Muhibbe Darga, Mustafa Şekip Tunç, Nurhan Atasoy, Şerare Yetkin, Hacı Âdil Arda, Bekir Kütükoğlu, Bülent Tanör, Ali Canip Yöntem, Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu, Fuat Sezgin, Mümtaz Tarhan, Hazım Atıf Kuyucak, Mazhar İpşiroğlu, Salih Zeki Bey, Abdülkadir Karahan ve daha dünya kadar bilim adamı…

AYIRIM YAPMADAN TEMİZLİK

İstanbul Üniversitesi’ndeki bu kültür cinayetinin sorumlusu olan zamanın rektörünü aslında sadece suçlamamamız, gönülden tebrik etmemiz de lâzım… Zira, Türkiye’nin en eski ilim merkezi olduğu iddia edilen İstanbul Üniversitesi’nin hafızasını çöpe gönderirken gayet tarafsız davranmış; sağcı, solcu, lâik, Atatürkçü, İslamcı, erkek, kadın, âlim, cahil, vesaire ayırımına gitmemiş, isimleri ve ideolojileri dikkate almamış ve arşivde ne buldu ise, kime ve hangi düşünceye ait olduğuna bakmadan çöpe göndermiş…

HÜLÂGÜ HAN BİZİ AFFETSİN!

Gerçek bir “devrim”in, özellikle de “kültür devrimi”nin işte böyle yapılması gerekir! Hafızayı sıfırlamak maksadıyla hatıra, vefâ, ilim vesaire gibi kavramlar hiçbir şekilde nazarı dikkate alınmamalı ve mevcut olan herşeyin üzerinden bu şekilde bir silindir gibi geçilmelidir!

İstanbul Üniversitesi’nde yapılan da işte budur ve üniversitenin tarihi konusunda araştırmaya girişecek olanların bundan böyle müracaat edebilecekleri, aradıklarında mutlaka birşeyler bulabilecekleri tek bir yer vardır: Çöplükler!

Meğerse, asırlar boyunca “kitap katliamı yaptılar” diye Moğollar’ın günahını almışız, Türkiye’de beteri olmuş…

Hülâgü Han bizi affetsin!