Savaşın İnsan Yüzü

Tiyatro
Savaş ve şiddetin gündemimizden düşmediği, işgal altındaki ülkelerin görüntülerinin medyada sıkça yer aldığı bir dönemde yaşıyoruz. psikolojik savaş, soğuk savaş terimleri sıkça dolaşıyor ağızlarda. b...
EMOJİLE

Savaş ve şiddetin gündemimizden düşmediği, işgal altındaki ülkelerin görüntülerinin medyada sıkça yer aldığı bir dönemde yaşıyoruz. psikolojik savaş, soğuk savaş terimleri sıkça dolaşıyor ağızlarda. bu da savaş haberlerinin, fotoğraflarının, şehir efsaneleri gibi eskimeyen hkayelerin ve kanlı görüntülerin bilinçli olarak en çıplak haliyle yayınlanmasını beraberinde getiriyor.

ama bütün bu kargaşa içerisinde kan kırmızı bir buharın içine hapsoluyor bütün hikayeler, suçlu da masum da yok oluyor. İşte bu noktada sanatın açtığı pencere oldukça anlamlı. Bazen bir sanat eseri kalplerinde savaş acısı saklayan milletlerin yaralarına, tek tek insanlarının pencerelerinden bakıp en doğru duyarlılığı göstererek merhem oluyor.

Bugünlerde sahnelenen bir tiyatro oyunu, Aris ve Zoi’nin hikâyesi, penceresinden savaş geçen bir evin masumiyetini ve çaresizliğini sahneye taşıyor.

Oyun karanlık bir sahnede başlıyor ve sonrasında 45’lik bir ampul ışığında seyirciyi kendi dünyalarına davet ediyor. Beyaz badanalı, kirli bir odadaki sandalyede örgü ören bir kız çocuğu ve pencereden resm-i geçitin başlamasını bekleyen, bir karyola etrafında dönüp duran, savaş oyunları oynayan kardeşi Aris. Odanın dışarı açılan tek penceresinden görüyor çocuklar savaşın soğuk yüzünü. Yazarın ve yönetmenin tekrar tekrar vurguladığı gibi ‘masum olmak onların da bedel ödemelerine engel olamıyor.’ Tıpkı Aris’in pencereden bakmasını istemeyen ablası Zoi gibi, tıpkı savaşı televizyon ekranından izleyip de üstüne alınmadan yaşayıp giden herkes gibi…

Semaver Kumpanya’da bugünlerde sahnelenen Resm-i Geçit, Yunan yazar Loulo Anagnostaki tarafından Yunanistan’da yaşanan Albay Cuntası döneminde kaleme alınmış. Günümüzde savaşın ortasındaki masumiyeti canlandırma görevi ise Nadir Sarıbacak ve Öyküm Elif Erdoğan’a düşmüş. Serkan Keskin’in ilk yönetmenlik denemesi olan Resm-i Geçit, Gazze’de yaşanan dramla aynı zamana denk gelse de aslında evrensel bir sorun olan savaşa ve şiddete karşı bir duruş sergiliyor.

Savaşa Alkış Yok

Ne Nadir Sarıbacak’ın ne de Öyküm Elif Erdoğan’ın oyun bittikten sonra yüz ifadeleri değişmiyor. İkisi de seyirciye selam vermek yerine uzakta bir boşluğa acı bir ifade ile bakıyorlar. Serkan Keskin, oyun bittikten sonra alkışlanmanın Resm-i Geçit’in ruhuna aykırı olduğunu düşündükleri için bu finali tercih ettiklerini anlatıyor: "Selamlamanın olmaması seyircinin dikkatini çekiyor ve bir soru işareti oluyor kafasında. Söylediğimiz sözü belki de yok edecekti orada selam ve alkış faslının olması. Şimdi ise insanlara oyun bitse de bu dramın bitmediğini söylüyoruz."

"Resm-i Geçit" 6 Şubat Cuma saat 20:30 da Çevre Tiyatrosu’nda seyredilebilir.