Asla korkmayacak, diz çökmeyeceğiz!

Yazarlar
İbrahim Karagül’ün Yenişafak gazetesindeki yazısı… TÜRKİYE SALDIRI ALTINDA. Ülkemiz, insanlarımız, devletimiz, sokaklarımız, şehirleriniz tehdit altında. Özgürlüğümüz, varolma hakkımız, bi...
EMOJİLE

İbrahim Karagül’ün Yenişafak gazetesindeki yazısı…

TÜRKİYE SALDIRI ALTINDA.

Ülkemiz, insanlarımız, devletimiz, sokaklarımız, şehirleriniz tehdit altında.

Özgürlüğümüz, varolma hakkımız, birlikteliğimiz, gelecek hayallerimiz tehdit altında.
Bizi aynı mahallede yaşayamaz hale getirmeye çalışıyorlar.

Sokaklarımızı kan gölüne çevirmek, evlerimizi ateşe vermek istiyorlar.

Dün Ankara’da tarihimizdeki en büyük terör saldırısına maruz kaldık.

86 insanımız hayatını kaybetti, onlarca yaralımız var, kayıplarımız artabilir.

Canımız yandı, kanımız aktı, müthiş derecede kaygılıyız.
Bu saldırı doğrudan ülkeye, hepimize, tamamımıza yöneliktir.

Saldırganların kimliğini, mağdurlarınkimliğini sorgulamak, buna göre duruş belirlemek, buna göre tavır almak ahlaksızlıktır.

Sadece iki taraf vardır. Biri saldırgan ikincisi mağdur.

ÇOK ÖFKELİYİZ

Saldırgan kimdir, hangi örgüttür, bombayı kim patlatmıştır, arkasında hangi ülkeler vardır, ihaleyi hangi istihbarat teşkilatları vermiştir, saldırıyı hangi siyasi çevre servis etmiştir?

Öğreneceğiz… Öğreneceğiz ve o öfkeyi onlara yönelteceğiz.

Saldırıya uğrayan sadece o meydandakiler değil, bizleriz. Bunu bilip buna inanacağız.
İnanacağız ve “acımasız bir direniş” sergileyeceğiz.

Dün patlamayı ilk duyduğumda olduğum yere mıhlandım.

Bir taraftan derin bir acı, diğer taraftan kontrol edilmesi zor bir öfke.

Son iki yıldır adım adım uygulanan, sahne sahne işlenen ve artık “terör” olmanın ötesine geçen, Ortadoğu’daki kaos dalgasının ülkemize servis edilmesi geldi gözlerimin önüne…

ARTIK TEK KRİTERİMİZ VATAN SAVUNMASI..

Kürt milliyetçiliği tahrik edilerek, Alevi kimliği tahrik edilerek “Türkiye iç savaşta” görüntüsü için çalışanlar geldi aklıma.

Örgütler üzerinden işgal denemeleri yapanlarla, buna paralel hareket eden “iç işgalciler” geldi.

Birinci Dünya Savaşı ile İstiklal savaşı arası “vatan haini” ifadesi canımızı en çok yakan kavram olmuştu.

O tarihlerden sonra “vatan haini” ifadesi son üç yıldaki kadar gerçek anlamını bulmamıştı.

Artık tek kriterimiz vatan olacak. Durduğumuz yer, ayaklarımızı sabitlediğimizyer burası olacak. Çünkü…

Artık örgüt karargahları ile medya karargahları, siyasi parti karargahları arasında fark kalmadı.

Artık dağdan, Güneydoğu’dan işgale girişenlerle İstanbul’dan işgale girişenler ortak hareket ediyor.

Artık Kaleşnikof kullananlar ile kalem ve sermaye güçlerini kullananlar arasında fark kalmadı.

ANA OMURGA DİRENMELİ

Hepsi kan üzerinden aynı ortaklığı işletiyor. Hepsine kendi ölçeklerinde ihale dağıtılmış. Hepsi Türkiye’yi kurban etme üzerine yemin ettirilmiş.

İçeriden terörün kanlı saldırıları ve o malum “iç işgalciler“in ihanetleri, dışarıdan ise çokuluslu bir müdahale ile karşı karşıyayız.

Türkiye’nin ana omurgasını aşındırmaya çalışıyorlar. Bütün kimlikleri tahrik ederek, birbiriyle çatıştırarak milletin sağduyusunu yitirmesi için uğraşıyorlar.

Türkiye’yi terörle dize getirmeye, milletimizi diz çöktürmeye zorluyorlar.

TÜRKİYE SURİYE OLMAYACAK

Dün terör saldırısı olmadı.. Dün Ankara’yı vurdular. Başkenti vurarak mesajlarını verdiler. Seçim öncesi kamuoyunu dalgalandırmak, toplumun bir kesimini sokağa dökmek, bunun üzerinden iç politik müdahaleye başladılar.

Ama bu esas hedef değil. Bu senaryo, asıl hedef için ortam hazırlamaktan başka bir şey değil. Amaç ortada, hedef açık:

Türkiye’yi Suriyeleştirmek.

Onlar güneyimizde haritalar çizerken bizi içeride boğmak. Daha sonra enerjisi tükenen, hırpalanan Türkiye’yi de yeni harita taslaklarına katmak.

Suriye’de oluşan yeni ittifak, içerideki alçaklarla ortaklık kurup bu ülkeyi şiddet dalgasına mahkum etmeye çalışıyor.

Ne kadar denerseniz deneyin, Türkiye Suriye olmayacak.

TÜRKİYE TEYAKKUZA GEÇMELİ

Batı’mızdakiler, Doğu’muzdakiler, Kuzey’imizdekiler ne kadar oyun kurarsa kursun bu ülkeyi dize getiremeyecek. İçerideki kuklalar ne kadar kanlı, ne kadar kirli ihaleler alınsa alsın, asla başaramayacak.

Dünkü saldırı, bir örgütün kabiliyetinin çok ötesinde. Örgütler koalisyonunun da ötesinde. Bu bir çokuluslu servistir. Sadece tetiği çekene, bombayı patlatana odaklanmak körlüğe neden olacaktır.

Eğer çokuluslu bir proje ile Ankara’ya terör üzerinden mesaj veriliyorsa, Türkiye’nin başkentini vuruluyorsa, bu ülkenin teyakkuza geçmesi, tedbirlerini normalin ötesine taşıması, bir adım sonrasında nelerle yüzleşebileceğini öngörmesi gerekir.

Devlet aklı kadar toplumsal hafızanın da diri tutulması gerekir. Radikal önlemler almak gerekir. Olağanüstü şartlara hazırlanmak gerekir.

yazının devamını okumak için…