Yrd. Doç. Dr. Hamiyet Sezer “Yeniçeri Ocağı’nın Kaldırılışının Taşradaki Yansıması” başlıklı makalesinde Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasının sebeplerini şöyle açıklıyor..
Yeniçeri Ocağı, I. Murat zamanında hükümet merkezinde padişahların maiyyetinde daimi ücretli askerlerden kurulmuştu.
Başlangıçta, Osmanlı Devleti’nin başarısında önemli rol oynamış ve iki buçuk yüzyıl Ocak, düzenli bir şekilde işlemiştir. Yeniçeri Ocağı’nın işleyişi, ocağa asker almadaki kurallar 17. yüzyılın ilk yarısında bozulmaya başlamıştır. Önceleri Acemi Ocağı’nda yetiştikten sonra Yeniçeri Ocağı’na geçilmekteyken daha sonra bu kural bozulmuş, dışardan da asker alınmaya başlamıştır. Bu durum sonraki yıllarda daha da kötüleşmiş, asker olmadığı halde, elinde yeniçerilerin aldıkları ulufeyi almak için esame belgesi olan kişiler artmıştı. Ayrıca, yine Yeniçeri Ocağı’nda düzenli olarak yapılan talimler aksamaya başlamıştı. Devlet adamları, bozulmayı görmüşler, tedbirler almaya başlamışlardı. Bu çalışmalar özellikle 18. yüzyılda başlamış, diğer yenilik faaliyetleri sırasında, askeri sistemde de düzenleme yapılmak istenmiştir. Örneğin, Amcazade Hüseyin Paşa zamanında (1701) yine, 1728’de III. Ahmet zamanında Nevşehirli Damad İbrahim Paşa öncülüğünde çeşitli düzenlemeler yapılmaya çalışıldığı bilinmektedir. Askeri sistemde yenileştirme çalışmaları durmamış, devam etmiştir. Bu durum II. Mahmut döneminde artık bir şey yapılamayacağının görülerek, ocağın kaldırılmasına karar verilene kadar sürmüştür.
Yeniçeri Ocağı’nın bozulmasında çeşitli etkenler vardır. Bunlardan birisi kuvvetli bir elin Ocak üzerinden kalkmasıdır. Bunun anlamı, artık padişahlar saraya kapanarak işleri yürüttüklerinden, Ocak ile de ilgilenmez olmuşlardı demektir. Bir diğer etken, iltimas, iltizam ve himaye ile Yeniçeri Ocağı’na kanun harici adam alınması ve bir de makam, mevki hırsı ve can kaygısıyla vezirlerin, ağaların kendi arzularına hizmet etmek üzere Ocağı isyan için tahrik etmeleriydi. Tabii Ocağın bozulmasında daha önce belirttiğimiz, devletin diğer kurumlarında olduğu gibi İmparatorlukta genel bir çöküntünün başlamış olmasını da göz önünde bulundurmak gereklidir.
Yeniçerilerin askerlik dışında başka işleri var mıydı? Bu sorunun cevabı yeniçerilerin toplumdaki yeri açısından önemlidir. Konuyu incelediğimizde, savaş zamanları dışında, yeniçerilerin İstanbul ve taşrada değişik hizmetleri olduğunu öğrenmekteyiz 4. Bunlardan birincisi, Divan-ı Hümayun muhafızlığıdır. İstanbul’da bulunan yeniçeriler, yangın çıktığında itfaiye vazifesi görürler, zaman zaman yeniçeri ağasıyla inzibatı sağlarlar, karakolların, kale kapılarının açılıp kapanması, onların görevidir. Sefarethanelerin emniyetinden de yeniçeriler sorumludur. Yeniçeriler, İstanbul dışında, taşrada da görevlidirler. En önemli görevleri kale muhafızlığıdır. Ayrıca, bulundukları şehir ve kasabaların emniyetini sağlamaktaydılar.
Bütün bunların dışında, yeniçerilerin rolünü anlamak için idaredeki etkilerinden de söz etmek gerekmektedir. Yeniçeri ocağı, yönetimdeki kişilerin etkisinde kalarak idarede rol oynamaktaydı. Örneğin bir vezirin tarafında yer alıp, isyan ederek, sadrazam yapabiliyorlar ya da sadrazama karşı ayaklanarak sadrazamı değiştirtebiliyorlardı. Aynı şey padişahlar için de söz konusuydu. Patrona Halil İsyanı ve arkasından ocağın ayaklanmasıyla sadrazam Damat İbrahim Paşa katledilip, padişah III. Ahmet hal’edilmiştir. Yine III. Selim ve Alemdar Mustafa Paşa olaylarında da yeniliğe karşı çıkan yeniçeriler rol oynamıştır. Tabii bütün bunlar Osmanlı idaresinin zayıflamaya başladığı dönemlerdi. Son zamanlara gelindiğinde ise, yeniçeriler, kadın-erkek ayırmadan saldırılar yapıyorlar, barikatlar kurarak ortalarda birbirleriyle mücadele ediyorlar, tüccar, esnaf ve amelenin, hiç çalışmadan kazancına ortak oluyorlar, tüccar gemilerine balta asıyor, meyhanelerde rezalet çıkarıyorlardı.
Yeniçerilerin bu durumları, ilgisiz kişilerin yeniçeri olarak sayılarının artmış olması ve Rum isyanındaki başarısızlık gibi nedenler Yeniçeri Ocağı ‘nın kalkması gerektiği düşüncesini kuvvetlendirdi.