Abdülhamid döneminde Kurban bayramları

Tarih
Ali Şükrü Çoruk’un yazısı II.Abdulhamid dönemi Kurban bayramları açısından yeni uygulamaların yürürlüğe konduğu milat olarak görülür. Bunda sadece Osmanlı İmparatorluğu için değil tüm İslam alem...
EMOJİLE

Ali Şükrü Çoruk’un yazısı

II.Abdulhamid dönemi Kurban bayramları açısından yeni uygulamaların yürürlüğe konduğu milat olarak görülür. Bunda sadece Osmanlı İmparatorluğu için değil tüm İslam alemi için önemli bir proje olan Hamidiye Hicaz Demiryolu projesini gerçekleştirmek için büyük bir yardımseferberliği başlatılması başat rol oynar.

Osmanlı İmparatorluğu’nun en badireli döneminde başa geçen Sultan II. Abdülhamid, tahtta bulunduğu otuz üç yıl boyunca imparatorluğun yaşadığı iç ve dış meseleleri kendisine has yönetim tarzıyla halletmeye çalışmış, bu alanda kabiliyetleri ve iktidarı ölçüsünde başarılı olmuş bir padişahtı. Bütün bunlar olurken ülkede rejim değişikliği isteyen muhalif aydınlarla kendisi arasında bir gerilim ve mücadele yaşanmış olmakla, bu mücadelenin neticesinde ordunun da yardımıyla tahttan indirilmekle beraber, bu kesimin tersine geniş halk yığınları tarafından sevilmiş ve saygı görmüştü. Bu saygı ve sevginin temelinde ise Sultan Abdülhamid’in uyguladığı sosyal politikaların önemli bir rolü vardı. Siyaseti yasaklamakla beraber eğitim kurumlarına ağırlık vermesi, uyrukların devlete bağlılığını kuvvetlendirme yönünde adımlar atması, Hamidiye Hicaz Demiryolu gibi ciddi ve prestiji yüksek bir projeyi kısa zamanda gerçekleştirmesi, özellikle yoksul kesimler üzerinde devletin ve padişahın “baba” sıfatını pekiştirecek politikalar izlemesi Sultan Abdülhamid’in halk nezdindeki itibarını arttırmıştı. Ancak onun Tanzimat sonrası dönemde haleflerinden ve seleflerinden farklı olarak edindiği bu haklı mertebeyi günümüzde bir “mit” hâline getirmeden makul ve mutedil tarzda değerlendirmek, yüceltme ve kötüleme anlamında sınırları zorlamamak lâzım.

Halka dinî kurumlar vasıtasıyla yapılan kurban yardımı

Abdülhamid döneminde Kurban bayramları deyince aklımıza ilk gelen husus padişahın izlediği sosyal politikaların bir sonucu olarak medrese, cami ve tekke gibi dinî kurumlara kurbanlık koyun gönderilmesiydi. Bedelleri padişahın kesesinden ödenerek alınan bu kurbanlıklar arife günü yerlerine ulaştırılmakta, kesildikten sonra ise etlerin bir kısmı ilgili kişiler marifetiyle yoksul halka dağıtılmaktaydı. 20 Mart 1902 tarihli İkdam gazetesinde yayınlanan ufak bir haberde İstanbul’da bulunan sözünü ettiğimiz kurumlara yani “cevâmi, medâris ve tekâyâ ve zevâyâya” binden fazla kurbanlık koyun dağıtıldığından söz edilmekteydi. Haberin tam metni şöyle:

“Dersaadet ve bilâd-ı selâsede kâin cevâmi ve medâris ile tekâyâ ve zevâyâya her sene ıyd-ı adhada itâsı mutâd olan bin küsûr adet kurbanlık koyun bu sene-i mübârekede dahi memûr-ı mahsûsu vasıtasıyla tevzi ve itâ ve bu vesile ile de devâm-ı tezayüd-i ömr ü afiyet-i hazret-i tâc-dârî dua-yı bî-riyâsı ref’-i bârgâh-ı hudâ kılınmıştır.”

Dönem şartları düşünüldüğünde oldukça büyük olan bu rakam, padişahın Kurban bayramında özellikle yoksulların gözetilmesine ne kadar itina ettiğinin bir ispatı. Sultan Abdülhamid döneminde kurulan ve bugün de varlığını devam ettiren hayır kurumlarından olan Darülaceze de kurbanlık koyun gönderilen müesseseler arasında. Bundan başka ecdadına duyduğu hürmet hissinden hareketle İstanbul’da bulunan Sultan Ahmet ve Süleymaniye Camii gibi selâtin camilerinin imam, müezzin ve kayyum gibi görevlilerine de bizzat padişah tarafından kurbanlık koyun hediye edilmekteydi.

Askerlere peynirli pide, şeker ve kavurmalı pilav

Böyle bir bayramda ordunun unutulması elbette düşünülemezdi. Kurban bayramında padişahın orduya verdiği bayram hediyesi iki türlüydü. Padişah, namaz için camiye gidişi ve gelişi sırasında bayram alayında görev yapan, devletin ve saltanatın gücünü bütün dünyaya gösteren yakın çevresindeki askerlere bayram armağanı olarak peynirli pide ve şeker dağıttırırdı. İmparatorluk coğrafyasında bulunan kışlalarda görev yapan askerler için ise kurbanlar kestirir ve etlerinden yapılan kavurmalı pilavı “asker evlâtlarına” tevzi ettirirdi. Bugün için düşündüğümüzde oldukça sıradan gelen bu bahşişlerin dönem şartları içinde ayrı bir yeri olduğu kesin.

Bayram öncesinde suçlular için af çıkarılması Kurban bayramının padişah boyutunda ele alacağımız uygulamalardan birisiydi. Ceza müddetinin üçte ikisini çekmiş mahkûmlar padişah tarafından affedilirdi. Aynı durum askerî mahkûmlar için de söz konusuydu. Bu affın daha önceki padişahlar tarafından da uygulandığını, ayrıca İstanbul’daki hapishanelerle sınırlı olmayıp diğer hapishanelerde cezasını çeken mahkûmları da kapsadığını ayrıca belirtelim.

Kurban derileri Hicaz Demiryolu’na

Sultan Abdülhamid döneminde yaşanan Kurban bayramları bazı olağan dışı uygulamaları da beraberinde getirmişti. Bunlardan ilki 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı ve Girit olaylarına denk gelen Kurban bayramında yaşanmıştı. Başta Ahmed Midhat Efendi olmak üzere dönemin önde gelen gazetecileri tarafından, böyle sıkıntılı bir zamanda kurban kesmeyip bedellerinin Girit adasında sıkıntı çeken Müslümanlara yardım toplayan komisyona bağışlanması teklif edilmişti. Bu teklif hükûmet tarafından da uygun görülmüş ve toplumun bir kesimi tarafından kurban bedelleri yardım komisyonuna bağışlanmıştı.

Sultan Abdülhamid döneminde yaşanan Kurban bayramlarının belki de en ayırıcı özelliği kurban derilerinin toplanması meselesiydi. Daha önceleri medrese talebelerine bırakılan kurban derileri, Sultan Abdülhamid’in saltanatının son döneminde Hamidiye Hicaz Demiryolu’na kaynak sağlamak için devlet tarafından toplanmıştı. Bilindiği üzere sadece Osmanlı İmparatorluğu için değil bütün İslam âlemi için önemli bir proje olan Hamidiye Hicaz Demiryolu projesini gerçekleştirmek için büyük bir yardım seferberliği başlatılmış ve yurtiçiyle birlikte dünyanın dört bir yanından Müslümanlar önemli miktarda nakdî yardımlarda bulunmuşlardı. Proje için toplanan yardımlar arasında kurban derilerinden elde edilen gelirler de söz konusuydu. Kutsal topraklarla ilgili olmasından dolayı dünyadaki bütün Müslümanların ilgi gösterdiği bu projeye kaynak sağlamak adına kurban derileri 1901-1908 arasında İstanbul Belediyesi’nin görevlendirdiği memurlar tarafından toplanmış ve müzayede suretiyle satılarak elde edilen gelir yardım komisyonuna aktarılarak inşaat harcamalarında kullanılmıştı. Kurban derilerinin nasıl toplanacağına dair hükûmet tarafından bayram öncesinde İstanbul ahalisine gazeteler aracılığıyla duyurular yapılmış ve böylesine bir projenin gerçekleşmesi yolunda kurban derilerini hükûmet memurlarına teslimde “tereddüt eyleyecek bir Müslüman tasavvur edilemeyeceği” hususu özellikle belirtilerek halkın bu seferberliğe katılması istenmişti. Örnek olması açısından bu konuda 19 Mart 1902 (9 Zilhicce 1319) tarihli İkdam gazetesinde yayınlanan hükûmet duyurusunu aşağıya alıyoruz:

“Celâil-i âsâr-ı seniyye-i hazret-i hilâfetpenâhîden bulunan Hamidiye Hicaz Demiryolu masârif-i inşâiyyesine medâr olmak üzere ıyd-i saîd-i adhada zebh olunacak kurbanların derileri toplattırılarak bi’l-müzâyede füruhtu takarrür etmiş ve bu babda mezkûr demiryolu iâne komisyonu ile Şehremanet-i celîlesi tarafından müteaddid mahaller için ayrı ayrı birer memur intihâb ve tayin kılınmış ve bir adet deriye verilmek üzere zîri mezkûr komisyonun mühr-i resmîsi havi kırmızı renkte biletler tab’ ettirilmiş olmakla deri verecek ashâb-ı hamiyetin kaç adet deri vermiş ise ol miktar bilet taleb eylemesi yani üç adet deriye mukabil sâlifü’z-zikr biletten üç tane alması lâzım geldiği ilân olunur.”

Ayrıca tıpkı bugün olduğu gibi kurban derilerini toplayacak memurlar gelene kadar derilen bozulmaması için tuzlanması gereği de halka hatırlatılmaktaydı. Aynı konuda 2 Şubat 1906 (8 Zilhice 1323) tarihinde yapılan bir duyuruda ise inşaatın 800 kilometrelik kısmının bitirildiği ve işletmeye açıldığı haber verilmekte ve her sene olduğu gibi bu sene de kurban derilerinin “zayiat vukua getirilmeksizin” tamamen proje yararına olmak üzere devlete verilmesi istenmekte ve bu konudaki tebligatın mahalle imamlarına ve muhtarlarına yapıldığı ilân edilmekteydi. Kurban derilerinin Hicaz Demiryolu için toplanması Sultan Abdülhamid’in tahttan indirilmesine kadar uygulandı. 1909 yılından sonra ise kurban derileri Donanma Cemiyeti başta olmak üzere orduyu güçlendirme amacıyla faaliyet gösteren kurumlar tarafından toplanacaktı.

Özetle her açıdan diğer dönemlerden farklı bir durumda olan Sultan Abdülhamid dönemi, Kurban bayramı etrafında yeni uygulamaların yürürlüğe konduğu bir dönem olarak da karşımızda duruyor. Abdülhamid dönemi Kurban bayramları açısından yeni uygulamaların yürürlüğe konduğu milat olarak görülüyor. Bunda sadece Osmanlı İmparatorluğu için değil bütün İslam âlemi için önemli bir proje olan Hamidiye Hicaz Demiryolu projesini gerçekleştirmek için büyük bir yardım seferberliği başlatılması başat rol oynuyor.

Mostar dergisi