Alemdar Vakası (15-18 Kasım 1808)

Tarih
Alemdar Vakası (15-18 Kasım 1808) Alemdar Vakası (Olayı), 15 Kasım – 18 Kasım 1808 tarihleri arasında Rumeli âyanlarından yenilik yanlısı Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa’nın ölümüne ve yenil...
EMOJİLE

Alemdar Vakası (15-18 Kasım 1808)

Alemdar Vakası (Olayı), 15 Kasım – 18 Kasım 1808 tarihleri arasında Rumeli âyanlarından yenilik yanlısı Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa’nın ölümüne ve yenilik hareketlerinin durmasına yol açan yeniçeri ayaklanmasıdır.

III. Selim’in, Nizam-ı Cedid adıyla yeni bir asker ocağı kurması başta olmak üzere, giriştiği yenilik hareketlerinin yeniçeriler arasında ve çıkarları zarar gören çevrelerde uyandırdığı tepki, 1807’de Kabakçı Mustafa İsyanı’nın çıkmasına ve III. Selim’in tahttan indirilip yerine IV. Mustafa’nın geçirilmesine yol açtı. Nizam-ı Cedid uygulamasında birinci derecede rol oynamış (sonradan Rusçuk Yâranı diye anılacak olan) devlet adamlarının bir bölümü Rusçuk’taki Alemdar Mustafa Paşa’nın yanına sığındılar ve onu İstanbul üzerine yürümeye razı ettiler.

İstanbul yolunda iken Alemdar Mustafa Paşa gönderdiği bir birlik ile Kabakçı Mustafa’yı bertaraf etmişti. 19 Temmuz 1808’de İstanbul’a ulaşmıştı. Fakat, Sultan IV. Mustafa ona bütün Trakya ve Balkanlarda serdarlık ve devlet murahhasslığı vermiş; fakat kendisine Sadrazam olarak atamamıştı. 28 Temmuz’da Alemdar önce Babiali ve sonra Sarayı bastığı zaman, tek Osmanoğlu kalmak hedefiyle IV. Mustafa’nın emirleriyle, III. Selim’in öldürülmüş ve Şehzade Mahmud’un ise zor bela kurtarılmış olduğunu gördü. IV. Mustafa’yı tahttan indirerek yerine II. Mahmud’u padişah yaptı (1808), Rusçuk yâranının önerisi üzerine padişah tarafından sadrazamlığa getirildi.

Eylül 1808’de Anadolu ve Rumeli’deki büyük âyanla merkezî devlet temsilcileri Alemdar Mustafa Paşa’nın çağrısıyla İstanbul’da Çağlayan Köşkü’nde bir araya geldi. Bu toplantıda Alemdar Mustafa Paşa ayanlara, Yeniceri ocağına birleşik hareket çağrısında bulundu ve merkezi yönetimin ayanların yerel nüfuzunu meşru kabul edeceği sözünü verdi. Görüşmelerde ayanlar padişahın her buyruğuna uyacaklarına ve istenince onun yardımına koşacaklarına söz verdiler. 29 Eylül,1808’de Sened-i İttifak adı verilen bir belge hazırlanip imzalandı ve bu belge padişahça da onaylandı. Sened-i İttifak’a göre âyan, merkezî devletin eşit statülü bir ortağı haline geldi. Karşılığında da merkezin askeri yenilik hareketlerine âyanın desteği sağlandı. Buna dayanarak Sekban-ı Cedid ordusunun kurulmasına girişildi.

Alemdar Mustafa Paşa’nın yeniçerileri sindirmek için önlemler alması, aslında yeniçerilere özgü olmakla birlikte halkın elinde bir gelir kaynağı haline gelmiş olan esamelerin (aylık cüzdanları) alınıp satılmasını yasaklaması, ayrıca Rumeli’den getirttiği birliklerin yağmaya girişmesi, paşanın çevresindeki Rusçuk yâranının iktidarını kötüye kullanması yeniçerilerle halk arasında hoşnutsuzluğa yol açmıştı. Tahttan indirilen IV. Mustafa’nın çevresi de bu hoşnutsuzluğu körüklüyor, öte yandan Alemdar’ın Sened-i İttifak’la iktidarı zayıflamış olan II. Mahmud üzerindeki nüfuzundan hoşlanmıyordu. Rumeli’den gelen birliklerin dağılması Alemdar’ın askeri bakımdan güçsüzleşmesine yol açtı. İstanbul’da duvarlara Alemdar aleyhine yaftalar asıldı. Yeniçeri Ocağı’nda Alemdar’ı devirmeye yönelik gizli bir örgütlenme başladı. Yakınları, Rumeli’ye gidip kuvvet toplayarak yeniden İstanbul’a gelmesini önerdilerse de, kendine güvenen Alemdar bunu kabul etmedi.

15 – 16 Kasım 1808 gecesi yeniçeriler önce yangın var diye gürültü çıkardılar. Sonra da Alemdar’ın kalmakta olduğu Bâbıâli’yi bastılar, sekbanların karşı koyması üzerine de ateşe verdiler. Saraydan yardım gelmeyince umudunu yitiren Alemdar barut mahzenini ateşleyerek içeri girmeye çalışan yüzlerce yeniçeriyle birlikte öldü. Yeniçeriler yangından sonra onun ölüsünü bularak günlerce İstanbul’da dolaştırdılar; sonra parçalayıp Yedikule dışındaki bir kuyuya attılar.

Yeniçeriler saraya da saldırdılar, ama saray bostancıları tarafından püskürtüldüler. II. Mahmud IV. Mustafa’yı öldürttü.

Yeniçeriler halkın da desteğiyle sarayın suyunu kestiler. II. Mahmud’a bağlı sekban birliklerine Saray’dan çıkış emri vererek bir şehir savaşı başlattı. Yeniçeriler ile çıkan çatışmalarda yüzlerce ayaklanmacı öldürüldü. II. Mahmud’a bağlı olan donanma, Haliç’ten Beyazıt’taki Ağakapisi’ni topa tuttu. İstanbul’un önemli merkezleri olan Saray’a yakin Cebeciler Kışlası, Ayasofya, Sultanahmet, Divanyolu semtleri yangınlarla kül olmuştu. Sokaklar asker ve sivil ölüyle dolmuştu.

19 Kasım’da Kandıralı Mehmed’in elebaşılığı altında yeni bir yeniçeri hareketi başladı. Bunlar Tersane’ye ve Tophane’ye el koymayı ve Levent ve Selimiye kışlalarıni ellerine geçirmeyi başardılar.

Sonunda ulemanın aracılığıyla Sarayla yeniçeriler arasında uzlaşma sağlandi, padişah Sekban-ı Cedid’in kaldırılmasını kabul etti. Ama Istanbul’un evleri, dükkânları yağmalanmış ve kışlalar yakılmış ve birçok sivilin can ve irzlarına tecavüz edilmişti. Anlaşmadan sonra birçok Sekban-ı Cedid askeri ve âyandan bir bölümü yeniçerilerce öldürüldü. Sonunda öldürülen yeniçeri sayısının 5000 ve sekban sayısının ise 300-400 kadar olduğu tahmin edilmektedir.

Tarihte Alemdar Vakası adıyla geçen bu ayaklanmadan sonra yenilik hareketleri bir süre durdu. II. Mahmud ancak yıllar sonra otoritesini kurup, yenilik hareketlerini daha etkin bir biçimde başlatabildi. Alemdar’ın öldürülmesi âyanların siyasal gücünün kırılması sürecinde önemli bir aşama oluşturdu.