16 Nisan’a kadar herkes tetikte olsun!

Yazarlar
İbrahim Karagül Yenişafak gazetesideki yazısında Hollanda’da yaşadığımız skandal olayı değerlendirirken : “Yakında Avusturya ya da bazı Avrupa devletleri birer Hollanda olacak. Azılı ...
EMOJİLE

İbrahim Karagül Yenişafak gazetesideki yazısında Hollanda’da yaşadığımız skandal olayı değerlendirirken : “Yakında Avusturya ya da bazı Avrupa devletleri birer Hollanda olacak. Azılı Türkiye düşmanı olacak. Böylece hem içerideki Müslümanlardan kurtulmayı, hem yükselen Türkiye’yi durdurmayı deneyecek hem de faşist yönetimlerin kurulabilmesi için Avrupa toplumlarına bir düşman sunmuş olacaklar.” diyor. İşte o yazı…

15 Temmuz’un intikamını alıyorlar! Tanklarla, toplarla dize getiremedikleri, iç savaşa sürükleyemedikleri, ülkemizin büyük dönüşümünü durduramadıkları, Türkiye’nin gücünü hissettikleri için saldırıyorlar.

Sindirememenin, teslim alamamanın, imha edememenin hırçınlığı ile saldırıyorlar. İçerideki terör aygıtlarıyla başlattıkları savaşı kaybettikleri için, istihbarat aparatları zayıfladığı için, yeni operasyon yürütemedikleri için çılgına dönüyorlar. Artık FETÖ üzerinden, PKK/PYD üzerinden, yönettikleri STK’lar üzerinden, sermaye operasyonları üzerinden oyun kuramadıkları için saldırıyorlar.

Yenildiler, kıskandılar, hırçınlaştılar

Aslında bu, bir saldırı değil, savunma.. İstanbul’da, Ankara’da, meydanlarımızda, sokaklarımızda vuramadıkları için kendi ülkelerinde, topraklarında, şehirlerinde savunmaya geçtiler. Artık Amsterdam‘da, Rotterdam‘da, Düsseldorf‘ta, Zürih‘te savunma hatları oluşturuyorlar.

Bu;kaybedişin, tükenmişliğin, çaresizliğin, o bileği bükememenin verdiği hazımsızlıktır. Türkiye büyürken, yükselirken onların çöküşe geçmesinin verdiği kıskançlıktır. Avrupa başkentleri eskirken, küflenirken, Türkiye’nin yıldızlaşmasına, parlak bir geleceğe bayrak açmasına duyulan öfkedir.

Yüz yıllık mücadele, bir büyük hesaplaşma bu..

Türkiye karşısında küçük düşmenin, ezikliğin, iki paralık oluşun hezeyanıdır. Vesayetçi efendiler iken artık adam yerine konulmamanın, hiçe sayılmanın, alaya alınmanın verdiği huzursuzluktur.

En uç söylemlerle, en uç davranışlarla gizlemeye çalıştıkları, taşkınlıklarla örtmeye çalıştıkları bu yenilgidir. 

Yüz yıl sonra, bu topraklarda başlayan büyük tarih yürüyüşünü durdurmak için küresel ölçekte bir cephe kuruldu, çokuluslu müdahaleler, saldırılar yapıldı. Sokak teröründen istihbarat operasyonuna, etnik terörden muhafazakar kimlikli terör örgütlerine kadar her türlü silah kullanıldı. Bu büyük hesapların hepsi, Anadolu insanının tarihi kimliğine, dirayetine, büyük hedeflerine çarpıp un ufak oldu.

Taşeronlar başaramadı, kendileri sahaya indi..

En son 15 Temmuz’da işgali ve iç savaşı denediler, rezil oldular. Siyasi tarihin görmediği ölçüde destansı bir direniş o çokuluslu cepheyi şoka uğrattı. Bu ülkeye karşı oyun kurmanın ağır bedelini hissetmeye başladılar. Fiyaskodan hemen sonra bütün istihbarat, terör aparatlarını ABD’de, Almanya’da, Avrupa şehirlerinde korumaya aldılar.

FETÖ üyeleri, PKK üyeleri, DHKP-C mensupları başaramayınca ana aktörler, oyun kurucular sahaya indi. Açıktan Türkiye düşmanlığına başladı. 1990’larda “İslam düşmanlığı” tezini dünya genelinde siyasi söyleme, doktrine dönüştüren ve bütün güvenlik stratejilerini bu yeni “tehdit”e göre formatlayan çevreler, bu sefer “Türkiye düşmanlığı” üzerinden yeni bir operasyon başlattı. Avrupa genelinde Türkiye düşmanlığı tezini işlemeye, Batı kapılarını bu ülkeye kapatmaya girişti.

21. yüzyılın ilk faşist yönetimi tescil edildi

Hollanda’nın, bütün diplomatik teamülleri hiçe sayarak, Aile Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya‘ya gösterdiği davranış, oradaki vatandaşlarımıza uyguladığı şiddet, bütün çirkinliklerin ötesinde bir Avrupa ortak aklının yansımasıdır. Sadece Çarşamba günü yapılacak seçim ya da Hollanda içi siyasi hesapların ürünü değildir. Burada Hollanda tetikçidir, ilk kurşunu sıkandır. Avrupa’yı rehin almaya başlayan faşizm dalgasının ilk açık zaferidir. O gece, Hollanda 21. Yüzyılın ilk faşist devleti olarak tescil edilmiştir.

Avrupa kerdi içinde çatışacak

Avrupa Birliği’nin çöküşü, aşırı sağın yükselişi, Atlantik’in Doğu kıyılarını teslim alan ırkçı dalga, çok yakında Avrupa’da başka ülkeleri de ele geçirecek, yeni ırkçı yönetimler kurulacak. İşte bu faşizm dalgası İslam düşmanlığı üzerinden, Türkiye düşmanlığı üzerinden güç kazanıyor, bu düşmanlık tezini kullanarak alan genişletiyor.

Burada kaybedecek olan Avrupa’nın kendisidir. Türkiye’ye yapabilecekleri hiçbir şey yok ama bu dalga Avrupa içi keskin kamplaşmalara, düşmanlıklara yol açacak, Avrupa içi çatışmaları tetikleyecek.

Türkiye’yi çevreleme planları boşa çıkacak

Ama biz bu düşmanlığın, çevrelemenin Türkiye tarafıyla ilgileniyoruz. Yakında Avusturya ya da bazı Avrupa devletleri birer Hollanda olacak. Azılı Türkiye düşmanı olacak. Böylece hem içerideki Müslümanlardan kurtulmayı, hem yükselen Türkiye’yi durdurmayı deneyecek hem de faşist yönetimlerin kurulabilmesi için Avrupa toplumlarına bir düşman sunmuş olacaklar.

Dikkat edin Kuzey Suriye’deki çevreleme, kuşatma planıyla Arap/İslam dünyasına açılan bütün kapıları kapatılmak istenen Türkiye’nin, Avrupa’da beslenen düşmanlık tezi üzerinden de Batı kapılarına kalın duvarlar örülmeye çalışılıyor. Bu da, kuşatmanın küresel bir proje olduğunu, 21. Yüzyıla yayılacağını, Birinci Dünya Savaşı dönemi hesaplaşmasının devam ettiğini gösteriyor. Ama Türkiye yükselen ülke ve bu projelerin hiçbirisi başarılı olamayacak.

16 Nisan Cephesi, bir Haçlı Cephesi

Bu yüzden Hollanda’da gördüğümüz rezillik bir büyük projedir. Gezi olaylarından bu yana devam eden, 15 Temmuz’da zirveyi gören saldırılara yeni bir halka ekleniyor demektir. Bir 16 Nisan Cephesi Avrupa’da kurulmuş, bütün terör örgütleri, içerideki dar muhalif çevreler yeniden tek çatı altında toplanmış, referandumu sabote etmek için yaygın bir savaş başlatılmış demektir.

Bu cepheye dikkat edin. Avrupa’dan ve güneyimizden yeni tehditler inşa ediliyor, doğrudan referandumu hedef alan saldırılar planlanıyor. “Evet” çıkmasının Türkiye’deki büyük dönüşümün en kritik aşamalarından biri olduğunu, 17 Nisan’dan itibaren Türkiye’yi durdurmanın mümkün olamayacağını bütün dünya biliyor, bir tür Haçlı Cephesi karşımıza dikiliyor.

16 Nisan’a kadar teyakkuzda olun..

Bu aşamadan sonra referandum bir milli seferberlik konusudur. Türkiye ekseni ya da Türkiye karşıtı cephe, hangisine ait hissettiğimizle ilgili bir durumdur. Bütün siyasi kimliklerimizin üstünde bir Türkiye mücadelesidir. Bütün Avrupa’nın, terör örgütlerinin, Türkiye düşmanlarının “Hayır” cephesinde harıl harıl çalışması kör olanların bile gözlerini açmaya yeterlidir.

Şimdi bu cephe…

yazının devamını okumak için…