Osmanlı ve Bayram

Tarih
HATİCE BİLİCİ/ Eğitimci- Yazar Osmanlı ’daIyd-ı fıtr yani Ramazan Bayramı,tüm Müslümanların düşüncesi gibi hüznü anımsatırdı. On bir ay yolunu gözledikleri çok kıymetli bir misafiri, bir sultanı ...
EMOJİLE

Osmanlı

HATİCE BİLİCİ/ Eğitimci- Yazar

Osmanlı ’daIyd-ı fıtr yani Ramazan Bayramı,tüm Müslümanların düşüncesi gibi hüznü anımsatırdı. On bir ay yolunu gözledikleri çok kıymetli bir misafiri, bir sultanı yolcu etmişlerdir. Öte yandan on bir ayın sultanı mübarek Ramazan-ı Şerif’e ulaşmanın, onun getirdiği feyiz ve bereketlere nail olmanın ve o ayda Rabbinin rızasına kavuşmanın neticesidir bayram. Osmanlılarda Ramazan ayı; saraydan köylere kadar bir ve beraber heyecanla geçirildiği gibi bayram,huşu ve muhabbetle kutlanırdı.

 
Osmanlı İmparatorluğu’nda Ramazan ayında, bayramın başlaması için Şevval ayının girdiğinin işareti olarak hilâlin görülmesi beklenirdi. Eğer Ramazan’ın 29’unda hilâl görülmezse, Ramazan’ın 30’unda top atılarak ertesi günün bayram olduğu ilan edilirdi.Hilâl görülmediği takdirde bu şekilde bayram gününün tespitine “tekmil-i selasin” denilirdi. Kurban Bayramı’nda da ayın durumuna göre, Zilhicce ayının birinci gününün tespitiyle arife ve bayram günü belli olurdu. Ramazan’ın başlangıcını, bitişini, Kadir Gecesi’ni ve Kurban Bayramı’nın ne zaman olduğunu belirlemek, İstanbul Kadısı’nın göreviydi. Kadı, bu günleri tespit ettikten sonra saraya bildirir, daha sonra da durum halka ilan edilirdi.

Bayramdan önce subaylara ve memurlara birer maaş ikramiye dağıtılırdı. Devlet hazinesinin zor durumda olduğu dönemlerde bazen bu ikramiye yarım maaşa düşürülmüş bazen de hiç verilmemiştir. Ayasofya, Sultanahmet, Süleymaniye, Fatih gibi büyük camilerin ulemaya “kürk bahası”, “iftariye” adı altında hediyeler dağıtılırdı. Bayramlarda askere şeker, kuzu, helva ve salata verilirdi. Zaptiyeye ise, birer adet fes ve püskül verilir veya bedeli ödenirdi. Bayramın birinci günü, hapishanelerdeki mahkûmlara helva dağıtılırdı.

Resmî bayramlaşmalar bayramdan önce başlardı. Tanzimat’tan sonra çeşitli günlerde olduğu gibi bayramlarda da bir mektup veya telgraf ile bayram tebriği usulü başlamıştı. Memurlar ve müdürler amirlerinin ve padişahın bayramını mektup veya telgraf ile kutlarlar ve sadakâtlerini arz ederlerdi. Bayram tebriği gönderenlerin bir listesi yapılarak padişaha sunulurdu. Daha sonra bunlara tebriklerinden duyulan memnuniyeti belirten cevap yazısı gönderilirdi.

Bayramlarda düzenlenecek törenin teferruatı Teşrifat Kalemi’nin işiydi. Padişah için düzenlenecek tebrik töreninin teferruatı bu “daire” tarafından hazırlanır ve işlemler buna göre yürürdü. Ramazan Bayramı namazı ve bayramlaşma merasimine katılacaklara, davet tezkireleri dağıtılırdı. Osmanlı Sarayı’ndaki bayramlaşmanın nasıl yapılacağı Fatih Kanunnamesi ile belirlenmişti. Bu kanunnameye göre padişah, bayram sabahı namazını Hırka-i Saadet Dairesi’nde kılar, daha sonra bu yerin önüne taht konulurdu. Padişah tahta oturunca orada bulunan hocalar dualar okur, ardından görevliler bunlara hediyeliklerini verirlerdi. Mehter çalmaya başlayınca bir taraftan da “Bu gibi günlere yetişmek her zaman müyesser ola.” diye bağırır ve dua edilirdi.

 

Osmanlı Padişahı ile bayramlaşma hakkı olanlar da kanunnamede belirlenmişti. Bu hakkı haiz olan kişiler sabah namazını Ayasofya Camii’nde kıldıktan sonra saraya gidip Divan-ı Hümayun’da toplanırlardı. Topluluğun geldiği haberi padişaha iletilince, o da bunun üzerine Arz Odası’na geçerdi. Daha sonra da görevlilerin dizildiği yoldan, tahtın bulunduğu yere gelirdi. Burada padişahı karşılayan Nakibüleşraf Efendi; yüzü padişaha dönük, ayakta ellerini kaldırıp bir dua okuduktan sonra padişahın bayramını kutlar selam vererek huzurundan çıkardı. Enderun Ağaları da bayramlaşma esnasında yüksek sesle; “Aleykeavnullah! (Allah’ın yardımı üzerine olsun.)”, “Mağrur olma padişahım senden büyük Allah var.” sesleri arasında tahta oturur ve bu esnada Mehterân Bölüğü tarafından hünkâr marşı çalınırdı.

Bazı bayramlarda padişahlar halka açık, büyük şenlikler düzenletirdi. Bu bayram şenliklerinden yakın tarihte yapılanlardan biri, Sultan Abdülaziz’in 25-28 Nisan 1866 tarihleri arasında düzenlettirdiği şenliktir. Bayramlarda seyirciler yarım ay şeklinde oturur, padişahın otağı da bunların tam merkezinde bulunurdu. Padişahın otağının sol yanında ziyafet çadırı yer alırdı. 15. yüzyıldan sonra şenlik düzeni belirli bir protokol ve programa bağlanmıştır. Bayramlarda öğleden önce bayramlaşma, ikram, pişkeşlerin dağıtılması ve yemekle geçer; öğleden sonra da gösteriler yapılırdı. Büyük törenlerde geceleri kandiller, mahyalar ve fişeklerle donanma düzenlenirdi. Yapılan gösterilerde çeşitli hünerler, esnaf oyunları, dramatik oyunlar, sportif oyunlar yer alırdı. 

Osmanlı İmparatorluğu döneminde bayramlar, devlet erkânının katıldığı, büyük hazırlıkların yapıldığı alanlarda halkın da geniş katılımıyla yapılırdı. Sarayda da hazırlıklar önceden başlar, yapılan merasimlerle halk ile devlet erkânının kaynaşması sağlanırdı.

Kayakça

1.Vecdi Murat Soydan ın Osmanlı da bayram isimli yazısı

2.Tâhiru’l-Mevlevî, Mahfel Dergisi’nin Şevval 1338 Tarihli Nüshası.

3-Ömer AKGÜMÜŞ’ün Osmanlı’da Bayram isimli yazısı.

4-Prof.Dr.AhmetŞimşirgil in Sarayda Bayramlaşma ve İhtişamlı Görüntüler yazısı